22 Mart 2002
Recep Tayyip Erdoğan ve Albayrak kardeşler ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda gelişen yolsuzluk iddialarını ilk kez bu köşede yayımlamıştık. Ben konuyla ilgili ilk belgeleri 1999 yılında Radikal’de “Vay Tayyip Vay” başlığı altında kaleme aldığımda, o zaman da aynı yaygara koparılmıştı: “Bunlar siyasi iftiradır.” O zamanda söylemiştim, şimdi de aynı şeyi söylüyorum. Hırsızın, yolsuzluk yapanın, devletten çalanın, zimmetine geçirenin sağcısı, solcusu, İslamcısı olmaz diye. Hala aynı görüşü dile getiriyorum.
Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ne diyor, “Bu dosyaları böyle kapatamazsınız” diyor. Başka ne diyor: “Bu suçlar nitelikli zimmet, devlet alım ve satımlarında çıkar sağlamak, rüşvet almak, görevi kötüye kullanmak, artırma ve eksiltmeye hile karıştırmak, cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek ve bu teşekkülü yönetmektir. Bunlar yüz kızartıcı suçlardır, bunlarla ilgili olarak savcıların kimseye bir şey sormasına gerek duymadan dava açmaları gerekir, dava açın.”
Kanadoğlu ne diyor?
Kanadoğlu bu görüşlere ne zaman kavuşuyor, toplam 50 klasörden oluşan dosyayı incelediğinde. Tam 133 sayfalık karar metni var Türkiye Cumhuriyeti Başsavcısı’nın hazırladığı. Bunların orijinal belgelerini www.tuncayozkan.com adresinde aynen okuyabilirsiniz.
Recep Tayyip Erdroğan ne diyor: “Bunlar siyasi oyunlar…” Artık bu sözlerin hiçbir anlamı yok. Artık yargıyı siyasi töhmet altında bırakmaya çabalamanın, yargıyla oynamanın bir anlamı yok. Belgeler ortada. Herkes kör de bir Tayyip mi gözü açık?
Ama artık oyununu kendi partisi içinde de tutturamıyor. En önce adaletli tutumuyla göz dolduran Bursa milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır onun hukuku töhmet altında bırakan konuşmalarına karşı çıktı.
Şimdi de AKP’nin kurucularından Mehmet Gazioğlu Tayyip’e isyan ediyor. Gazioğlu yurtdışında; pazartesi günü Ankara’ya gelerek Tayyip ile görüşecek. Rahatsızlıklarını aktaracak. Örneğin alkol ve tüp bebek konularındaki açıklamaları sorun Gazioğlu için:
“Kolektif davranamıyor. Sakıp Sabancı’nın eşi Sayın Türkan Sabancı böyle bir toplulukta, alayımsı bir şekilde ‘Ben de tüp bebek yapacağım Mehmet bey” dedi. Yani bu konu da mizah düzeyine indirgendi. Eee şimdi bu, olayın ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor.
Alkol konusunu referanduma götüreceğiz açıklaması çok çok yanlış kardeşim. Yani çok çok yanlış. Yani bir oy farklı olursa, alkol iyi mi olacak? Biz din kitaplarının önünde birisi değiliz ki. Alkolü Allah yasaklamış, haram etmiş. İsteyen tutar, istemeyen tutmaz. Her şeyimiz doğru da bir kala kala içkiye mi kaldık?”
Tayyip partiyi eritiyor
Gazioğlu tepki oylarını toplayan AKP’nin Tayyip yüzünden yüzde 35 gibi bir oy oranından yüzde 17’lere gerilediğini vurguluyor. Ayrıca ekliyor: “Tayyip Bey yerine başka bir parti de kurulsaydı yine oranı o olurdu. O oranı koruyabilmesi için ondan sonra proje yapması lazımdı. Tayyip Bey halkın beklentilerini belirli yüzdede karşılayabilir. Bu böyle devam ederse kendisini istifaya davet edeceğim.”
Sadece hukuk ve toplum önünde değil partisinin içindede Tayyip Erdoğan zor durumda. Gazioğlu şunları söyledi dün:
“Açık, alenen hem de kendi yüzüne karşı da söyleyeceğim, istifa edin diyeceğim. Bu devam edecekse istifa etsin. Benim Ankara’ya gelişimin nedeni de bu. Başkanın kendisine gidip, yüzüne karşı şu… şu… şu…diyeceğim. ‘Sen ne cüretle bunları söylüyorsun’ derse, biz de bu memlekete 35 sene hizmet ettik. Bizim de bu memlekette emeğimiz var. O topu topu 3 sene 4 sene İstanbul Belediyesi’nde, o, ne idüğü belirsiz işte Albayrak, gülbayrak bir sürü dedikodulara hizmet etti.
Ayıplarınızı temizleyin
Bu durumu nedeniyle partiye Abdullah Gül’ü başkan olarak daha yakıştırıyorum. Yani etik açısından istifa etmeli. Demeli ki: “Ey arkadaşlar, kurucular, milletvekilleri, Türk milleti ben sizi yönetmeye çıktım ortaya. Fakat böyle isnatlar var. Bu isnatlardan temizlenmek için ben şimdi önce parti başkanlığından istifa ediyorum. Yargının önünde aklanacağım, ondan sonra siz beni, bağrınıza basacak şekilde başkan yapın. Bakın yani beraat demiyorum. İbra diyorum. İbra demek, yaptığı şeylerden alnının teriyle, akıyla çıkması demek.”
Ben Ankara’ya gelip şunu diyeceğim: “İstifa edin, ayıplarınızı örtün, temizleyin, ibra olun, ondan sonra bana başkan olun. Şu anda ben seni başkan olarak görmüyorum diyeceğim.”