Türkiye ile Amerika arasında Irak savaşı nedeniyle yaşananlar, değişim dediğimiz o büyük gürültünün yansımaları. Türkiye’de bugün iktidar olan AKP ile ilişkilerinde olağanüstü rahat davranan Amerika, şimdi şaşkın. Şaşkınlık ‘istediklerinizi verdik daha ne bekliyorsunuz’ diye. Oysa onlar kamuoyu baskısının bu denli etkili olacağını düşünmemişti. Çünkü Ankara’da Amerikalılar o denli etkili ki, bunu bile bir başarısızlık görüyorlar.
Amerika’da sürdürülen ‘ekonomik’ ve ‘siyasi’, Türkiye’de sürdürülen ‘ askeri’ görüşmeler Amerika’ya, Irak ‘a karşı girişeceği savaşta istediği kolaylıkları zamanlama açısından sağlamadı. Amerika’nın karşısında Türkiye, her alanda sıkı bir pazarlıklar ve yazılı anlaşmalara bağıtlama süreci geçiriyor. Amerika şaşkın. IMF bir yandan, Amerika’nın eski yeni diplomatları bir yandan, Türk basınındaki kalemşorları bir yandan Türkiye’yi sıkıştırmak noktasında ellerinden geleni yapıyorlar, ama henüz bir sonuç yok. Yarın sonuç alınır. Ama gösterilen bu direnç bile önemli bence.
* * *
Türkiye istediklerini ekonomik tatmin olma noktasında alana kadar da yetki kararnamesini Meclis’e yollamayacaktır. Ama Amerika’da ekonomik kazanım artınca, kararname Meclis’e jet hızıyla ulaşır; kimse yanılmasın.
Bundan sonra olacaklar aslında yeni düzenin de nasıl şekilleneceğinin görüşmeleri. Dünya büyük ekonomik güçler arasında bir salınım içinde. Amerika’ya soğuk savaş dengeleri sonrasında oluşan ilk başkaldırı, yaşananlar. Bundan sonra bu daha da artacak. Almanya, Fransa gibi ülkeler yeni kutup olacaklar.
Burada Türkiye ‘kurulmakta olan yeni dünyanın neresinde, nasıl konuşlanacağını’ gösteriyor herkese. Amerika, tercihlerde AB’nin önünde ve her zaman öyle olacak.
Ben hükümetin, Başbakan Abdullah Gül’ün barış atağıyla, sonra Amerika ile görüşmelerde dayatılanların sürüncemede bırakılmasıyla gösterdiği performansı olumlu buluyorum. Sonucu değiştirir mi? Hayır. Ama bu masada Türkiye’nin pek çok kazanım elde etmesine yol açacaktır. Tabii son anda Amerika’nın Türkiye ile görüşmelerinde hangi kartı masaya süreceğini de beklemek gerek.
* * *
Türkiye, askeri ve sivil toplum örgütleri ile masaya konulan IMF ve Kıbrıs kartlarını göğüsledi. Şimdi bundan sonrası için siyasetçilerimizin elinde çok önemli destekler var. Bunlar Türkiye’nin önünü açacak şeyler.
Ama ekonominin içinde bulunduğu açmazlar bizi istemesek de ödünlere götürecek denli sonuçlara yol açabilir. Hükümet bu noktada da bilgiyi halkla paylaşarak masada etkin olabilir.
* * *
Amerika’da Türkiye için önemli görüşmeler ekonomik olanlar. Bunlar da artık son dönemeçte. Türkiye’ye 6 milyar dolarlık hibe kredisi veriliyor. Ya da diyor Amerika, bu kredinin 3 milyar dolarını hibe olarak kullan, kullanmadığın 3 milyar doların her bir milyar doları için sana 10 milyar dolarlık kredi vereyim. Bu kredileri IMF’nin faiz şartlarından da daha iyi vereceğini söylüyor Amerika. Yapacaktır da. Türkiye biraz daha ekonomik kazanım için bastırıyor. Yani toplam 30 milyar dolarlık bir kredi anlaşması Türkiye’nin direncini çözer diyorum ben.
Neden mi? Türkiye ekonomik olarak bir sarmalın içinde. Bu yıl 27 milyar dolar dış, 63 milyar dolar iç borç ödemesi var. Bu tablo evet dedirtir.
Ayrıca siyaseten Amerika, Türk tarafına ‘Kürt devletinin kurulmayacağı’, ‘Türkmenler’in haklarının korunacağı’, ‘Irak’ın toprak bütünlüğünün korunacağı’ gibi hassas noktalarda da sözlü ve gizli protokol güvencesi veriyor. Ama bunları yazılı hale getirmiyor. Yani bundan önce olduğu gibi sonra ‘Kongre’den geçiremiyorum’ diye dönebileceği sözler. Daha önce yapıldığı gibi.
Amerika-Türkiye ilişkilerinde ve son dönemeçteyiz. Parayı ve garantiyi aldık mı, döndük demektir! O da savaş anlamına gelir. Kimse gerçeğe gözünü kapamasın. Boş laflara aldanmasın. Bu gece Amerika evet der, bizim bekleyen kararname Meclis’e gider. Hayırlı günler efendim.

19 Şubat 2003