22 Mart 2003
Türkiye ile Amerika arasında çok ciddi sorunlar var. Türkiye ile ilişkilerinde Amerika’nın müthiş bir kırılmaya doğru kaydığını görüyoruz. Burada Türkiye’nin Irak savaşıyla ilgili tutumunda Amerika’nın istediği netleşmenin bir türlü gerçekleştirilememesi etkili oldu. Şimdi Amerika’daki resmi görüşmelerde de olumsuz rüzgarlar esiyor. Eskiden birbirini anlamak konusunda duyarlı olan diplomatlar, birbirlerini kıracak sertlikte yaklaşımlar sergiliyorlar. Bu yaklaşımların devamı, ilişkilerin kötü boyutlara taşınması anlamına gelecektir. Bunu engellemek gerek. Özellikle diplomatların dışında hiç kimseye resmi veya gayri resmi konuşma hakkı vermemek gerek.
Irak’ta savaş ikinci gününde. Artık kara harekatı boyutuyla müthiş çatışmalar devam ediyor. Amerika’nın Saddam’ı gafil avlamak amacıyla savaşı planladığından erken başlattığı ve beklenen büyük hava saldırısının tersine, bir kara harekatıyla savaşı devam ettirmesi, Birinci Körfez Savaşı’ndan farklı bir savaş stratejisi izlediğini ortaya koyuyor. Amerikan ve İngiliz güçlerinin hava saldırısını ağırlaştırmamalarına gerekçe olarak, Irak’ın ekonomik altyapısının tahribatını istememeleri gösteriliyor. Bunda belki de Irak halkı ve yönetiminin Saddam karşısında bulunmasını güçleştirecek gereksiz şiddetten kaçınma isteği de var. Bu savaş stratejisinde Türkiye nerede bulunuyor? Amerika’nın Türkiye’yi önemsememesi söz konusu olabilir mi? Türk- Amerikan ilişkilerinde son durum ne?
* * *
Türkiye hava koridorunu açarak savaşta Amerika’dan yana olduğunun duruşunu gösterdi. Hem de devlet zirvesinden bunun onayı alındı. Ama bu koridorun kullandırılması bakımından hükümet ile Amerika arasında sorun yaşanıyor. Bu sorunun temelinde güvensizliğin yattığı ve tarafların birbirini anlamaktan giderek uzaklaştığı haberleri geliyor Ankara ve Washington’dan. Amerika, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta asker bulundurmasına karşı çıkıyor. Kürt grupların görüşlerini destekliyor. Bu anlamda Amerikalı yetkililerin Türkiye’yi anlamakta, Ankara’da siyasetçilerin de Amerika’yı anlamakta sorunu var galiba.
Oysa Amerika’dan müthiş analizleriyle Türkiye’ye bilgi aktaran değerli yazar arkadaşımız Serdar Turgut’un yazılarını okusalar kafası karışanlar aydınlanırlar. Akşam Gazetesi’nin internet sitesinde bulunan yazılarında Turgut, Amerika’nın bakışını benim hayranlıkla izlediğim bir netlik içinde ortaya koyuyor. Amerika Irak savaşıyla ne yapmak istiyor? Bu sorunun yanıtını anlamakta hiç kimsenin zorluk çekmemesi gerek bu bilgi bolluğu içinde.
* * *
Amerika ile Türkiye arasında savaş sonrasında Kuzey Irak ve Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi noktasında ciddi görüş ayrılıkları var. Ya da Türkiye’yi yönetenler Irak’ta ve Kürt bölgesinde ne olacağı konusunda bilgi sahibi değiller. Amerikalılar görüşmelerde Türkiye’ye Kürt bölgesinin yönetimi ve Irak’ın yeniden yapılanması noktasında yeterli açıklıkta belge, bilgi ve güvence vermiyorlar. Türkiye de bundan kaygı duyuyor.
Bir de Recep Tayyip Erdoğan yönetimini anlamak ve algılamak konusunda, Amerikan tarafı kadar Türk bürokrasisi ve askerinin de zorlukları var. Bu zorluklar aşılmadan tarafların birbirini anlaması zor olacak. Bunda görev Erdoğan’a düşüyor. Ankara da yerleşik bürokrasi ile askeri yetkilileri iyi dinlemek ve yönlendirmek durumunda.
Savaşın tepe noktalarına gelindikçe, çarpışmalar doruğa çıktıkça Türkiye ve Kuzey Irak giderek belirgin ölçüde ön plana çıkacak. O döneme şimdiden Türkiye’nin ve Amerika’nın hazırlıklı olması gerek. Türkiye’nin stratejik müttefiklik noktasında Amerika’yla yeniden anlaşması şarttır. Savaşa karşı olmak ayrı, savaşta ulusal çıkarlarını korumak ayrı, Amerika’ya karşı olmak ayrı şeyler. Kriz yönetimini karıştırırsanız, bugünkü tablo çıkar ortaya. Anlamadığım tek şey ise Ankara’da, yeni hükümetin içinde bir Amerikan karşıtlığının olup olmadığıdır. İktidarda mili görüşçüler olsa tamam. Ama AKP bambaşka bir oluşumdu. Ya da biz öyle mi sandık ne?