10 Temmuz 2003
Türk askeri birlikleri, 1997’den bu yana KDP ile KYB arasındaki ateşkesin uygulanmasına yardımcı olmak üzere
K. Irak’ta görev yapıyor. Askerlerimiz ayrıca bölgeden Türkiye’ye karşı düzenlenen terör saldırılarına karşı da önlem alıyor. K. Irak’ı bir üs gibi kullanan PKK-KADEK teröristlerine karşı gerekli istihbari ve operasyonel çalışmaları yapmak da ordumuzun görevi.
Suikast iddiası
Bunun böyle olduğunu yıllardır Kürt gruplar kadar ABD de biliyor. Kısacası, Türk askerlerinin K. Irak’ta bulunması yeni değil. Çekiç Güç uygulamalarında Amerika nereden destek almış? Ama işler değişince ABD’nin Türk Ordusu’nun artık bölgede bulunmasına gerek olmadığı tezini işlemesi çıkarlarına uygun düşüyor. İkinci tezkere sırasında da Türk askeri girmesin bölgeye diye, Almanya ve Fransa’yı da kışkırtmış ve Türkiye aleyhine savaş çıkacağı uyarılarına varana kadar bir dizi açıklamalar yapılmasını sağlamıştı.
Askerlerimizin Türk halkının her kesiminde nefret uyandıracak şekilde göz- altına alınması, buradaki birliklerimizin faaliyetlerinin uzun zamandır ABD tarafından yakından takip edildiğini de gösteriyor. Dost Amerika bizi izlemiş, dinlemiş, hatta ajan sokarak takip etmiş. Basında, askerlerimizin Kerkük’ün Kürt Valisi’ne karşı suikast hazırlığı içinde olduğu yönünde yer alan bilgilerin, Amerikan kaynakları tarafından sızdırıldığı da apaçık ortada.
Bombalar envanterde var
Amerikalılar, askerlerimizin kaldığı yerde çok miktarda patlayıcı olmasını da sorun olarak gösteriyorlar. Oysa bu silahlar envanterde var. Ayrıca bölgeye ağır silahları da ilk Amerikalılar soktu. Daha üç yıl önce beş bin silahlı, özel yetiştirilmiş adamlarını Türkiye sayesinde Saddam’dan kaçırdıklarını ve bu konuda tek Türk yetkilisinin konuşmadığını hemen unuttular. Türkiye o zaman bunu Saddam ile konuşsaydı, basınla paylaşsaydı ne olurdu?
Özel Kuvvetlerimizin, Kerkük’ün Valisine ‘Kürt’ olduğu için bir suikast düzenlemeye çalıştığını düşünmek, zaten envanterlerinde bulunan malzemeleri sorun yapmak, üstelik Türk askerlerinin yıkıcı faaliyetler yaptığını ileri sürmek ve bunun haklılığını dayatmak, Amerika için geçmişe ve bugüne dönük öyle suçlamaları ve yargıları gündeme getirir ki, herkes dilini yutar. ABD, bu olayda bir gerçeği kasıtlı olarak görmezden geliyor. Türk askerlerinin bölgedeki asli misyonu, terörle mücadele ve bu bağlamda PKK teröristlerine karşı örtülü ya da açık faaliyetlerde bulunmaktır. Dünyanın her tarafında, terörle mücadele adına, kimi durumlarda uluslararası hukuku da çiğneyerek dilediğini yapan bir ülkenin, kendi güvenlik çıkarlarını gözeten ve terörle mücadelesini yürüten ve üstelik müttefiği olan bir başka ülkenin askerlerine karşı bu muamelede bulunmaya hakkı yoktur.
Olmadı
Kimi çevrelerce olay, Türkiye’ye karşı iyi duygular beslemeyen bölgedeki ABD’li albayın başının altından çıktı. Bu, kargaları güldürecek bir iddiadır. ABD birliklerinin, gözaltı olayından önce bunun tatbikatını yapmış olmaları, zaman konusunda pek bir baskı altında olmadıklarını göstermektedir. Bu albay, üstlerinin bilgisi ve talimatı dahilinde hareket etmiştir. Bu talimatı verenler de, bunun Türk-Amerikan ilişkilerinde bir krize yol açacağını, bunun Türkiye’nin onuru ile oynamak anlamına geleceğini bilerek hareket etmişlerdir. ABD, bu muameleyi, Türk askerleri yerine, bu askerlerin canları pahasına savaştıkları bölgedeki PKK teröristlerine karşı yapsın da, dostumuz olup olmadığını o zaman anlayalım. PKK kamplarına terörle mücadele için Irak’a giren Amerikalı subaylar gidip resmi görüşmeler yapıyor, ama Türk askeri operasyonla ele geçiriliyor! Olmaz. Olmadı.