28 Nisan 2003
Amerika karıştı. Hem de fena halde. Türkiye gibi bir müttefiki nasıl olup da elden kaçırdıklarının kavgası var Amerika’da. Suçlu aranıyor. ‘Entrikalar Savaşı’ kitabımda, Bush yönetiminde Saddam Hüseyin’in devrilmesi politikasının mimarı olan ‘muhafazakar-şahinler’ ve birbirleriyle ilişkileri ile Türkiye’deki irtibatları hakkında ayrıntılı bilgi vermiş, Irak Savaşı’na giden süreçte şahinler ile ılımlılar arasındaki kavgayı anlatmıştım. Şimdi sıra geldi bu iki kutup arasındaki Türkiye kavgasına. Çünkü çantadaki keklik Türkiye, birden elden avuçtan kaçıverdi. Amerika bunu hazmedemiyor.
Irak’ta elde edilen kolay zaferin Bush yönetiminin kendi içindeki gruplaşmayı sona erdirmediği anlaşılıyor. Tam tersine olaylar giderek bir iç hesaplaşmaya dönüşüyor. Sonrasında Irak’ta, İran egemenliği artarsa, bu kavga daha da şiddetlenecek. Bu kavganın en önemli argümanlarından biri Türkiye. Amerika,Türkiye ile ilişkilerde bu kadim müttefikinin durumunu analiz edemeyip, ters düşmesine yol açan iç etkenleri sorguluyor
* * *
Şahinler ile ılımlılar arasında sorunlar Türkiye sosuyla beraber çok boyutlu. Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz’in başını çektiği şahin kanat ile Dışişleri Bakanı Powell’ın liderliğindeki ılımlı kanat, arasındaki güç mücadelesi Irak’ın geleceği, Ahmet Çelebi’nin rolü, İsrail-Filistin ihtilafı ve K. Kore gibi bellibaşlı dış politika konularının hepsinde kendisini gösteriyor.
Şahinler, Irak’ın başına yıllardır yakın ilişki içinde oldukları Ahmet Çelebi’yi geçirmek istiyordu. (Çelebi hakkında kitapta ayrıntılı bilgi var)
Amerikan Dışişleri ve CIA ise Çelebi’den rahatsız ve onun Irak’ı idare edecek niteliklerden yoksun olduğu kanaatinde. Bu mücadelenin galibi Powell ve CIA oldu. Çelebi, Irak’ta adamlarıyla beraber yönetimden dışlandı. Ancak Irak konusunda bugüne kadar yaşanan gelişmeler, şahinlerin bir adım önde olduğunu gösteriyor. Bu noktada Powell ve ılımlılar da Türkiye konusunda Amerika’yı yanıltmak ve yanlış analizlerle Türkiye’nin kaybedilmesine neden olmakla suçlanıyorlar.
* * *
Dışişleri’nin karşı çıkmasına rağmen, Savunma Bakanı Rumsfeld askeri harekat başlamadan aylar önce Irak’ın yeniden imarıyla ilgili olarak kurulan ofisin başına emekli General J. Garner’ı atamıştı. Kerkük, Kürt diyen vali. Hani bazıları hemen onu ‘Ağa’ yapıverdiler. Garner bugün Irak’ın genel valisi konumunda ve İsrail yanlısı yaklaşımlarıyla biliniyor. Ancak o da Türkiye konusunda sert tutum içinde. Türkiye’nin bölgesel inisiyatifinin şimdilik gelişmemesini istiyor. Kısacası şahinler, ile ılımlar birebir durumda. Ama şahinler bir adım önde.
Muhafazakar-şahinler ile ılımlılar arasındaki görüş farklılıkları Türkiye konusunda da giderek tırmanıyor. Şahinlere göre, Irak Savaşı’nda Türkiye’nin ABD’nin yanında yer almamasının sorumlusu, bu konuda başarısız politikalar izleyen ABD Dışişleri Bakanlığı. Dışişleri ve Ulusal Güvenlik Konseyi ise Türkiye’nin desteğinin alınamamasının sorumlusu olarak, Tayyip Erdoğan’ın yanındaki danışmanlarla gayri resmi kanallardan temasları yürüten şahinleri görüyor. Bu arada Ankara Büyükelçisi Pearson da Türkiye’de başarısız olarak görünenlerin başında yer alıyor.
* * *
Şahinler ile ılımlıların Erdoğan ve Gül hakkındaki değerlendirmeleri de farklı. Şahinlere göre, Erdoğan ABD’ye tam destek vermek için elinden geleni yaptı. Ancak Gül ve danışmanlarının olumsuz tutumu nedeniyle bu gerçekleşmedi. Ilımlılar ise, Erdoğan’ın samimi çaba göstermediğini söylüyor ve Erdoğan’ın resmi bir kimliği olmaksızın Beyaz Saray’a sadece Irak için davet edilmiş olduğuna dikkat çekerek, Erdoğan’ın Başkan Bush’la yaptığı görüşmelerde yakaladığı önemli fırsatları heba ettiğini ileri sürüyorlar. Bunların uzantısı medya kalemşörleri de Amerika’ya Tayyip değil Gül veya Gül değil Tayyip diye baskı yaparak yön göstermeye çalışıyorlar. Bizimkilerin kavgası Amerika’dakilerden bile daha dehşetli, aman dikkatinizden kaçmasın. Jurnal bombardımanını kesip arşivinizde saklayın. Yarın lazım olacak.
* * *
Muhafazakar-şahinlerin kalesi konumundaki American Enterprise Institute isimli düşünce kuruluşunda geçen hafta düzenlenen bir konferansta, Temsilciler Meclisi eski Başkanı ve şahin kanadın etkili isimlerinden Newt Gingrich, ABD Dışişleri Bakanlığı’nı yerden yere vurdu. Konuşmasında, Türkiye’nin desteğinin sağlanamamasının, Türkiye’de kamuoyunun ABD aleyhtarı olmasının sorumlusu olarak kendi Dışişleri’ni gösterdi.
Tabii bunun Türkiye’ye yansımaları ise çok daha farklı. Kendi içlerinde ‘Türkiye’yi kim itti’ tartışması yapanlar, yarın ‘Türkiye’de bizi kim itti’ sorusunun yanıtını arayacaklar. Neleri ve kimleri bulacaklar dersiniz?