18.02.1999
Nairobi Havaalani’nda Türkiye’ye teslim edilen Abdullah Öcalan, daha uçaktayken konusmaya basladi. Öcalan’in, bir kismi dün yayimlanan kasetteki ‘itiraflari’ aslinda tam 1.5 saat sürüyor
Abdullah Öcalan kendi deyisiyle ‘Türk milletine hizmete hazir’ bir sekilde, mevcutlu olarak Türkiye’ye getirildi. Simdi ne olacak? Bu sorunun yatini vermeden önce, bu operasyonun nasil yapildigina bakmakta fayda var.
Bu çapta bir operasyon desteksiz yapilamaz. Ama o destegi saglayacak altyapiyi olusturmak, bazen operasyonu yapmaktan daha da önemlidir. Bu tür operasyonlari dünyada basariyla gerçeklestiren Israil gizli servisi MOSSAD, Amerikan askeri gizli servisleri, Alman gizli servisi gibi belli basli teskilatlar var. Çogunlukla bu tür operasyonlarda bu gizli servisler de çuvallarlar. Basarisiz kalirlar. Basarili olanlarinin ardinda da yine baska gizli servislerin veya yerel örgütlerin aktif çalismalari bulunur. Simdi önümüzde duran bu basarili operasyona bakarken, havalara uçmamak ama sevincimizi de bastirmamak durumundayiz. Yani ayaklarimiz yere basmali. MIT elemanlari çok önemli bir operasyona imza koydular. Bu tim içinde yer alan asker kökenli kardiyolog doktor disinda, operasyonel ekibin tamami MIT mensubu. Bunlarin egitimi ve operasyon hazirliklari MIT’te yapiliyor. Bu ekip öyle üst düzey yetkililerden de olusmuyor.
Çaglar’in özel uçagi
Türkiye açisindan bu denli önemli olan operasyonda baska gizli servislerin etkinligi biliniyor. Bunu söylemek, operasyonun degerini küçültmüyor. Aksine onu yerli yerine koyuyor. Bu, operasyonun degerini küçültmez. Iste bu yüzden ayaklarimiz yere basarak, biz karsilikli güven ve isbirligi içinde bu basariya imza attik demeliyiz. Eger olayi abartir, gerçekleri oldugundan baska yönlere çeker, olgusal degerlendirmeden kaçinirsak, baskalarini kendimize güldürme olasiligi ile karsi karsiya kaliriz. Amerika ve Israil gizli servisleri bizim operasyonla bir ilgimiz yok açiklamalarini yaptilar. Bu onlarin etkinliklerini küçülttü mü? Bu gerçeklik ki MIT ve hükümet yetkililerini abartisiz, sade açiklamalar yapmaya itiyor. Basbakan Ecevit olayi oldugu gibi gösteriyor. MIT yetkilileri susuyor. Agirbasli davraniyor. Sov yapmak yerine gerçek sonuçla ilgilenmeleri, MIT içinde pek çok seyin yoluna girdigini gösteriyor.
Kanimca operasyona katilan Türk ekibinde yer alan bes kisi Abdullah Öcalan’i teslim aldiktan sonra, kendilerine bayiltilmis olarak ‘paketlenip’ sunulan Öcalan’i getirenlere tesekkür etti ve uçagin kapisini kapatti. (Öcalan bayiltildigi için, uçakta ayilirken midesinde eksimeden sikâyet ediyor ve ilaç etkisini yitirene kadar kendine gelmekte zorlaniyor.) Simdilik yardimci olan baska ülke servislerinin bu tesekküre, “Bir sey degil” demek disinda yapacaklari yok. Ama onlar da bir baska operasyon sirasinda MIT’e basvurup yardim isteyeceklerdir. Karsiliklilik ilkesinin gili servisler arasindaki isleyisi böyle oluyor.
Kenya operasyonu 10.2.1999 günü basliyor. Türkiye’de isadami Cavit Çaglar’in sirketinden özel uçak kiralaniyor. Çaglar’in ve adamlarinin, hatta uçak pilotunun dahi operasyondan haberi yok. Ekip Kenya’ya gidiyor. Tam bes gün boyunca, Kenya Türk Büyükelçisi’nin dahi haberi olmadan havaalaninda bekliyor. Sonra Abdullah Öcalan alinip uçaga konuluyor. Bütün bu serüven kamerayla kaydediliyor. Abdullah Öcalan’in uçaktaki konusmalarindan derlenen bir bölüm MIT Müstesarligi tarafindan dün gazetecilere dagitildi. Bu görüntülerin devami da var tabii. Uçakta Öcalan ile yapilan röportaj tam bir buçuk saatlik konusmayi içeriyor. Öcalan bu konusmasinin yayimlanmayan bölümlerinde dis desteklerinden, hayal kirikliklarina kadar pek çok konuda görüslerini aktariyor. Bunlari Imrali’da baslayan sorgusunda da anlatacaktir. Önemli olan Abdullah Öcalan’in hiç direnç göstermeden, direkt olarak sorulanlara yanit vermesi ve açiklamalaridir.
Öcalan’in Türkiye’ye getirilisi ilginçtir. MIT Müstesari Senkal Atasagun’un göreve getirilisinin birinci yildönümüne rastliyor. Iyi hediye diye düsünüyorum.
Operasyondan dolayi emegi geçen herkesi kutlamak lazim. Büyük is yaptilar. Türkiye’nin olayi sevinç ve havalara uçmak disinda degerlendirmesi de gerekiyor. Bundan sonra ne olacagi çok önemli. Abdullah Öcalan, PKK örgütünü kuran, onu bugüne tasiyan kisi. Simdi Türkiye’nin önünde Öcalan sorunu ile birlikte mücadele edilmesi gereken PKK terör örgütü var. Türkiye iki cephede birden çatismak durumunda. Bati’nin bugüne kadar destek verdikleri Öcalan’dan umut kestikleri yaklasik bir yildir biliniyordu. Bu nedenledir ki Öcalan konusunda Türkiye’nin baskilari sonuç verdi.
Öcalan’in tasfiye süreci baslamisi. Öcalan’in tasfiyesini izleyen süreç, bu terör hareketinin Batililar tarafindan siyasallastirilmasi olacakti. Bugün Abdullah Öcalan kartini, Türkiye’nin üzerine birakanlar, geride kalan PKK ve Kürt kartini hemen siyasallastirma girisimlerini de baslattilar.
PKK sorunu var
Siyasallasan bölücü hareket, Türkiye’nin önündeki büyük engellerden birisi olmaya devam edecektir. Bununla mücadeleye hemen baslamamiz gerekiyor.
Öncelikle terörist basinin yargilanmasi sürecinin çok hizli ve iyi yapilmasi gerekiyor. Daha Öcalan Türkiye’de 24 saatini doldurmadan ona avukat gönderenlerin, uluslararasi gözlemciler tayin edenlerin sorunu nerelere kadar vardiracaklari ortada.
Almanya kendi topraklarinda PKK terörünü en yakindan yasayan ülke olmasina ragmen, Öcalan’in adil yargilanmasi konusunda açiklamalar yaparak, adeta iç hukukumuza müdahaleye bile basladi. Türkiye’de bagimsiz, güçlü ve adil bir yargi olacagini dünyaya anlatmamiz gerekiyor. Bugüne kadar basaramadigimiz tanitim sorununun altindan simdi kalkmamiz gerekiyor.
Burada görev Disisleri Bakanligi çalisanlari ile dis misyonlarda çalisanlarindir. Bunlarin toplam sayisi neredeyse 10 bin kisiyi buluyor. Artik bu insanlara haydi demenin zamanidir.
Oralarda para alip yatilmadigini, istendiginde ne kadar etkili olunabilecegini herkese göstermeleri lazim.
Türkiye PKK sorunuyla daha uzunca bir zaman karsi karsiya kalacak. Bunun için PKK ile mücadelede zafer çigliklari için çok erken. PKK yurtdisinda baslattigi terör eylemlerini Türkiye’ye tasiyacak ve eylemlerde bulunacaktir.
Adaletin sinav günü
Halkin provokasyonlara karsi uyanik olmasi lazim. Büyük terör eylemleri için güvenlik güçlerinin alarmda bulunmasi gerekli. Türkiye, PKK ile mücadelesinde yeni ve basariyla açtigi bir sayfada ilerliyor. Bu sayfanin hep basariyla devami, Kürt sorunu olarak adlandirilan ekonomik kiskacin kirilmasina bagli. Güneydogu’da ekonomik kalkinmanin tam zamanidir. Sosyal politikalarin devreye girmesinin tam zamanidir. Bunlar, gecikmeden yapilmasi gerekenler. Hazir terörist basi da Türk milletine ve Türk hükümetine yardimci olmak istiyor, “Benim Türkiye’ye hizmet etmem için firsat verirseniz, hizmet ederim. Kuran hakki için konusuyorum, baska seyleri de konusurum. Bir hizmet imkânim varsa, ben inaniyorum vardir… saniyorum daha üst düzeyde tahlil edebilirler. Size ben hizmet edecegim. Ama ben gerçekten Türk’üm, Türkiye’yi ve halkini da seviyorum. Layikiyla hizmet edecegime inaniyorum. Içime doguyor” diyor, bundan en iyi sekilde yararlanmak lazim.
Örnegin Abdullah Öcalan, dis desteklerini anlatsa, banka hesap numaralarini, askeri egitim veren uzmanlari, kendisiyle görüsen gizli servis mensuplarini açiklasa, Türkiye terör mücadelesinde yeni bir boyut kazanir. Avrupa Toplulugu üyesi ülkelerin PKK destekleri, Öcalan tarafindan desifre edilince, bu çevrelerin baslatacaklari yeni siyasallastirma numarasi karsisinda Türkiye önemli bir koz elde etmis olacaktir.
Simdiden Yunanistan’da yasananlar, olayin arkasinda büyük siyasi depremler olacaginin göstergesi gibi.
Terör atesiyle oynayanlarin, bir gün o ates ile yanacaklari bundan güzel nasil ortaya çikardi ki? Bu terörle hukuk disi yöntemlerle mücadele eden bazi Türk çevrelerine de iyi bir ders oldu.
Otuz bin kisinin katili Abdullah Öcalan. Onu biliyoruz. Ama ya binlerce faili meçhul. Onlarin hesabini terörü terörle bitirme hastaligina yakalananlardan kim soracak? Bugünler Türk adaletinin sinav günleri. Bütün gözler onlarin üzerinde.