09 nisan 2001
Devletin battığını 1999 yılında anlayanlar ve önlem alanlar da varmış aramızda. Hem de bürokrat, üstelik de Türkiye’nin en büyük soygun ve rant kapısı DLH (Demiryolları, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü)nün başındaki bürokrat olarak. Zor iş. Ulaştırma Bakanlığı’nın bu gelmiş geçmiş en büyük arpalığa genel müdür olarak atadığı İhsan Gülay, sistemin kendisini tokatlamasına izin vermeden, yolsuzluğa basmış tokadı. DLH benim yolsuzluklar bakımından hep ölçü olarak aldığım bir yerdir. Yıllardır bütçesini ve yatırım yaptığı yerleri hep izlerim. Trilyonlar her yıl yağmalanır(dı). Son iki yıldır ihale yapılmadığını fark edince açıp yeni genel müdürle konuştum. Şaşırdım. Genel Müdür hayrettir; yürekli. Sorunu kavramış. “Elimizdeki bütçe olanaklarına baktık 2005 yılına kadar bir tek ihaleye çıkamayız” dedi. Olur mu? Para olsa da, olmasa da ihale biter mi? Devlet borçlanır ama ihale bitmezdi. Yağma düzeni onu da yemek istemiş ama bakan Enis Öksüz ile Müsteşar Yardımcısı Hasan İşgüzar izin vermemiş. Karalama kampanyaları düzenlemiş müteahhitler, bürokratlar… Sinirleri bozulmuş, yılmamış. Diyor ki: “2001 bütçesinde yatırım için ayrılan pay 64 trilyon lira. iş bitirmek istiyorsak, elimizdekileri tamamlamalıyız. Devlet parasıyla cesaret olmaz. Olmayacaktır da.”
Genel Müdür ihale sistemini de değiştirmiş. Üç yeni kurul oluşturmuş. Her kurulda yedi kişi var. Bunlar diğer kurullara üye olamıyor. Böylece beş kişinin karar verdiği ihaleler, 21 kişilik komisyonun kararına kalmış. En iyi teklifi veren iki firma arasında da basın önünde açık artırma kuralı gelmiş. Böylece ihale satın alma işi bitmiş. “Hiç mi ihale yapmadınız?” dedim. “Yaptım” dedi.
“Personel taşıma ihalesi yaptım, bir de temizlik ihalesi. Personel taşıma ihalesini 1999 yılında 177 milyar liraya Güçlü Tur kazanmış. 2000 yılında 214 milyar lira tahmini bedeli vardı. Biz yeni sistemle ihaleye çıktık 86 milyar 773 milyon liraya yine aynı firma kazandı (Yanlış okumadınız eski bedelin daha altında). Temizlik ihalesini de 1999 yılında Atmaca Temizlik firması 63 milyar liraya kazanmış. 2000 yılında 78 milyar 750 milyon lira tahmini bedelle ihale edildi. Yabangülü Temizlik 51 milyar 200 milyon liraya ihaleyi kazandı. Eski bedelin altında. Bu iki ihaleyi yaptım. Başka yapmadım.” İnanamadım, belgeleri fakslattım.
Helal olsun. Ankara’da, yıkılmadık ayaktayız.
Değişim
Türkiye’yi yeniden ve köklü bir şekilde yapılandırıyorlar. Sopa olarak açlığı, havuç olarak dış yardımı kullanıyorlar. Türkiye için bölgesel planlamalarında Batı’nın yüz yıl önceki planlarıyla bugünküler arasında değişen bir şey yok. Ama bizde fazlasıyla değişim var. Önemli bir vatandaş topluluğu “mandacı” “teslimiyetçi” anlayışların pençesinde. Pek çoğu bunun farkında bile değil. Çünkü artık özgürlük ve bağımsızlık kavram kargaşasının tam ortasında duruyor. AB, mali yardım konusunda ne isteyeceğini belli etti. İlk taviz AB ordusunun karşısında kaya gibi duran (Amerikan desteğiyle) Türkiye’nin NATO üyesi olmasından kaynaklanan çekincelerini kaldırması. Sonra Kıbrıs, sonra Ege, sonra ekonomik yaptırımlar, sonra Kürt, sonra… Dolara endeksli Türk lirası bu baskılara dayanamaz. AB, Amerika sermayesi krizi Türk iş dünyasının yüzde 51’ini satın almak için kullanacak. Ulusallık bitecek. Demek ki ulusal değişimini gerçekleştiremeyip, kendini yönetmeyenleri, değiştirip yönetmek için her yola başvuruyorlar. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda kanla kazandıklarımızı, ekonomik krizle masada elimizden almaya çalışacaklar. Ya değişir, yenilenir, direniriz ya da Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi Abramovitz’in dediği gibi 20 yıl içinde değiştiriliriz.
Basın Konseyi
Basın Konseyi karar almış. Sayın Başkan Oktay Ekşi önermiş, kabul edilmiş. Bundan sonra yaşlılık ve hastalık durumları da “kınama” kapsamı dışında tutulacakmış. Abdülhamit de “burun”, “yıldız” gibi kelimeleri kendi sağlığı ile alakalı bulup yasaklamıştı. Konsey eli değmişken, sadece siyasileri ve bürokratları değil; vatandaşı da düşünen bir dizi karar alsa çok iyi olacak. Örneğin “67 yaşından sonra koltuk hırsı, makam ve mevki işgali ile Türkiye’nin canına okumak yasaktır. Devletin koltukları görev şehidi olunacak değil, hizmet edilecek makamlardır. Yaşlılık durumu ve sağlığı el vermeyenler Türkiye’nin yönetimine talip olurlarsa, hatta yönetirken dahi bırakıp gitmek istemezlerse eleştirmek, kınamak serbesttir. Yoksa vatana yazık oluyor” gibi. Nasıl efendim! Uymadı mı?