01.07.1999
Ortadoğu’nun haritası yeniden çizilirken Türkiye’nin de bütün vatandaşlarıyla barışması gerekiyor. Türkiye, Kürtçe yayın yapan televizyon ve Kürtçe eğitim konusunda inisiyatifi elinde bulundurmalı
Abdullah Öcalan’ın yargılanması Türkiye’nin büyük olaylar karşısında hazırlık reflekslerinin zayıflığı konusunda önemli bir ipucu. Bu, belki de sorunları kafamızda doğru yerlere oturtamamamızdan kaynaklanıyor. Öcalan’ı asalım mı, asmayalım mı tartışması da bunun bir uzantısı. Öcalan, Kenya’dan Türkiye’ye getirildiğinde, yargılama süreci başlarken, çıkacak kararın idam olacağını herkes biliyordu. Çünkü suçun karşılığı bu cezaydı. Peki şimdi asalım mı, asmayalım mı demenin anlamı var mı? Yok.
Madem hukukunuz var, yasalarınızda ölüm diye bir ceza var, o zaman sonuç budur. Ama bir büyük yumak olarak karşınızda duran Kürt-Güneydoğu sorununu, Abdullah Öcalan’a indirgerseniz, o zaman sadece Öcalan’ın idamını tartışır dururuz. Asıl sorun için hiçbir şey yapamayız. Çünkü takiye yapmış oluruz. 35 bin terör kurbanının kanı üzerine takiye yapılmamalıdır.
Soruna yönelik hamle
Öcalan ile ilgili olarak yapılacak tartışmalar, Türkiye’nin üzerine gelecek Avrupa ve Amerika baskıları, biz asıl sorunu gördüğümüzde, onunla ilgili adımlar attığımızda zaten ortadan kalkacak. İdam cezası uyguladığı için Amerika olanlardan ne kadar etkileniyorsa, biz de o kadar etkileniriz. Böyle davrandığımızda Öcalan’ın üzerine basarak Türkiye’ye vurmak isteyenlerin ellerinde de bir malzeme kalmaz.
Abdullah Öcalan’ın idamı konusunu, Türkiye ile ona yüklenenler arasında sadece ‘idam’ tartışmasına indirger, onun arkasındaki savları ortadan kaldırırsak, kimse bize bir şey diyemez. O zaman Öcalan’ın idamı konusunu bir hukuki tartışma düzeyinde tutar, konuşuruz. Bugünkü gibi terörü, Türkiye’nin geleceği noktasında ele almayız, gerçeğe yaklaşmış oluruz.
Kürt dilinin konuşulmasında, yazılmasında bugün bir sorun bulunmuyor. Bunun öğretilmesi, hatta Kürtçe televizyon ve eğitim kurumlarının bulunması noktasında devlet herkesten bir adım öne geçmelidir. Türkiye’den sağladığı teknik altyapı ve olanaklarla Kuzey Irak’ta Kürtçe yayın yapan bir televizyonu kabul edeceksiniz, onu izleyenler arasında Türkiye’de yaşayan bir yurttaş topluluğunuz bulunduğunu bileceksiniz, ama Türkiye’de Kürtçe yayın yapan bir televizyona izin vermeyeceksiniz… Sizce mantık bunun neresinde? PKK terörünün propagandasını yapan MED televizyonu bile Türkiye’de önemli bir izleyici kitlesine ulaşıyordu. Bunu görmezden gelmemizin artık bir anlamı var mı? Bu olanakları Türkiye’nin kullanması gerekirken, bunları terör gruplarının, Türkiye karşıtlarının elinde tutmaya gerek var mı?
Türk kültürü ve dilinin zenginliği orta yerde dururken, yasaklarla gözümüzü korkutmanın bize ne gibi yararı olabilir ki? Mudanya ve İmralı’da çok sayıda gazi ile konuşma olanağı buldum. Pek çoğu Kürtçe televizyon ve radyo yayınlarının, Kürtçenin öğretileceği eğitim programlarının gerekliliğini dile getiriyor. Çünkü bölgede halka ulaşmanın başlıca yolu bunlardan geçiyor. Türkiye bu konularda yapacağı kamusal ataklarla çok önemli kazanımlar elde edecektir.
Pişmanlık yasası önemli
Bunu pişmanlık yasasıyla pekiştirmek gerek. Pişmanlık yasası ile dağlardan indirilecek gruplar, Türkiye’de bölücü teröre vurulacak en büyük darbe olacaktır. Abdullah Öcalan’ın idam kararını terörle protesto etmeye hazırlanan terör örgütünün elinden bu insanları acilen kurtarmak gerekmektedir.
Bunlar yapılmadığı takdirde, yarın Kuzey Irak’ta oluşturulan Kürt devletinin Türkiye tarafından kontrolü de güçleşecektir. Gerekli reformlar yapılmazsa önümüzdeki 10 yıl içinde Ortadoğu’da Türkiye için daha büyük sorunlar doğacaktır. Bölgedeki Kürtler üzerinde denetim kuramayacak bir Türkiye, Ortadoğu’da güçlü olamaz.
Kuzey Irak’ta Kürtler için oluşturulan devlet modeli bir federatif yapı haline gelebilir mi? Amerika böyle bir yapı oluşturur ve Türkiye’deki ve bölgedeki diğer Kürtleri de buna yönlendirirse, değişecek dengeler içinde Türkiye ne yapacak? IMF ile ilişkileri, petrol boru hatları gibi ekonomik birçok isteği Kıbrıs sorununa bağlanan, PKK ve terör kartıyla sıkıştırılan Türkiye bunlara karşı hazırlıklı mı? Amerika, Kürt federasyonu önerirse Türkiye ne yapacak? Türkiye’den tıpkı Körfez Savaşı sırasında olduğu gibi bölgenin içlerine doğru ilerlemesini isteyen Amerika’ya nasıl yanıt verilecek? Amerikan çıkarlarını zedeleyecek bir siyasi atak durumunda, Türkiye nelerle karşı karşıya kalacak? Avrupa bu gelişmeler sırasında hangi sorunlara neden olacak?
Şu sıralar Suriye’de Fırat ve Dicle sularının dağılımı konusunda belirli karşı canlanmaların olduğu gözleniyor. Yani Türkiye içte oluşturulan ve peş peşe patlayan gündem maddelerine ek olarak, dışarıda da Kuzey Irak, Kıbrıs, su sorunu, IMF ilişkileri, Kosova, petrol boru hatları ve Kafkaslar’daki enerji paylaşımı noktasında giderek sıkışan bir gündemle baş başa kalacak. Bunların rastlantı olmadığı kesin. Türkiye’ye bir şeyler yaptırmak isteyen güçler iç gündemle oynadıkları gibi, dış gündemle de oynamaya başladılar. Türkiye ile ilgili planlarda büyük hareketlilik var. Yunanistan ile Türkiye arasında bir sıcak çatışma için dört gözle bekleyen ülkelerin sayısı az değil.
Top artık Dışişleri’nde
Bunları görüp de bir şeyler yapmayan Türkiye, hata eder. Atak öncelikle Kürt- Güneydoğu sorununun çözümünde saklı. Bu sorunun çözümünü sadece askere havale etmek hata olur. Bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı’nın daha üretken ve atak olması sorunların karşılanmasında etkili olacaktır. Dışişleri Bakanı İsmail Cem muhalefeti de bilgilendirerek, gelişmelerden öncelikle siyasileri haberdar etmeli. Onların hazırlıklı olmasını sağlamalı. Türkiye’nin çıkarları konusunda parlamento bilgilenmeli ki, Türkiye gelecek atakları karşılamada güçlü olsun. Yoksa Kosova’da başımıza gelenlerin, içine iyi niyetle girdiğimiz her organizasyonda yaşanması kaçınılmaz olur. Türkiye’yi duygusal reflekslerle atağa kaldırıp, sonrasında eli boş bırakmaya razı olmamalıyız. Abdullah Öcalan değil, onun adının arkasında tartışılan konular önemli. Kürt kartı başkalarının elinde bizi vuran bir silah olmamalı. Türkiye üzerinde yaşayan Kürt kökenli vatandaşların dil, yayın, eğitim gibi isteklerinin karşılanması için devlet gerekli düzenlemeyi yapmalı. Yapmalı ki önümüzdeki günlerde sıkışacak dış politika konusunda önünü açabilsin.