04 Aralık 2001
Avrupa ordusunun oluşumunda ortaya çıkan en önemli konu aşıldı. Türkiye haklı ambargosunu şartlı olarak kaldırdı. Yapılan pazarlıklarda bazı noktalarda Türkiye’nin yumuşamasına, yeni borçlar verilmesi noktasında AB’nin vaatlerinin de etkisi oldu. Türkiye bu kararıyla Almanya, Fransa ve İngiltere piyasalarından para bulabilecek.
Gelecekte NATO’nun yerini alacağı öngörülen Avrupa ordusu konusunda Türkiye’ye Amerika’nın verdiği destek 11 Eylül saldırıları sonrasında ortadan kalktı. Amerikalılar, AB ile uzlaşın demeye başlamıştı. Almanya’nın ve İngiltere’nin Türkiye üzerindeki baskıları ve ekonomik krizin aşılması noktasındaki vaatleri de önemli bence. Ama en önemlisi Türkiye, AB ile olan ilişkilerinde böyle bir adım atarak çok önemli yol almış oldu. AB, Türkiye için vazgeçilmemesi gereken en önemli toplumsal hedef. Türkiye’nin gelişiminde böyle bir hedefi toplumun önünden almak kadar büyük hata olamazdı.
Türkiye’nin bu açılımı karşısında Yunanistan karşı atağa mutlaka kalkacaktır. Bu da Türkiye’nin son 3 yılına damgasını basan İsmail Cem ile Yorgo Papandreu arasında oluşturulan sıcak ilişkilerin kişisel dostlukların ötesinde bir anlam taşımadığının kanıtıdır.
Bu noktada Yunanistan, Kıbrıs ve Ege konusunda AB’nin ve NATO’nun tutumunu daha da netleştirecek atılımlar içine girmek gerekiyor. İsmail Cem bunun için çabalamalı. Emekli olunca Yorgo ile sevgi gösterilerine kaldıkları yerden devam edebilirler.
Türkiyesiz AB olabilir mi?
Türkiyesiz bir AB düşleyen Batılılar için de daha büyük bir yanlışın yapılamayacağı, 11 Eylül ile birlikte ortaya çıktı. Şimdi AB Türkiyesiz bir Avrasya veya Ortadoğu ya da İslam politikası oluşturabilir mi? Asla.
Ama Türkiye sadece AB ile değil Rusya, Çin, Kafkas cumhuriyetleri, Gürcistan ve özellikle de Ortadoğulu komşularıyla yeni ilişkiler kurmalı. Yeni dengeler içinde bölgesel güç ve ekonomik lokomotif olmanın yollarını yaratmalı.
İran, Suriye, Irak bu açıdan çok önemli.
Amerika’nın Irak’ı vurmasıyla birlikte gelişecek süreç Türkiye’nin çok dikkat etmesi gereken bir dönüm noktasını oluşturuyor. Şimdi bazı çevrelerin Irak içinde Türk askerinin ilerlemesi ve Kerkük, Musul hattında yerleşmesi senaryoları Türkiye’yi hem AB ile ilişkilerinde çok zora sokacak ve yalnızlaştıracak hem de Türkiye’yi bölgenin ikinci İsrail’i yapacak bir hata olur.
Araplar karşı çıkar
Böyle bir duruma ne Avrupalılar, ne de Arap devletleri sessiz kalır. Türkiye bölgede bütün saldırılara açık hale gelir. Bütün Arap devletleri Kürt devleti kurulması için çabalıyor. Bir Kürt İslam devleti onların başından beri destek verdikleri, istedikleri şey.
Türkiye’nin bu noktada AB ile yakaladığı yeni gelişim rüzgarını iyi değerlendirip, iç düzenlemelerini gerçekleştirme konusunda adımlar atması gerek. Çünkü uygar Türkiye için ekonomi, savunma gibi konular “Muasır Medeniyet” büyük ideali içinde, nispeten küçük kalan ana başlıklar.
AB’nin ordusuna evet deyip, AB’ye girememek Türkiye için başarısızlığın en büyüğü olur. Türkiye ne yapıp edip, AB’nin her konuda eşit ortakları arasına girmelidir. Türkiye AB için bu anlamda bedel de ödedi. Ama iç düzenlemeler noktasında Türkiye’nin sadece AB için değil, biz yurttaşları için de yapacakları var.
Biz yolsuzluktan, adaletsizlikten ve eşitliksizlikten bıktık. Bunlar olmadan özgür, bağımsız Türkiye’yi koruyabilir miyiz? Ordumuzla, ekonomimizle, demokrasimizle uygar ve büyük olamazsak cumhuriyetimizi ve devrimlerimizi ayakta tutabilir miyiz?