22.04.1999
Bahçeli’nin söylemini dikkatle izledigini belirten Ecevit, ‘Uygulama için biraz daha beklemeliyiz’ dedi. Bahçeli ‘en az FP kadar zaman’ istiyor. Yilmaz ise, DSP-MHP koalisyonuna ‘katki’ya hazir Ankara’da dün gün boyunca önce Basbakan Bülent Ecevit, ardindan da MHP Genel Baskani Devlet Bahçeli ve ANAPGenel Baskani Mesut Yilmaz ile uzun uzun sohbet etme olanagina kavustum. Yeni hükümet için ne düsündüklerini ögrendim. DSP ve MHP’nin liderleri birbirlerinden gelecek önerilere karsi temkinli ama kapilari açik tutan bir yaklasim içindeydiler. DSP Genel Baskani ve Basbakan Bülent Ecevit, MHP’nin radikal olarak adlandirilan milliyetçi çizgisinin, merkeze kaydigi yolundaki açiklamalari dikkatle izliyor. Ecevit’e göre, MHP’nin bugün geldigi noktayi zaman içinde görmek mümkün olacak. Çünkü kadrolarinin aliskanliklarinin ne denli yeni anlayisa uyum sagladigi süreç içinde belli olacak. Bunlari dile getiren Ecevit, daha çok bekleyip degerlendirmekten yana oldugunun altini özenle çiziyor. Ancak sunlari da konusmasina ekliyor: “Sayin Devlet Bahçeli’nin söylemi çok olumlu. Bu noktada ilgiyle izliyorum. Ama uygulama için beklemek lazim.” Basbakan, Cumhurbaskani Demirel tarafindan kendisine bir görev verilmesini bekliyor. Görev aldiktan sonra elbette MHP ile bir araya gelecek. Ama tipki sol anlayisinda oldugu gibi, milliyetçilik anlayisinda da kendi çizgilerini ve uyumunu arayacak MHP’de. “Milliyetçilikten milliyetçilige, soldan sola fark var” diyor Bülent Ecevit. Ecevit’in sandiktan çikti madem öyle olsun, diyerek bir MHP koalisyonuna girismeyecegi çok açik olarak gözleniyor. MHP konusunda kafasindaki soru isaretlerini çözmesi gerektigi her halinden belli oluyor. Tansu Çiller’in yeni milliyetçi cephe önerisini ise gülerek ve kisaca yanitliyor: “Milliyetçiligi kim birakmis ki o bulacak?” MHP Genel Baskani Devlet Bahçeli de bazi konularda aslinda Ecevit gibi düsünüyor. Daha dogrusu iki lider de birbirlerine yakinlar. Örnegin cephe olusumuna Bahçeli de kesinlikle karsi. Bu anlamda Tansu Çiller’in önerisini söyle degerlendiriyor: “Dogru bulmuyorum. Türkiye’nin sartlari bunu kaldirmaz. Ülkenin içinde bulundugu durumun cephe olusumlarina olanak vermedigi görüsündeyim.” Ayrica Bahçeli’nin siddetle karsi oldugu bir baska olgu da milletvekili transferleri. Bunu siyasi ahlaksizlik olarak tanimliyor. Böyle yöntemlerle kurulacak bir hükümetin saibeli olacaginin altini çiziyor. Kendi partisinin çizgisinin 20 yil öncesi ile karsilastirilmasina da karsi Bahçeli: “Kimse bizi 20-30 yil öncesi ile karsilastirmasin. O zaman Sayin Ecevit için de, o zamanki CHP için de böyle bir karsilastirma yapilir. Buna gerek yoktur. Bize zaman taninmalidir. Fazilet Partisi’ne taninan zaman bize de taninmalidir. Beklemeli ve bizi görmeliler. Kafalarindaki MHP ile gerçekte var olan MHP farkli. Biz bu farki gösterecegiz. Bunun için biraz sabir istiyorum. Kurulacak hükümet istikrari saglayacak hükümet olmalidir. Bunun haricindekiler hükümet olmak için hükümet olmaktir. Uygun bir model varsa hükümet oluruz. Ama olusmazsa olmayiz.” Bahçeli, saki anamuhalefet partisi olmaya da hazir bir izlenim veriyor. Böylece daha da büyüyebileceklerini dile getiren partililer de var. Devlet Bahçeli de bu konuda çok rahat. Olursa iktidar, olmazsa muhalefet diyor. Ama altini çize çize dile getirdigi gerçek, partiye kendisinin hâkim oldugu ve çizgiyi kendisinin belirleyecegi. Bu konuda açik konusuyor, kararli konusuyor. Bahçeli’ye göre 18 Nisan sonrasinda herkes temiz bir sayfa açarak yoluna devam etmeli. ANAP Genel Baskani Mesut Yilmaz konusmanin basinda, ‘çekilmesiyle’ ilgili soruma Fatin Rüstü’nün bir zamanlar Meclis’te verdigi yanitla yanit verdi: “Çekildim, 81 kiloyum.” Sonra da lider degisimlerinin medya yoluyla degil, parti organlari yoluyla yapilmasi gerektigini anlatti. Basinda bu tür yazilar çikmasa bazi liderlerin çekilme karari verebileceginden bahsetti. Ancak Yilmaz’in en önemli mesaji koalisyonla ilgili. Yilmaz’a göre koalisyon, DSP-MHP arasinda olmali. ANAP’in buna katkisi ‘gerekirse’ elbette mümkün olacak. Ama öncelikleri bu iki parti arasinda olusturulacak bir iktidardan yana. Üstelik ANAP artik disaridan bir partiyi desteklemeyecek. Yani azinlik formüllerine soguk bakiyorlar. Muhalefette kalma isteklerini Mesut Yilmaz dile getiriyor. Ama her sey Meclis’e endeksli. ANAP liderine göre, cumhurbaskanligi için de, diger anayasal ve yasal düzenlemeler için de Meclis’teki bes parti arasindaki uyum ve uzlasma önemli. Ama bunlarin sonucunda itikrarsizlik da kapida. Istikrar uyumda sakli. Ancak cumhurbaskanligi seçimini düsünmeye daha zaman var. Bir yil sonrasinin yanitini simdiden vermemek lazim.” Yilmaz’in üstüne üstüne gidince dayanamayip, “Zor sorularin bütün yanitlarini ben vermek zorunda degilim” diyor. Mesut Yilmaz ANAP ile DYP arasinda 18 Nisan sonrasinda en küçük bir temasin olmadigini vurguluyor. Böyle bir temas konusunda kendisinin ve partisinin isteksizligini de anlatiyor: “ANAP ile DYP arasindaki bir birlesme için liderlerin kararlari da yeterli degildir. Bunun için partilerin örgütlerinin evet demesi lazim. Benim bundan sonrasi için de Tansu Çiller’e böyle bir mesaj göndermem söz konusu degil. Kendisinden de bana böyle bir mesaj gelmedi. Ben Tansu Çiller’in daha çok oy alan çekilsin türünden yaklasimlarini daha basindan itibaren ciddiye almadim zaten. Bugün yaptigi açiklamada Tansu Hanim önerisinden habersiz gibi davrandi. Ben merkez sagda birlesme konusunda bir arayis veya temas içinde degilim. Basinda çikan haberlere hayret ediyorum. Üstelik seçim sonuçlari da bütünlesmeyi kolaylastirici bir yönde olmadi.” Yilmaz bunlari söylerken seçimden yenilgi ile çiktiklarini da kabul ediyor. CHP’nin kendilerine büyük zarar verdigini, ama bunun sonucunda baraj altinda kaldiklarini anlatiyor: “CHP harakiri yapti. Bu sonucu liderlikleri zamaninda görseydi o koalisyon hükümetini elbette yikmaz, oylarini artirmaya devam ederlerdi” diyor. MHP’yi ise ciddi ve kayda deger ilerlemeler gösteriyor diye degerlendiren Yilmaz’a göre, MHP’nin bundan sonra nasil bir çizgi izleyecegi çok önemli. Bunun için de bekleyip görmek gerekiyor. Beklenip görülmesi gereken sey ‘bütün unsurlariyla ne kadar uyumlu bir çizgide olduklari.’ Bu ortaya çiktiktan sonra ANAP, MHP hakkindaki kesin yargisini dile getirecek. Ama seçim sirasinda slogan olarak kullandiklari ‘sessiz çogunluk’un tercihi hatirlatilinca, “Evet, sessiz bir çogunluk var ama bizi degil, MHP’yi tercih etti” yorumunu yapiyor. Sonuçta seçimle ilgili her asamada partide bir degerlendirme yapildigini belirten Yilmaz, “Bu yolun sonunda kurultay yolu da açiktir” diyor. Ankara’da yeni hükümet senaryolari için herkes birbirini kolluyor. Ama gözler MHP’de. MHP ise seçimin zaferini sindirmeye çalisiyor. Temkinli ve sogukkanli bir lider görüntüsü çizen Devlet Bahçeli’nin tutumu önümüzdeki günlerde siyasetin belirleyeni olacak. Bahçeli ise kendinden emin. Ankara’da seçim kazanmis bir ‘sahin’ gibi degil de, hep iktidardaymis ve olaylari sindirmis bir ‘güvercin’ edasiyla konusuyor. Parti içi kararlilikta kesin, uluslararasi baglantilarda rahatlatici. Balkanlar’da NATO’yu destekliyor. Yunanistan ile dostluktan bahsediyor. Ama Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulmasi konusunda ‘kabul edilemezlik’ noktasini net bir biçimde açikliyor. Irak’in toprak bütünlügünü savunuyor. Yani Ankara ustaligini seçim kazanarak pekistiren bir yeni politikacinin kosusuna kulvar açiyor. Bu kosunun temposunu diger partiler kadar MHP’nin iç dinamiklerinin belirleyecegi gerçegi de apaçik gözüküyor.