24 Nisan 2001
Baskın gecesi Swissotel’i arayan Turizm Bakanı’nın karşısına terör grubunun lideri Tokcan çıktı. 20 dakikalık pazarlık sonucu eylemciler 20 rehineyi serbest bıraktılar
Swissotel’in Çeçen teröristlerce basılması ve rehin alma olayı başladığı dakikalarda telefonum çaldı. Arayan Turizm Bakanı Erkan Mumcu idi. Bana bu olayla ilgili haberler konusunda bir önerisi bulunduğunu aktardı. “Türk turizmine bu haberler büyük darbe vuracak, ne olur görüntüler konusunda hassas davranın” dedi. Ben de Kanal D olarak bu görüntüleri yayımlamayacağımızı, teröristlerin propaganda malzemesi olmayacağımızı ilettim kendisine. Ancak gece boyunca yaptığım araştırmalarda gördüm ki Erkan Mumcu bu olayda çok aktif bir rol oynuyor.
Gecenin tutanakları
Dün sabah Erkan Mumcu’dan baskın gecesi olanları anlatmasını istedim. Çünkü kendisinin teröristlerin lideri konumunda olan Muhammed Tokcan ile görüştüğünü duydum. Sordum, doğruladı ve gecenin tutanaklarını aktardı:
“Ben, gece olaydan sonra otelin genel müdürünü aradım. Cep telefonundan kendisiyle görüşürken, telefonu elinden aldılar. Anladım ki o da rehine. Telefonu alan kişinin seslerini duydum. ‘Kiminle görüşüyorsun’ diyordu. Genel müdür benimle konuştuğunu söyleyince telefonu alan kişi ‘Ben Muhammed Tokcan’ım, bu grubun lideriyim. Bizim amacımız Çeçenlerin sesini duyurmak’ dedi. Ben de bunun üzerine ‘Kardeşim siz Türkiye’ye ne kadar büyük bir zarar verdiğinizin farkında mısınız? Türkiye’yi yaralıyorsunuz. Bunu yapmayın. Turizme ne kadar büyük bir darbe vurduğunuzun farkında mısınız? Bu eylemi derhal sona erdirin. Böyle bir şeyi nasıl yaparsınız’ dedim. Bunun üzerine aramızda şu konuşma geçti:
Tokcan: Erkan Bey çok özür diliyoruz. Ama Çeçenistan’da insanlar çok mağdur, zor durumda ve öldürülüyorlar. Onların sesini duyurmamız gerekiyor. Sizden rica ediyorum polisler geri çekilsinler. Bu çocuklar ile polisler arasında bir çatışma olsun istemiyorum. Arada kalanlar olabilir. Zarar vermek istemiyorum. Geri çekilsinler. Bakın dışarıda bu insanların canları ölüyor. Lütfen …
Bakan: Bakın ne yaptığınızın farkında değilsiniz. Siz Türkiye’ye zarar veriyorsunuz.
Tokcan: Biz Türkiye’yi seviyoruz. Milliyetçiyiz…
Bakan: Bu nasıl sevgi? En büyük zararı veriyorsunuz. Turizm darbe alırsa milyonlarca insan işsizlik girdabına düşer. Sokaklara atılır. Bunu nasıl yaparsınız?
Tokcan: Bir kere oldu. Özür diliyoruz. Ama bu noktadan sonra geri dönüş yok. Şimdi ricam polislerin bir notadan sonraya çekilmeleri. Bakın kan dökülmesini istemiyoruz. Biz sadece sesimizi duyurmak istiyoruz.
Bakan: Bak kardeşim sen şimdi orada masum, bu işlerle hiç alakası olmayan yerli yabancı bir sürü kişinin başına dayamışsın tabancanı, sesimi duyuracağım diyorsun. Bu terördür. Bununla sesini nasıl duyursun? Böyle şey olmaz. Zarar veriyorsunuz. Bırakın bu eylemi ve insanları gönderin.
Sesimizi duyurmak istiyoruz
Tokcan: Polisi geri çekin lütfen. Çatışma olsun istemiyoruz. Kan dökülsün istemiyoruz. Bizim amacımız sesimizi duyurmak. Çeçenistan’da insanları katlediyorlar.
Bakan: Anladım da kardeşim sizin yaptığınız masum insanları baskı altına almak. Kafalarına silah dayadığın insanların bununla ne alakası var? Sen Türkiye’ye zarar veriyorsun.
Tokcan: Polisi bir noktaya çekin, ondan sonra konuşalım, düşünelim.
Bakan: Siz iyi niyetinizi gösterin, elinizdeki insanları bırakın.
Tokcan: Tamam, biz iyi niyetimizi göstereceğiz. Siz lütfen polisleri geri çekin.”
Bakan ile Çeçen terörist liderlerin görüşmesi 20 dakika kadar sürmüş. Bu görüşmeden sonra teröristler ellerinde bulunan rehinelerden 15 kişiyi serbest bırakmışlar.
Atasagun devrede
Turizm Bakanı Erkan Mumcu bu görüşmeden sonra MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’u aramış. Atasagun’dan yardım istemiş:
“Ben MİT müsteşarımızı arayıp yardım istedim. Çünkü bu Tokcan ve arkadaşları Avrasya feribotunu kaçırdıklarında bu eylemi sona erdirmede MİT başarılı olmuş. Şenkal Bey ilgilendi. Daha sonra MİT’in bulduğu aracılar devreye girdiler. Sabah saatlerinde saat 09.30’da Şenkal Atasagun bana telefonla görüşmelerin olumlu bir noktaya geldiğini ve aracılara saat 10.30’da eylemi sona erdirme sözü verdiklerini söyledi. Öyle de oldu, eylem bitti. Ben yaşamımın en önemli tecrübelerinden birini edindim. Ama Türkiye bir belayı kansız, gözyaşsız savuşturdu. İnşallah basınımızın duyarlı tutumu sayesinde turizmimiz kötü etkilenmeden bu işi atlatmış olacağız.”
Türkiye’de sıcak gündemi bir anda yolundan çıkartan bu eylem nedeniyle bazı ilkler de oldu. İstanbul DGM Başsavcısı Aykut Cengiz de çok önemli bir karar aldı. Yanına savcı arkadaşları Muzaffer Yalçın ve Hadi Salihoğlu’nu alıp otele gitti. Ve tanık ile mağdur ifadelerini burada aldı. Eskiden bu kişiler DGM’ye getirilip saatlerce bekletilirdi. Cengiz, Hollandalı turistlerin ifadesini alırken, 15 gün önce Hollanda’da bulunduğunu anlatıp onları rahatlattı. Sonra da terörün çirkinliğini aktardı. Hem turistlere hem de otel görevlilerine büyük moral verdi. Türkiye’de devlet yönetiminde görmeye alışkın olmadığımız uygulamalar. Kutlamak gerek. Turizm bu sene kaybedilmemeli.