02 nisan 2001
Devlet Bakanı Kemal Derviş, çalışmadan , işe gitmeden para alan devlet memurlarını duyunca çok şaşırmış. “Bankamatik Memur” diye anlatılan 657 sayılı yasa çalışanlarını yeni teknoloji ürünü robotlar sanmış. Meraklanmış.İşin aslını öğrenince şoke olmuş. Bu “Bankamatik Memur” tanımı bendenize aittir. 1995 yılında Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda işe gitmeden dışarıda iş güç sahibi olan memurlar bulunduğunu duyup adlarını saptamıştım. Sonra da gidip iş yerlerinde araştırmıştım. Yoktular. O zaman bunlara ne ad verelim diye düşünürken, “Bankamatik Memur”u bulmuştum. Tuttu. Bankamatik memurların çoğu, siyasetçi yakınları, meslekte yıllanmışlar ile iktidarın beğenmediği adlardı. Aralarında gerçekten iş yapmak isteyenler de vardı, ama bulundukları kurumun üst düzey yöneticileri onlara iş vermiyordu. Ankara’da bulunması gereken Bankamatik Memurların bir kısmı Bodrum, İstanbul, İzmir, Antalya gibi illerde kendi iş yerlerinde veya büyük firmaların iş takibinde koşturuyorlardı. Ama her ay maaşlarını Bankamatiklerden alıyorlardı. Bu memur türünde o zamandan bu zamana bir azalma olmadı. Arttığına eminim. Ankara ‘da memur sayımı yapılsa özellikle yüksek maaşler verilen kurumlarda pek çok çalışan bulunmaz. Onlar sadece maaş alırlar ve işe gitmezler. Bu onların kusuru mu? Hayır. Düzelmez mi? Düzelir. Bu çalışmayan robotları çalıştırmak ta işten atmak da hükümetin elinde. Devlet bunlara iş verse evlerinden bile yaparlar. Merkez valileri ile APK uzmanları tipik örnektir bu uygulamaya. Kemal Derviş bu kara delikleri öğrendikçe daha çok şaşıracaktır.
Dolara dur denilmezse sistem durur…
Türkiye’nin ana sorunu yönetsel. Siyasi idarede de boşluk var. Hükümet ne yazik ki organize olamiyor ve sorunlari tam kavrayamiyor. Başbakan ne yazik ki yaş sorunu nedeniyle ortaya çikan sorunlari halledebilecek organizasyonlari gerçekleştiremiyor. Sonuç ta radikal kararlar, ve açik yüreklilikle alinmasi gereken ekonomik önlemler alinamiyor. Dolar neredeyse( Allah göstermesin) 1.5milyon lira olacak.Dolarin bu gidişine dur denilemezse, korkarim sistem duracak. Bunun önlenmesinin gerekliligini hatirlatmakta yarar görüyorum. Bu durumda Türk bankacilik sektörünün en saglam kurumlari bile büyük yaralar alir. Bu gidişe dur demek için en radikal önlemler alinmali.Hükümet işin ciddiyetini kavrayamadi galiba.Beyler kamunun ekonomi idaresi tipki siyasi yönetimde oldugu gibi çökmüş durumda. Işçisinden, memurundan, esnafindan, halkindan korkan hükümet olur mu? Bugün yapilanlar cesaret gösterisi. Mezarliktan geçerken islik çalmak gibi. Ötesi yok. Dost açi söyler; bugün ara rejim yok diyenler, yarin diktatörlüklerden hoşlanan şakşakçilarinin göz yaşi selleriyle birlikte teknokratlar kabinesinin listesini elinize tutuşturur, haberiniz olsun.
Mustafa Mıstık…
Adamın koltuk altını kabartan elinin nasırı, alnının teri, bilgisinin ve erdeminin kılavuzluğu değil de, parayla döşüne yapıştırdığı boyalı kızlar oldu mu; sonu böyle olur. Cavit Çağlar’ın oğlu Mustafa’dan bahsediyorum. Kaçıyor du. Yakalandı . O gece alemlerinden tanıdığı takımı saklayamadı kendisini… İstanbul’da saklandığı yerde buldu polis. İnsanın sadeliğini, duruluğunu, yalınlığını, basitlik olarak gören; şımarık, sapkın, dejenere yaşayan bir takımın üyesi Mustafa Çağlar.Oysa onların elindeki olanakların binde biriyle bile harikalar yaratmak mümkün. İstanbul’da paraya, uyuşturucu-uyarıcı maddelere,sekse dayalı bir çürütme sektörünün tutsağı olarak yaşayanların sayısı az değil. Şu yolsuzluk ve eğlence bataklığında kaybedilen ne ilk ne de son genç Mustafa. Bu işler bitince bir de bu eğlence dünyası bataklığına ve sahiplerine bakmakta yarar var. Onların hacmi diğerlerinden küçük değil.