18 Nisan 2001
Diyarbakır kaynıyor. Hem de ne kaynama. Ankara’nın dumanlı havasına bakan Kuzey Iraklı Kürt lider Barzani bile Türkiye’yi sırtından terör hançeriyle vurmaktan çekinmedi. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta desteklediği, beslediği, silah ve mühimmat yardımında bulunduğu Barzani, terör oyunuyla Türkiye’yi öyle bir sarstı ki, bütün dengeler birbirine girdi. PKK’nın bölgede boşalttığı terör olgusunun yerine Barzani kuvvetlerinin eğittiği yeni bir terör grubu konulmaya çalışılıyor. Yeni örgütün 80 silahlı adamı yakalandı.
PKK dışındaki bölücü Kürt örgütlerini bir araya getiren bu yeni oluşum Kürt sorununun bitmesini istemeyen Batılı güçlerin yeni bir stratejik atağı. Bu gruplar terör yaratmak amacıyla Barzani desteğinde silahlı eğitim gördükten sonra, Türkiye’ye gönderildiler. Eski Kawa, Rızgari, KUK ve Tekoşin örgütlerine mensup militanların bir araya gelerek oluşturdukları kısa adı PSK olan Partiya Sorejan Kürdistan, (Kürdistan Devrim Partisi) kendi oluşturduğu bir konsey tarafından yönetiliyor. Bu konseyin başında ise eski militanlardan Mehmet Bilen bulunuyor. Örgütün ideolojik amacı, Marksist – Leninist doğrultuda Türkiye – Irak, Suriye – İran başta olmak üzere dört parçada, sosyalist Kürdistan’ın kurulması. Bu PKK’nın ortaya çıkışıyla hemen hemen aynı doğrultuyu işaret ediyor.
Yeni örgütlenme
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye verilmesinden sonra, PKK’nın silahlı eylemleri geçici olarak askıya alması üzerine eski Kürt örgütleri Kawa, Rızgari, KUK, Tekoşin ve Kürdistan Devriminin Kızıl Peşmergeleri’nin yönetim kadrosu Kuzey Irak’ta bir araya gelerek yeni bir örgütlenmeye gitme kararı aldı. Bu oluşum aylarca gizlendi ve Barzani tarafından da desteklendi. Gruplar lider olarak Mehmet Bilen’i seçti. PSK’yı kurarak bir yönetim konseyi oluşturdular.
Bu aşamayla birlikte Kuzey Irak ve Türkiye’nin güney bölgesinde silahlı faaliyetlerde bulunmak üzere 3 bin civarında silahlı militanı Barzani kontrolündeki iki ayrı kampta eğitmeye başladılar. Teorik ve silahlı eğitim alan bölücü militanlar arasında Irak ve Suriye uyruklu kişiler de bulunuyor. Barzani’nin eğittiği PSK militanları geçtiğimiz mart ayında Irak ve Suriye sırından dağları aşarak Türkiye’ye sızdı.
Kalabalık bir silahlı grubun eylemlerde bulunmak üzere Güneydoğu’ya sızdığını öğrenen güvenlik kuvvetleri Diyarbakır merkezli olmak üzere Güneydoğu’da çok gizli ve geniş çaplı bir operasyona başladılar. Polis, MİT, Silahlı Kuvvetler ile Genelkurmay özel kuvvetlerin çalışması sonucu 80 PSK militanı silahlarıyla birlikte ele geçirildi. PSK’nın, PKK’dan ayrılarak silahlı mücadeleye devam etme kararı alan Öcalan karşıtı Demokratik Kürdistan inisiyatifi ile de ilişki içerisinde olduğu belirlendi. Çok sayıda silah ve cephaneyle yakalanan 80 PSK militanının sorgusu halen Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde sürüyor. Silahlı militanların ilk sorgusunda, başta askeri tesisler ve polis karakolları olmak üzere güvenlik kuvvetlerine karşı yoğun saldırılarda bulunacağı ortaya çıktı.
PSK’nın Barzani tarafından desteklenmesinin ortaya çıkması üzerine Türkiye’nin Barzani’ye karşı bakış açısının değiştiği bildiriliyor. Operasyonun başlamasıyla birlikte Türk Dışişleri ve Silahlı Kuvvetler yetkililerinin Barzani ile yeniden görüşmelere başladığını öğrendim. Görüşmelerde halen Kuzey Irak’ta bulunan Barzani kontrolündeki iki PSK kampının kapatılması isteniyor.
Barzani’nin de Talabani gibi Kuzey Irak’ta Öcalan’sız bir dönem içinde rahat hareket ettikleri biliniyor.
Özellikle Amerika ve Türkiye’nin tam desteğini alan Barzani’nin yeniden terör süreci konusunda Türkiye’ye karşı tutum değiştirmesi ilginç. Kuzey Irak ve bölgesel gelişmeler yeniden stratejik olarak büyük güçlerin planlamasında mı karıştırılıyor, yoksa yerel planlar mı etkili? Bunu iyi tahlil etmek gerekiyor. Özelikle gümrük ve mazot satışı konusunda Barzani ile Türkiye arasında sorunlar olduğu biliniyor. Barzani buna karşı bir gösteri mi sergiliyor, yoksa daha büyük bir oyunun küçük halkasını mı yakaladık. Bunu iyi okumak lazım.