14 Kasım 2001
Terör ile mücadele uluslararası, genel, hukuka bağlı, ekonomik ve sosyal ayakları silahlı mücadeleden önde giden bir yapılanmada olmalıdır. Ama olamaz. Çifte standart her yerde egemendir. Terör tanımını 15 ayrı şekilde resmi belgelerine yansıtan Amerika, terörün en büyük saldırısına maruz kaldı.
Amerikan yargısı PKK’yı terör grubu olarak görmediğini kararlarına yansıtır. Los Angeles Bölge Mahkemesi yargıcı Audrey Collins daha 5 Ekim’de verdiği kararında PKK’nın terörist örgüt sayılamayacağını açıkladı.
Collins karar metninde diyor ki: “…yapılan bir araştırmada PKK’nın Cenevre sözleşmeleri ve bunlara bağlı protokollere tabi bir silahlı çatışmaya taraf olduğu, dolayısıyla terörist örgüt addedilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır…”
11 Eylül sonrasında Amerikalı yargıç terör eylemlerine ve örgütlerine karşı hala bu esnek ve duyarlı yaklaşımını sürdürüyor mudur dersiniz?
DGM Olmadı ağır ceza, paramız kalmadı canımız
Türkiye gariplikler ülkesi. Önce Turgut Özal döneminde Türk Ceza Kanunu’nun çete suçlarını düzenleyen maddeleri kuşa çevrildi. Türkiye’de en kolay şey çete ve organize gruplar yoluyla çalmak, çırpmak, öldürmek, tehdit etmek oldu. Eğer bir adamı gasp ederseniz bu ülkede 25 yıl ceza alırsınız. Ama aynı adamı organize olarak çeteniz yoluyla soyarsanız hiçbir şey olmaz. Adamın isterseniz trilyonlarını götürün, çeteye girdiyseniz yırttınız. Çünkü bu suçu düzenleyen 313. madde diyor ki; en ağır ceza iki yıldır.
Yasada ceza hükmü kalmayınca soygun, talan, çete ayyuka çıktı. Neredeyse haraçsız, rüşvetsiz iş yapılmıyor artık Türkiye’de. Bunlarla mücadele için çete veya organize gruplar yoluyla soygun, talan ve yolsuzluk yapanları Devlet Güvenlik Mahkemesi kapsamına alarak, bu tür suçlarla mücadele etkinleştirilmek istendi. Sonuç da alındı. Beyaz yakalı haydutlar korktu.
Ama şimdi bakıldı ki siyasetçi, bankacı, işadamı, bürokrat, canı DGM’de yanıyor, DGM’ler yolsuzlukla mücadelede etkin, birileri rahatsız oldu. Ankara’ya gitti geldiler hükümeti kafalamayı becerdiler. Şimdi Meclis’ten hemen bir yasa çıkarttırmaya çabalıyorlar. Artık yolsuzluk ve talan ile ilgili çete ve organize suç davalarına ve dosyalarına DGM’ler bakmasın deniyor yeni yasa tasarısında. Olur, DGM’ler bakmasın da ne oldu birden bire? Ne değişti? Hukuk ile bu kadar oynanır mı? Buna göz yumulur mu?
Hukukla oynuyorlar
Hukukla oynayarak Türkiye’nin geleceğini karartıyorlar. DGM bakmasın ağır cezalarda görülsün bu davalar. Görülsün de ceza zaten yok. Adam soyup soğana çeviriyor, paraları alıp kaçıyor 2 yıl hapis, o da sekiz ay yatıyor. Paralar yanına kar kalıyor. Bu da ceza oluyor. DGM’lerin bu suçlara bağlı unsurlar açısından değerlendirme yapmasını Yargıtay içtihadı zaten kaldırmışken, artık buna gerek var mıydı? DGM yargıçlarından şüphe mi ediyorsunuz? Ağır cezalardan neden şüphelenmiyorsunuz? Ya da DGM’deki yargıç ve savcılardan korktunuz da ağır cezalardaki yargıç ve savcılardan niye korkmuyorsunuz?
Batan hangi bankanın patronundan parayı geri alabildiniz? Dolandırılan vatandaşın kaç kuruşu geri geldi? Hiç… Ayıptır ayıp…
Siyaset ve ticaret, adaletle oynuyor. Hukuk sistemini yazboz tahtasına çevirdiler. Hırsızlar, dolandırıcılar dahil suç ve suçlular arasında ayrım yapıyorlar. Anayasa’yı çiğniyorlar. Ahlak kurallarını çiğniyorlar. Neden? Sakın kokuşmuş siyasetlerinin finansmanı için olmasın?