03 Mayıs 2001
“Beyaz Enerji” operasyonuyla ilgili olarak, ilk günden beri, siyasallaştırma eğilimine dikkat çekmiştim. İddianame artık açık. Her şey tartışılabilir, konuşulabilir. Ama farkında mısınız, tartışılan şey veya ortaya çıkartılan şey yolsuzluk değil. Siyaseten suçlamalar ve savunmalar yapılıyor. Bu nedenle hiç kimse susmak gibi bir hakkı olduğunu düşünmemelidir. Herkes konuşmalı ve başta savcı Talat Şalk olmak üzere bilirkişiler, sanıklar ve jandarma yetkilileri bu operasyonun neden yapıldığını anlatmalıdırlar.
DGM savcısı Talat Şalk’ın iddianamesini okudum. İlginç. İddianamede Başbakan Bülent Ecevit ve eski, yeni bakanlar ile ilgili bilirkişi suçlamasının yer aldığı inceleme yok. Bu nasıl olur? İddianame bulgulara göre mi, yorumlara göre mi hazırlandı? Başbakan Ecevit’e kendisi hakkında suç duyurusunda bulunması isteğini ileten jandarma ve bilirkişi raporu nasıl yok oldu?
Başbakanlık Özel Kalemi’ne sivil giyimli bir kişi gelip, Jandarma subayı olduğunu söylemiş, özel olarak Başbakan ile görüşmek istediğini belirtmişti. Başka hiçbir yetkiliyle, hatta bir bakanla dahi görüşmeyeceğini de aktarmıştı. Çağrılan bakanla görüşmemişti. Soruşturulunca bu kişinin bir Jandarma albayı olduğu doğrulanmıştı. Subayın elinde bir rapor vardı. “Beyaz Enerji” operasyonunun bilirkişi raporu olduğunu belirttiği dosya açılınca raporda neredeyse bütün Bakanlar Kurulu hakkında suç duyurusu isteğinin yer aldığı görülmüştü. Suçlananlar arasında Başbakan Bülent Ecevit birinci sırada idi.

Jandarma subayı
Şimdi bu olay ve rapor iddianameye yansımıyor. Olacak iş değil. Başbakan’a görevinin başındayken bir jandarma subayı aracılığıyla bilirkişilerin suçlayan raporunu gönderip, sonra o rapor, orta yerde dururken bunun iddianameye yansımamasını kim açıklayacak? Bu olay neden yaşandı? Başbakan neden suçlandı?
İddianamede ilgi çeken bir olayda en önemli suçlamayla ilgili araştırma ve soruşturma eksikliği. Sanıklardan Ünal Peker jandarma sorgusunda diyor ki: “50 milyon dolarlık nükleer enerji rüşvetinin alındığını duydum.” Güzel. Kimden duydun deniyor, enerji işlerinde Ankara’da bilinen Cem Özkök adlı bir mühendisten. Özkök enerji işleri yapan özel bir firmada çalışıyor. Özkök çağrılıp soruluyor, “Sen mi söyledin” diye. “Hayır. Benim bu konuyla ilgili ne bilgim ne de duyduğum bir şey var” diye ifade veriyor. Ama bu ifade iddianamede yok. Neden?
Cumhur Ersümer’in basın toplantısında dile getirdiği ve suçlandığı olaylarla ilgili Danıştay kararlarının bulunduğu iddiası da çok çarpıcı. Bu iddia doğru olamaz diye düşündüm. Ama sonra baktım, inceledim ki doğru. Yani bu işlerle ilgili Danıştay’ın onayı var. Peki ama bundan Talat Şalk’ın haberi var mı? Bilirkişilerin haberi var mı? Olsa böyle bir iddianame hazırlanabilir mi? Yani Danıştay’ı, DGM yargılayabilir mi? İnanılmaz bir hukuki kargaşa. Buna Talat Şalk nasıl izin veriyor, anlamadım.
Ben bu operasyona hep ihtiyatla yaklaştım. Çünkü bir yolsuzluk soruşturması başlarken, soruşturmayı yapanların “şehitler üzerine yeminler etmeleri”, “bakan üstü çizmelerini” anlamam mümkün değildi. Bu nedenle 19 Şubat’ta bu köşede “Son dönem operasyonları içinde, siyasi hedefleri en geniş olan hiç şüphesiz ‘Beyaz Enerji’ idi. Bana göre siyasi boyutu, yargısal boyutunun çok çok üzerinde zaten. Askerler, ya da görünen kısmıyla jandarma teşkilatı ile hükümet arasında, şimdiye kadar hiç yaşanmamış bir mücadele sürüyor. ‘O bakanın üstünü çizin’ açıklamasını kendi üstlerinin çizilmek istendiği şeklinde anlayanlar yanılmıyor…” demiştim…
TEDAŞ olayı
Yanılmadığımı sanıyorum. İhtiyatım halen devam ediyor. Bu soruşturma yöntemi, hukuksal boyutu, siyasal etkileri ve sonuçları bakımından daha çok tartışılacak. Şanlıurfa TEDAŞ’ta polis bir soruşturma yapıp, fezlekeye bağlayıp Diyarbakır DGM’ye gönderiyor. DGM, bu iş Ankara’da görülür deyip, Ankara DGM’ye gönderiyor dosyayı. Ankara DGM’ye gelen dosya polise gitmesi gerekirken, jandarmaya gidiyor. “Beyaz Enerji” ile ilgisi yokken bu operasyona dahil ediliyor. Peki polisin başlattığı iş neden jandarmaya veriliyor? Jandarma neden bu olayların içine içine sürülüyor? Birileri askerle bazı sivilleri tartıştırıp ne elde edecek? Bütün bu tartışmalara bazı telefon dinleme tutanaklarının saklanması da eklenince gerçekler nerede saklı sorusuna yanıt bulmak gerekiyor. İddianamenin oluşturulmasında bazı belge ve bulguların dışlanması, görülen eksiklikler, olaya gölge düşürüyor. Ankara DGM savcının iddianamesine nasıl bakacak merak ediyorum. Sanki bu olay DGM kapsamından çıkıp, ağır cezaya gidecek gibi geliyor bana. Çünkü suçun türü değişince DGM’nin de olayla bağlantısı zayıflamış durumda. Bu konuda savcı Talat Şalk soruları ve sorunları giderecek çalışmaları yapabilir. O birikimde ve deneyimde bir savcı. Kendisinden saklananları bulup ortaya koyabilir, atladıklarını toplayıp ek iddianame hazırlayabilir. Yanlışları düzeltebilir. Hukuk her şeye çaredir.