21 Aralık 2001
Rusların yakaladığı Türk casusu Vicdan Şanslı’nın öyküsü yeniden alevlendi. Rus televizyonunda olayla ilgili belgesel bile yayımlandı. Bu tür olaylar siyasal ve sosyal gelişmelere göre sık sık kullanılıyor.
Türklerden casus az çıkıyor, ama öz çıkıyor. Örneğin Nahit İmre Ruslara, NATO’nun bütün mali ve askeri sırlarını vermişti. O zamanlar NATO’da etkin görevde bir mali uzmandı. Özel yaşam sırlarını ele geçiren KGB tarafından avlanmıştı.
Daha sonra CIA hesabına çalışan casuslar çıktı. Bunlardan biri Barış Manço’nun kayınperi olan Turan Çağlar, diğeri Sabahattin Savaşman idi. Burada hedef Türkiye idi. Ama şimdi bir Türk casus Rusya’da ele geçmişti. Ruslar dünyanın en etkin ve güçlü gizli servisini oluşturmuştu. Adı KGB idi. Bunu bütün dünya kabul etmişti. MiT’in şimdi üst düzey yöneticileri olan eski KGB masası çalışanları da bunu hep teyit ederler. MiT’e göre de en etkin gizli servis CIA değil KGB idi.
MİT de çok Rus tutmuştu ama belgeselini yapamadı
Ben “Bir Gizli Servisin Tarihi: MiT” kitabını yazarken, epey öykü dinlemiştim MİT – KGB çekişmesine dair. MİT bugüne kadar 50’den fazla Rus casusunu yakalayıp mahkum ettirmişti. Ama bugüne kadar daha bunların belgeselini yapmayı başaramadılar. Yapsalar da seyretsek, güzel olmaz mı? Bizim Rus halkından ne eksiğimiz var.
Ama konuştuğum MİT yöneticileri bana hep önemli olanın yakalamak değil, kullanmak olduğunu anlatmışlardı. Çünkü yakalanınca casusun işi bitiyordu. O aşamadan sonra gizli servis faaliyeti karşılıklı bir mücadeleye dönüşüyor, polisiye bir hal alıyor. Hukukun işlemediği ya da keyfe göre işlediği, özel kuralların geçerli olduğu bir durum.
Bir MİT yetkilisi “Aslolan casusluk faaliyetini sürdürebilecek zeka ve birikimi ortaya koymak. Şimdi Ruslar da biz de veya başka ülkeler de böyle olayları istedikleri an yapabilirler. Ama bunun bir anlamı yoktur. Önemli olan casus olarak saptadığınız kişiyi kullanabilme becerisidir. Yani zekaların yarışmasıdır. Satranç oyununun devam etmesini sağlamaktır” dedi.
Yakalanan her casus aslında karşıt servisin, etkinliğini kabullenmek, ona karşı durmada zorlanmak anlamına gelmiyor mu bu durumda? Ve ortaya şu soru çıkıyor: “Bir casusun son kullanma tarihi ne zaman dolar?”
Casusların son kullanma tarihleri yakalandıkları anda doluyor. O andan itibaren artık casus olamıyorlar. Ortaya çıkmış, ele geçmiş, yakalanmış oluyorlar. Belki sonrasında bir casus avcısı olarak çalışabiliyorlar, ama son kullanma tarihleri yakalandıkları an oluyor.
Ruslar 1996 yılında yakaladıkları Vicdan Şanslı adlı Türk kadın casusu iyi bir çalışmayla görüntülemişler. Sonra da masaya oturup pazarlıklar karşılığında dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’a Moskova’da teslim etmişler. Dün konuştuğum MİT yetkilileri “O arkadaş uçağın hostesiydi, hostesten casus olur mu?” diye espri yapıyorlardı.
Bir de aklıma casusu ele geçen serviste neler oluyor, sorusu takıldı. Bunu merak ettim ve MİT’ten tanıdıklarıma ulaşıp sordum.
Eskiden en ağzı sıkı servis KGB idi şimdi geveze oldular
Eskiden beri Rus casuslarla içli dışlı olan bir yetkili:
“Ruslar dünyanın en etkin servisi KGB’yi parçalayıp, dört ayrı servis oluşturdular. Şimdi bütçe görüşmesi zamanı olsa gerek, para kapmak için 10 yıllık hikayeyi her sene yaptıkları gibi gene ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyorlar. Paraya ihtayaçları var, gizli servislerinin sen – ben kavgasında itibara ihtiyaçları var. Bunu kullanıyorlar. Ama eskiden KGB doğru dürüst çalışırdı. İşin raconuna uyardı. Ağzı en sıkı servis KGB idi. Şimdi en geveze örgüt oldu. Bir de CIA ile düşmanlıkları bitti. Kendilerine kavga edecekleri ve mücadelemiz sürüyor dedirtecekleri olaylara ve servislere ihtiyaçları bulunuyor. CIA gitti, MİT’i yerine karşı güç olarak koydular. Böyle şeyler olur.”