18 Mart 2002
Bir arkadaşım 20 gün önce bir çağrıyı iletti. Kumarhaneci kaçak Sudi Özkan, Karayipler’deki St. Martin Adası’nda bir görüşmeye çağırıyormuş beni. Onu da bir başka gazeteci arayıp, kaçak kumarhanecinin isteğini iletiş, bana aktarması için. “Olur” dedim. Adamla ilgili yolsuzluklarını, kaçakçılıklarını, Türkiye’den çalıp çırptıklarını anlatan yüzlerce sayfa yazı yazdım bugüne kadar. O kadar çok soracak soru var ki? Bir elime geçirsem en önce ödemesi gereken 1 milyar doları, nasıl yurtdışına kaçırdığını, kaçakken 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den devlet üstün hizmet madalyasını almayı nasıl kotardığını, haraçlarını, kanlı, karanlık ilişkilerini soracağım ona.
“Ayrıntıları iletsin, nerede isterse orada, yüz yüze bir röportaja giderim” diye haber gönderdim. Bir gün sonra “Benimle yüz yüze görüşme olamayacağı, bunu Sudi Özkan’ın istemediği” haberi geldi. Benimle yüz yüze konuşmak istemiyormuş! Ama bütün masraflarımı karşılayarak, beni pek çok gazeteciyle birlikte ağırlayacakmış! Basın toplantısında bulunmamı çok istiyormuş!
Aklı sıra dekor yapacak kirli karanlığına beni. İşine gelen soruyu yanıtlayıp, gelmeyenden kaçacak. Tekrar haber yolladık, “Biz masraflarımızı karşılarız, yüz yüze sorularımı yanıtlasın, röportaj yapalım” diye. Yanıt yine “Hayır, Tuncay Özkan ile yüz yüzü görüşmek istemiyor” olarak geldi. Ama basın toplantısına katılırsam uçak biletlerim dahil bütün masraflarım karşılanacaktı.
Gazetecinin tavrı
Hayret, ne de küçük adam oluyor bunlar. Hemen reddettim. Sudi Özkan kim oluyor da böyle bir teklifte bulunabiliyor, diye.
Gazeteciliği bu adamların tacizinden, çürümüşlüğünden korumanın en başlıca yolu, bunların paralarına dayanarak sergilemeye çalıştıkları bu edepsiz hoyratlığa dur demek. Türkiye’de bir gazeteci, dünyanın neresinde olursa olsun, önemli bir haber varsa oraya gider. Bunun için o adamların beş kuruşuna ihtiyaç yoktur. Olamaz. Aranan ve kaçak durumda olan kumarhaneci, kara paracı, vergi kaçakçısı adamın parasıyla Hollanda’ya uç, oradan adaya geç, onun parasıyla yat, ye, iç sonra da onun hakkında haber yap. Böyle kepazelik olur mu? Olamaz. Türk basını bunu asla kabul etmez, edemez.
Ahlaksız teklif
Önceki gün benim tepkimden etkilenen arkadaşım yanıma geldi. “Sen o kadar bağırıyorsun ama, 21 gazeteci masraflarının kumarhaneci kaçak tarafından ödenmesini kabul etmiş, gidiyorlar” dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Böyle bir kepazelik olamaz. Adam kaçak, Türkiye’den çalmış, hortumlamış. Aranıyor, hem de Türkiye’ye 1 milyar dolar borcu var. Böyle bir sefilliğin karasını Türk basınına çalamazlar. Bunların gidiş tarihi 21 Mart, dönüşleri 24 ya da 25 Mart olacakmış. Giderken KLM uçağı, gelirken Air France ile uçacaklarmış. Hepsi bu kaçak kumarcının davetlisi olmayı kabul etmişler. Harcamalarını Sudi Özkan karşılayacak. Buna isyan ederim işte. Bu gezi yapılamaz. Ya hepsi kendi ceplerinden veya kurumlarından o gezinin parasını verirler, ya da bu ahlaksız teklifi reddeder, otururlar yerlerine. Sudi Özkan’ın canı konuşmak istiyorsa, buyursun gelsin Türkiye’de konuşsun.
Bu gezi yapılamaz
Buradan gidecek gazetecilere, onların patronlarına ve yöneticilerine sesleniyorum. Gazeteci cemiyetlerine, derneklerine, Basın Konseyi’ne ve bunların etik kurullarına sesleniyorum. Bu ahlaksız teklifin gerçekleşmesine engel olun. Eğer bu başarılamazsa, gidenlerin isimlerini ve kurumlarını araştırıp bulacağım. Tek tek bunları halka şikayet edeceğim. Sudi Özkan’ın parasıyla tatile gider gibi basın toplantısına gidilemez! Bu bir ahlaksız tekliftir. Bu gazeteciler geç de olsa ahlaksız teklifi gerçekleştirme aymazlığını gösterenlerin suratına, cüretlerini boş bir eldiven gibi fırlatmalıdırlar.