16 Mayıs 2002
Komplo ifadelerle ilgili olarak, dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın yaptığı açıklamalar olaydan haberdar olduğunu gösteriyor. Şimdi Tantan’ın bazı sorulara yanıt vermesi bekleniyor
Komplo ifadelerle ilgili tartışmalar gözleri dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’a çevirdi. Tantan’ın yaptığı açıklamalar olaydan haberdar olduğunu gösteriyor. Dün görüştüğüm dönemin savcısı Cevdet Ulu ifadelerin “ulusal güvenliği ilgilendiren boyutlarının da bulunduğunu” açıkladı. Ulu yazılı açıklamasına ulusal güvenliği koyarak şu an tutuklu bulunan ve ifadelerinin değiştirildiğini savunan Abdurrahman Yakupreisoğlu’nun ifadelerinin Ankara’da MGK Genel Sekreterliği’ne de ulaştırıldığı yolundaki beyanlarını doğruluyor.
Cevdet Ulu, kendisine Sadettin Tantan kanalıyla örtülü ödenekten para verildiği iddialarını ise yalanladı. Ulu, “Böyle bir para almadım” dedi.
Tantan örtülüyü kullandı
Başbakanlık kaynakları ise Sadettin Tantan’ın zaman zaman yolsuzlukla mücadele için Başbakanlık örtülü ödeneğinden para talep ettiğini ve kendisine bu paraların örtülü ödenekten tahsis edildiğini doğruladılar. Ancak kaynaklar, bu tahsislerin kime yapıldığının bilinmediğini, çünkü örtülü ödenek harcamalarında böyle kayıtların tutulmadığını ifade ettiler.
Ulu, ulusal güvenlikle ilgili şeylerin de bulunduğunu ifade ettiği soruşturmasına bu kapsamda bir iddianameyle son vermemişti. Ulu’nun hazırladığı Balina soruşturması iddianamesinde bu konuda bir bilgi bulunmuyor. Ankara’da görülmekte olan “Örümcek Operasyonu” ile ilgili dosyalarda da ulusal güvenlikle ilgili bilgiler yer almıyor. Her iki soruşturma iddianamesinde de ifadede adları geçen siyasiler ile bürokratların adları yok.
Bu sorular yanıt bekliyor
Dönemiyle ilgili iddialar nedeniyle bütün gözler Sadettin Tantan’a çevrili. Şimdi Tantan’ın şu soruları yanıtlaması gerekiyor:
1- Bütün konuşmalarınızda zamanı geldiğinde açıklanacak dosyalardan bahsediyorsunuz. Onlar bu dosyalar mıydı? Bunları açıklamayıp bekleyerek ne yapacaktınız? Seçim zamanı mı açıklayacaktınız? Bu dosyaları seçimde kullanmayı düşündünüz mü?
2- Bu dosyaların doğruluğunu neden hiç araştırmadınız? Bu dosyalar bazı basın organlarında kısım kısım ve şifreli olarak yayımlandığında neden müdahale etmediniz? Gerçekleri açıklamadınız?
3- Bu dosyalar sizin elinize ne zaman geçti? Kim getirdi? Siz ne talimat verdiniz? İlgili savcıyla ilk ne zaman konuştunuz?
4- Elinize gelen dosyalarda hayali ihracat yapmakla suçlanan eski genel başkanınızın kardeşi ve eski partinizin MKYK üyesi ve sizi siyasete sokan kişi olan Turgut Yılmaz ile ilgili olarak ne yaptınız? Bu ifadeleri öğrenince neden üstüne gitmediniz? İçişleri, Maliye ve gümrüklerden seçilmiş elemanlarca oluşturduğunuz araştırma kuruluna Turgut Yılmaz’ı soruşturması talimatı verdiniz mi? GSD Holding (Turgut Yılmaz’ın şirketi diye geçiyor ifadelerde) soruşturttunuz mu? Turgut Yılmaz ile ilgili olarak hangi araştırmaları yaptırdınız ve ne bulgulara ulaştınız? Bunları kamuoyundan neden saklama gereği duyuyorsunuz?
5- Bu ifadelerde yazılanları öğrenince doğruluğuna inandığınız için mi Mesut Yılmaz, Sümer Oral, Akif Hazmaçebi, Alper Kuş hakkında Başbakan ve diğer yetkililere bilgi vermediniz? Başbakan neden bu konuda bilgi sahibi yapılmadı? Eğer bunların doğruluğuna inanmadınızsa neden bu kişileri haklarındaki komplo konusunda uyarmadınız?
6- DGM emekli savcısı dosyada ulusal güvenliği ilgilendiren konuların bulunduğunu söylüyor. Bu ulusal güvenliği ilgilendiren konular bakanı bulunduğunuz kabinenin başbakanından bile saklanacak kadar gizli miydi? Görevden ayrılırken bu gizli bilgileri kimlere aktardınız? Onlar neler yaptı?
7- Fenerbahçe kulüp başkanı ile ilgili olarak Abdurrahman Yakupreisoğlu ifadelerinde “Şerafettin Bural bana bu işin arkasında Milli Güvenlik Kurulu sekreteri var, sayın müdürüm Sadettin Tantan vardır. Ben zaten aldığım ifadeleri Sadettin Tantan’ın eline ulaştıracağım. İşte Aziz Yıldırım, MGK destekli Sadettin Tantan kardeşiyle iyi görüşürler, hiçbir şeyden korkma gel bize yardımcı ol” diyor. Aziz Yıldırım ile bu işlerin ne alakası var? NATO müteahhidi olan ve askeri çevrelerle yakından ilişkisi bulunan bir müteahhit devletin en gizli belgelerine nasıl oluyor da ulaşıyor? Bunlar doğru mu? Sizin bu devlet müteahhidiyle ilişkiniz nedir? Şerafettin Bural neden böyle konuşuyor? Bural’ı ve Aziz Yıldırım’ı iyi tanır mısınız?
8- Bu ifadede yazılanlar şifreli şekilde basında çıkarken, bunları okuyup çok eğlendiniz mi? O zaman da güldünüz mü? Bunları ne zaman açıklamayı düşündünüz? Niye geciktirdiniz? Seçim ve siyaset yapma isteğinizle bu bilgileri bekletmeniz arasında bir bağlantı var mı?
9- Emekli DGM savcısı olan ve şimdi avukatlık yapmakta bulunan Cevdet Uslu bu dosyayla ilgili olarak sizinle kaç kez görüştü? Bu görüşmelerde ne kararlar aldınız?
10- Bu ifadelerle ilgili olarak Başbakan Bülent Ecevit’ten genel bir soruşturma oluru aldınız ama o istek yazısına bu ifadeleri eklemediniz. Neden? Maliye Bakanlığı’ndan soruşturma için eleman aldınız ama bu ifadeleri eklemediniz, neden? Adalet Bakanlığı’ndan konuyla ilgili olur aldınız ve komisyon kurdunuz ama ifade ayrıntılarını vermediniz, neden? Sizin dışınızda bu konularda siyasi hiçbir kurum ve kişiye bilgi vermemenizin nedeni nedir?
Kimle, neden paylaştınız?
11- Siyasi kurum ve kişilerden, başbakandan sakladığınız bilgileri MGK genel sekreteriyle paylaştınız mı? Neden?
12- Konuşma metinlerinizde yer alan cümlelerin Yakupreisoğlu’nun ifade metinlerinde yer almasını nasıl karşılıyorsunuz? Siz mi ondan çok etkilendiniz, o mu sizden? Yakupreisoğlu gibi bir sabıkalı, ifade metninde neden size övgüler düzüyor? Bu kişiyi tanıyor musunuz?
13- Bu olaylarla ilgili olarak açıklamanızı kaleme alıp yerinize imzalayan avukatınız Faik Işık aynı zamanda Yeni Şafak gazetesi ile Recep Tayyip Erdoğan’ın da avukatlığını yapıyor. İçişleri Bakanlığınız döneminde siz soruşturma yaptıran, Yeni Şafak ile Tayyip Erdoğan soruşturulan konumundaydı. Aynı anda hem sizin hem de soruşturulanların avukatlığını yapan Faik Işık ile bu konuda hiç görüştünüz mü?
Neden basına sızdırıldı?
14- Cevdet Ulu önce Sadettin Tantan’ın da girişimleriyle olurlar alarak ulusal güvenlikle ilgili bilgi ve belgeleri soruşturmak için komisyon oluşturulmasını istiyor, sonra Abdurrahman Yakupreisoğlu yakalanıp sorgulanıyor. Yakupreisoğlu’nun anlattıkları daha sonra neden basına sızdırılıyor? İçişleri bakanlığınız döneminde gerçekleşen bu olayla ilgili olarak ne Cevdet Ulu ne de siz hiçbir işlem yapmıyorsunuz? Neden? Şimdi ben gizli saklı yazılanları açık açık yazınca sizin açıklamalarınız başlıyor? Daha önce çıkan heberlerden haberdar mıydınız? O haberleri siz mi yaptırıyordunuz? Bütün bilgileri halkla ve hükümetle paylaşmak yerine neden böyle bir yol izlediniz?
15- Örtülü ödenek yoluyla Başbakanlık’tan elde ettiğiniz paralardan bu soruşturmalar kapsamında görev yapan savcılara veya polislere hiç ödeme yaptınız mı? Bu konudaki iddialar için ne diyorsunuz?
16- Bu ifadelerin işleme konulmayıp şifreli bir kasada gizlendiği ifade ediliyor. Madem işlem yapmaya değer görmediniz, neden bu ifadeleri gizleme gereği duydunuz?
BU DA ŞİKE DEĞİLSE ARTIK
Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı, telefon konuşmalarını delil sayıp dava açtı. Federasyonun “Şike Tahkik Komisyonu” ise “Somut anlaşma yok” raporu hazırladı
Milliyet’in ortaya çıkardığı şike iddiaları, futbol dünyasını sarsmaya devam ediyor. Savcılığın, şike nedeniyle dava açtığı konuda Futbol Federasyonu’nun içinden seçilen üyelerden oluşan komisyon “Şike yok” dedi. Susurluk çetesi davasından hükümlü Ali Fevzi Bir’in talimatlarıyla maçların ayarlandığı ve hakemlere kadın gönderildiği iddialarının ardından Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. 11 kişinin yargılanmasını isteyen Başsavcılık, bu kişiler hakkında rüşvet almak, rüşvet vermek ve suç işlemek için çete oluşturmak suçlarından 28 yıla kadar ağır hapis cezası talep etti.
Düşündürücü rapor
Bu gelişmeler yaşanırken, Futbol Federasyonu da iddiaları araştırmak için “Şike Tahkik Komisyonu” kurdu. Aralarında hukukçuların da bulunduğu komisyon üyeleri federasyon içinden seçildi. Günler süren araştırmaların sonucunda hazırlanan gizli komisyon raporunda, şike olarak tanımlanacak oluşuma rastlanılmadığı öne sürüldü.
Raporda, şike iddialarına konu olan maçlarda, dördüncü hakem raporları, gözlemci raporları ve maç sonuçlarına bakıldığında böyle bir iddiayı destekleyen somut kanıt bulunamadığı belirtildi.
Bir maçta şike olduğunu söyleyebilmek için taraflar arasında somut bir anlaşmanın bulunması gerektiğine dikkat çekilen raporda, skandalın baş aktörü Ali Fevzi Bir ile hakem Sadık İlhan ve bazı teknik direktörler arasında geçen telefon görüşmelerinin şike kanıtı olarak görülemeyeceği vurgulandı.
Oysa komisyonun kanıt olarak görmediği telefon görüşmeleri Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamenin temel dayanağını oluşturuyor.
İddianamede, Bir’in hakem İlhan, teknik direktörler Samet Aybaba ve Erdoğan Arıca ile yaptığı telefon görüşmelerine geniş şekilde yer veriliyor. Ayrıca internet üzerinden oynanan bahislerin de yazılı olduğu iddianamede, Bir, İlhan ve Şenol Dede’nin çete kurup bahis oynadığına işaret ediliyor.
Dava dosyası Yargıtay’da
Komisyon raporunu gizli tutan federasyonun, alınan kararları şike davasının görüleceği mahkemeye sunulmasını kararlaştırdığı öğrenildi. Ancak dava dosyası ise görev uyuşmazlığının giderilmesi için Yargıtay’da bulunuyor. Federasyonun “şike yoktur” raporuyla daha mahkemesi başlamayan dava üzerinde etkili olmak istediği öne sürülürken, yargı çevreleri iddianamenin deliller yönünden sağlam oluşturulmasının bu çabayı sonuçsuz kılacağını belirtiyorlar.