16 Temmuz 2001
Birbirinden ilginç mektuplar geliyor. Kimi zaman eksik kaldığına inandığınız bir araştırma dosyasının tamamlayanı olur okur mektubu, kimi zaman sizi yüreğinizin tam ortasından vurur. Yanlışınızda, doğrunuzda okur yanınızdadır. Sizi uyarır. Dayanma, direnme, azim hep okurdan gelen mesajdan alınır. Gıda gibi özümser, yola devam edersiniz.
İki mektup var size aktarmak istediğim. Araştırma dosyalarımızda eksik kalan parçaları tamamlıyorlar.
Okurum anlatıyor:
“Yazınızda belirttiğiniz gibi Yenal Ansen’i kurtarmak için Kahramanmaraş’ta yapılan pazarlık sonrası, o grubu Ankara’ya getiren özel uçak Murat Demirel’e aittir. Murat Demirel, Özkan Akkayagil’in ve Ansen’in bir telefonu ile hemen özel uçağını Kahramanmaraş’a gönderdi. Ancak uçak sis yüzünden Gaziantep’e indi. Grubu buradan alıp Ankara’ya getirdi. Murat Demirel’in de bu güzelliği sayesinde yüklüce bir kredi aldığını biliyorum. Aslında Murat Demirel ile Ansen ilişkisi çok ilginçtir. Özkan Akkayagil’in bu görüşmeler karşılığında yüklü bir kredi aldığı sizin yazıda var zaten. Ama bu kredi verildiği dönemde Akkayagil’in gösterdiği gayrimenkulleri de ipotekliydi. Yani Akkayagil daha o dönemde batıktı.
Demirel’di şimdi Tayyip
Bu işin diğer ayağı da Uncular şirketi. İpoteklerdeki öncelik sıralaması yüzünden şu an şirketlere kimse el koyamıyor. Söyleniyor. Uncular’ın aldığı kredilerin bugünkü karşılığı 57 trilyon lirayı aşmış durumda. Fabrikaların şu anki aylık gelirinin 300 milyarı bulduğunu tahmin ediyorum. Ama kimse batık kredileri tahsil edemiyor. Neden? Kim kimde 57 trilyon lira bıkar ki? Devlet niye bıraktı? Eski sahipleri yine tıkır tıkır işlerini yürütüyorlar. İtirazım işlerin yürümesine değil. Devletin, bizim paramızın iç edilmesine çeteye, soyguna. Uncular bir aile şirketi. İşi yürüten Mehmet Uncu. Bütün işlemlerde hep o görünüyor. Ama bir de bunun Ahmet Uncu diye bir ağabeyi var. Demirel döneminde DYP’den milletvekili adaylığını koyan Ahmet Uncu, bölgedeki seçim gezileri için bir helikopter alıp Demirel’e tahsis etmiş. Sonuçta o dönemde seçilip milletvekilliği yapmıştı. Konuşmalarında Uncular şirketleri ile ilgili hiçbir suçlamayı kabul etmez. Yani ne olduysa kardeşim yapmış deyip işin içinden çıkar. Böyle kurnaz bir adam. Asıl önemlisi şu anda Tayyip Erdoğan’ın başlattığı oluşuma yaklaşmış olması. İl teşkilatlanmasını o yürütüyor. Yani kardeşim, bunlar öyle de böyle de hacı yatmaz gibi ayakta kalıyor. Devlet ise perperişan. Sen yılma, yolundan dönme Allah aşkına. Kaç kişi kaldınız ki?”
Bulmacının eksik parçalarını okur nasıl güzel tamamladı. Mektuptakileri araştırdım doğru. Eksiği var fazlası yok. Ansen’in uçak servisi Murat Demirel’den. İlişkiler ağına iyi bakın. Yakında daha neler çıkacak.
Kumarhane davası…
Bir başka mektup da kumarhanelerle ilgili yargı çalışmaları konusunda bilgilendiriyor bizi. Biliyorsunuz Beyoğlu 24. Noterliği aracılığıyla verdikleri ifadelerden dönmüş bazı tanıklar, mahkemeye noterden yolladıkları ifadeleri dahi kabul ettirmişlerdi. Oysa noterler ifade alamıyor yasaya göre. Mektubu yazan kişi de bir yargıç. Neler neler diyor:
“‘Para, her kapıyı açan bir altın anahtardır’ tekerlemesini iflas ettirdiniz. Böyle bir anahtar, ne Aydın Doğan’ın ne ne de Tuncay Özkan’ın namus ve şerefle örülmüş vicdan kapısını açıp bir hırsız olarak içeri giremedi. Ülkemizde hırsızlar var amma, hırsızları çırılçıplak ortaya koyan sizler gibi projektörlerimiz de var. Bu sayede, yarınımızdan emin olabiliriz. Yalnız, bir önerim var. O da şudur: 5. Vergi Mahkeme’sinin aynı binada yanında görev yapan 4 numaralı bir vergi mahkemesi var. Gazetelerde okuduğumuza göre, 4 numaralı mahkeme bilirkişisiz karar vererek, devletin trilyonlarını kurtardı. Bunların ikisi de mahkeme değil mi? Öte yandan, her mahkemede bilirkişilerin listesi vardır. 5 nolu mahkeme bu dört bilirkişiyi nereden bulmuş da yargı yetkisini bunlara devretmiş?
Danıştay’da davan olsun
Öte yandan, 4 nolu mahkemenin bilirkişisiz verdiği karar, hala, Danıştay’ın 4 nolu dairesinde uyutulmuş olarak, Daire Başkanı’nın dolabında durup duruyor. Neden acaba? Projektörünüzü biraz da oraya çevirirseniz. “Hırsız vaaaaaar” çağrınız hedefi tam aydınlatacaktır. Aman yanlış anlamayın, dosya yükü çok ondan da bekler. Bilirsiniz siz.
Danıştay’da bir yargıcım. Fakat, yakında emekli olacağım. Amma, asla, yeminli mali müşavir olmayacağım. Cidden iğrendim, utanç duydum. Ben ve bazı arkadaşlarımız sevgi ve naçizane takdirlerimizi sunarım. Siz bir dokunun, bin ah dinlersiniz. Ülke adaletsizlik ve hırsızlık çamurunda yüzüyor. En korkuncu, bu konuda asaletin bu çamura saplanmasıdır. Biz önleyemeyiz. Sizler önleyeceksiniz.”