07 Temmuz 2003
Türkiye açısından gelinen nokta Amerika ile ilişkilerde, tükenmişliğin dışa vurumu değildir sadece. Türkiye’nin siyaseten bitirilişinin göstergesidir başımıza gelenler. Türkiye bu duruma düşürülebilir miydi? Asla… Ama siyaseti tüketildi önce, sonra ekonomisi doğal olarak. Şimdi ayakta kalan tek gücümüz ordumuzu tüketmeye çalışıyorlar. Artık bu kadarı kabul edilemez. Buna karşı Türkiye’de bütün kurumları sussa, halkın diyeceği vardır. Olacaktır.
Kürt kartı
Amerika’nın Kürt kartını böyle oynayacağı 1996 yılında Dublin toplantısında belli olmuştu. Ama o günden sonra hep laf üretip iş yapamayan kafalar iktidar olduğu için, gelen büyük tehdidi göremediler. Oysa katıldıkları Milli Güvenlik Kurulu tutanaklarını okusalardı, adım adım gelen tehdidi görürlerdi.
Türkmenler’in örgütlenme ihtiyacı o toplantılarda ele alındı. İhsan Doğramacı ve şürekasının yetersizliği o toplantılarda konuşuldu. İşe ciddiyetle bakılması gerektiği o toplantılarda anlatıldı. Amerika’nın Türkiye için giderek bir tehdit oluşturmaya başladığı o toplantılarda gündeme getirildi. Türkiye’nin alternatif siyaset üretmesi gereği o toplantılarda karar altına alındı. Ne yapıldı ? Hiç…
Habur gelirleri Kürt ağalara aktarıldı, adamlar şimdi baş belası. Amerika istemediği için yeni sınır kapısı açılmadı, Saddam gitti, başımıza gelene bakın. PKK’nın patronu kimmiş şimdi anladınız mı? Çekiç Güç uygulaması sona ersin denildi, cesaret edilemedi. Sonuç değişti mi? Amerika’nın İngiltere’nin dediklerini yaptınız da başınız göğe mi erdi? Şimdi mutlu musunuz?
Net tutum
Bir avuç günlük düşünen, bireysel çıkar peşinde koşan aymaz, Amerikan / Türk ilişkilerinde nedense gerçekçi tutumu Amerikan karşıtlığı olarak gördü. Ağzımızdan bir çift eleştiri çıksa hemen feveran ettiler. Şimdi ne oldu? Sizi bilgisiz, ufuksuzlar sizi. Bu işler Amerika’da tatil yapmaya, mülk edinmeye benzemez. Yarın Türkiye’yi alırlar altınızdan açıkta kalan kısımlarınız sizi taşımaya yetmez. Haberiniz ola, aklınızı başınıza toplayın.
Başımıza gelenler göstere göstere geliyor. İçerde salaklar, dışarıda işgal arzusu ile dolu uyanıklar, Türkiye sıkışmış, kendisiyle kavgalı, paralize olmuş, tüketilmekte olduğunu hissetmiyor bile. Yazık oldu. Türkiye artık net tutum takınmalıdır.
Bundan sonrasına izin verilmemelidir.Teslimiyetçi kafaların, korkak yüreklerin işi değil Türkiye’yi yönetmek. Türkiye artık ufuklarında bilim, teknoloji, bilgi olan; yüreklerinde ve bileklerinde Türkiye’yi medeniyete taşıyacak gücü, isteği olan insanlar tarafından yönetilmeli. Korkunun ecele faydasını kim görmüş ki , bugünküler görsün.
Ne olacak?
Ankara’da Amerikan elçiliğinin kapısında liderlik arayanlar, siyasi misyonlarını Washington’dan gelecek işaretlere bağlı kılanlar, Türkiye ile ilgili her görüşü, sözü, bilgiyi Amerikan memurlarına hiç çekinmeden düzenli olarak toplantılar, görüşmeler yoluyla aktaranlar, şimdi ne yapacaklar?
Artık ‘ Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’ sözünü neden tekrarlayıp duruyorum bu köşede? Artık vatan, bağrına dayanan bu kara hançeri kabul edemez.