30.10.1998
Konut’ta gerçeklesen yemekte Basbakan, ‘Bana MIT ve Emniyet’ten bu konuda bir bilgi gelmezken, Tuncay Özkan kasetlerin varligindan beni haberdar etti’ dedi. Ancak ‘yalanci medyaci’ bunu saptirdi
Tuncay ÖZKAN ISTANBUL – Alaattin Çakici ile isadami Korkmaz Yigit arasinda geçen konusma kasetlerini Türkiye’de herkesten önce dinleyen ilk 10 kisinin arasinda ben de vardim. Kasetleri kamuoyuna açiklayarak yurtseverligini kanitlayan CHP Milletvekili Fikri Saglar, 8 Ekim günü Ugur Mumcu Vakfi’nin binasinin açilis töreninin hemen sonrasinda, Kanal D’in Ankara Bürosu’nda ceketinin iç cebinden çikarttigi kaseti bana dinletti. Ancak ben kasetin varligindan çok daha öncesi haberdardim. Nasil mi? Istanbul polisindeki bir haber kaynagim ile RP kökenli bir Fazilet Partisi millevekili, bu tür görüsmelerin oldugunu duydugunu bana aktarmislardi. Basbakan Mesut Yilmaz ise 3 Ekim günü bana, Nesim Malki ve Yener Kaya cinayetleriyle ilgili olarak yazdigim kara para baglantilari ve olayin arkasindaki adlar konusunda sorusturma açtirdigini, Istanbul’da anlatti: “Sizin yazdiklariniz bizim elimizdeki bilgilerden daha ilerde. Bu olaylarla ilgili olarak müfettislerden olusturdugum özel bir ekip var, bunlarla görüsür müsünüz?” diye sordu. Ben de kendisine ‘görüsürüm’ yanitini verdim. Bana Ekim’in 10’una kadar, Ankara’ya davet edilecegimi söyledi. Satisin iptali söz konusuydu Ayrica Türk Ticaret Bankasi satisiyla ilgili mafya baskisi dedikodularinin bulundugunu, bu konuda ellerinde belge olup olmadigini sordum. Bana “Belge yok, ama en küçük bir sey ortaya çikarsa bu satisi iptal ederiz” yanitini verdi. 5 Ekim Pazartesi günü Istanbul’da Divan Oteli’nde Mehmet Mogultay ve Hasan Fehmi Günes ile sabah kahvaltisinda bir araya geldik. Mafyanin Türkiye üzerinde estirdigi terörden, uluslararasi desteklerinden, hukuki ve idari yapimizin buna karsi alabilecegi önlemlerden konustuk. Bu sirada CHP’nin çeteler konusunda olusturdugu komisyon da gündeme geldi. Bu komisyona Fikri Saglar’in getirdigi kasetten ve içeriginden söz açildi. Bu kaseti dinlememin iyi olacagindan bahsedildi. Çünkü kasetteki seslerin orijinal olup olmadigi belli degildi. Üstelik bu konuyla ilgili açiklamanin CHP komisyonunca mi, yoksa kasetten günlerdir haberi olan, ama açiklama yapmayan Genel Baskan Deniz Baykal tarafindan mi yapilacagi tartisiliyordu. 8 Ekim günü Ankara’da Ugur Mumcu Vakfi binasinin açilis töreninde Fikri Saglar ile karsilastik. Bana kasetten bahsetti. Önemini konustuk. Hemen çok yakinda bulunan Kanal D Ankara Bürosu’na gittik. Kaseti burada dinledim. Bunun hemen yayimlanmasi gerektigini söyledim. Saglar sikintilarini dile getirdi. Uzunca bir süredir tanidigim ve dostlugum olan Fikri Saglar kaseti açiklama konusunda kararliligini vurguladi. Kendisini bu konuda çok takdir ettim. Yurtsever, namuslu ve kararli bir parlamenter nasil davranmasi gerekiyorsa, öyle davraniyordu. Ama parti yönetiminde bu konuda kararsizlik ve çatlak mevcuttu. Sayin Saglar daha sonra yaptigi açiklamalarda zaten bunlari tekrar tekrar anlatti. Ama o gün için kaseti nasil yayimlayacagini planliyordu. Deniz Baykal’a yaptigi baskilar sonuç vermemisti. Üstelik Baykal kaseti dinledikten sonra, Korkmaz Yigit ile görüsmüs ve Saglar’in “Hata etmissiniz” demesine karsin, “Sen de görüs” demisti. Saglar açiklayacagini söyledi Ben Fikri Saglar’a, “Bu ne pahasina olursa olsun açiklanmali, verin ben yayimlayayim” dedim. Kendisi bunu parti içinde halletmek istedigini, konuyu grup toplantisina götürecegini aktardi. “Ben açiklayamazsam, söz sana verecegim, sen açikla” dedi. Kasetin kopyasini istedim, vermek istemedi. “Yanimda bir tane var, lazim olur” dedi. Yeniden ceketinin iç cebine koydu. Ben de üstelemedim. Bunun üzerine Türk Ticaret Bankasi ihalesini hatirlatarak, bankanin satis isleminin onaylanacagini, bu durumdan en azindan hükümeti haberdar etmek gerektigini söyledim. “Basbakan ile konusun” dedim. Basbakan’in bana Istanbul’da söylediklerini aktardim. Yanlis anlasilabilecegini, ama gerekirse benim Basbakan’a kaseti anlatabilecegimi söyledi. Bunun üzerine Basbakan Yilmaz ile ayni gece Nesim Malki ve Yener Kaya cinayetleriyle ilgili olarak yaptigim görüsme sirasinda, konuyu aktardim. Kendisi bana konusmayi dinleyip dinlemedigimi sordu. Dinledigimi ve sesleri tanidigimi söyledim. “Bu durumda ben ihaleyi iptal ederim” yanitini verdi. Bence dogrusu da buydu. Elinde bu kasetlerin olmadigini belirtti. Basbakanlik Konutu’nda 27 Ekim Sali günü gerçeklesen yemek sirasinda da, “Bana MIT ve Emniyet’ten bu konuda bir bilgi gelmezken, Tuncay Özkan kasetlerin varligindan beni haberdar etti” dedi. Bunun üzerine söz alarak yukaridaki açiklamayi yemekte tekrarladim. Bütün gazeteci arkadaslar dinledi. Ama aralarinda anlama, anlatma, algilama, degerlendirme ve yazma özürlülügünü sik sik tekrarladigim, gazetecilik adi ve sifati üzerine hiç yakismayan ve yakismayacak olan bir ‘yalanci medyaci’, bunu orada “Tuncay Özkan Basbakan’a dostluk yapmis ve anlatmis” diye yorumladi. Bunun üzerine ben yine söz alarak, “Sen yanlis anliyor ve yanlis seyler yaziyorsun. Arada dostluk falan yok. Haber iliskisi var” uyarisini yaptim. Ama ‘yalanci medyaci’ anlama özürlülügünü belgeledi. Kösesinde kasitli olarak olayi çarpitarak ve yalan yazarak kendince bir sonuca varmaya çalisiyor. Güya Saglar kaseti bana vermis, ben bunu Basbakan’a yetistirmisim ve Basbakan’la ikimiz oturup konutta kaseti dinlemisiz.Yalan, yalan, yalan. Adi bir yalan. Ben kaseti sadece dinledim. Elimi dahi sürmedim. Almadim. Fikri Saglar’a olan inancim ve saygim nedeniyle bunu bana ver diye israr etmedim. Yalanci medyaci ‘Yalanci medyaci’nin yazisinda, yemekli toplantida Basbakan’in agzindan bu olaylari aktardigini dile getirmesi de yalan. Bu konuda Basbakan’in söyledigi, benim yukarida yazdigim kadardir. Basbakan’in sözleri üzerine ben konuya açiklik getirdim. Olaylari anlattim. Ama ‘yalanci medyaci’ çarpitma ve uydurma ustasi. Ben gazetecilerin güçlerini halktan, demokrasiden, hukuktan ve dogruluktan aldiklarina inanirim. Ustalarimdan öyle gördüm. Arkalarinda kumarhane, mafya, siyasetçi, gizli servis destegi olanlara, hafta sonlari saklanarak gittikleri binalarda aldiklari zarflarda ne isteniyorsa bunu yazanlara gazeteci demem. Iliskilerimdeki mesafeyi hep haberci kimligimin gerektirdigi ayarda tutarim. O yüzden yemekte Basbakan’la benim aramda geçen konusmanin, dostluk geregi degil, haber geregi oldugunu Mesut Yilmaz’in yüzüne karsi söyledim. Ama bu ‘yalanci medyaci’, ne haberden ne de dostluktan anlar. O yüzden elini neye atsa yüzüne, gözüne bulastiriyor. Bunlari sizinle paylasmayi bir sorumluluk biliyorum. Cumhuriyet Bayrami’nin coskusu, Türkiye’nin gelecegine olan inancimi kamçiliyor. Çetelerin hiçkiriklarini bastirmak için avazim çiktigi kadar bagiriyorum: “Yasasin Cumhuriyet, yasasin demokrasi.”