20 Haziran 2003
Türkiye bir cephe ülke. Ne demek istiyorum. Türkiye çok yoğun bir saldırı altında. Jeostratejik konumu nedeniyle Türkiye bütün enerji yollarının, su yollarının, Avrasya geçiş yollarının üzerinde. Türkiye 21. Yüzyıl’ın paylaşım savaşının kesişme noktasında. Türkiye, içinde bulunduğu rejim nedeniyle bölgenin tek işleyen demokratik cumhuriyeti. İslam dünyasının tek laik, demokratik, hukuk cumhuriyeti.
Türkiye bu nedenle üç aşamada ateş altında. Bunlar:
lCoğrafyasını, yani topraklarını ele geçirmek isteyenler.
lİdeolojisini ve rejimini değiştirmek isteyenler.
lKültürel olarak dinini ve yaşam biçimini başkalaştırmak isteyenler.
Bunların iç ve dış uzantıları bulunuyor. Terör olgusu bunun en önemli göstergesi. Bakın daha düne kadar İran’a karşı olan Halkın Mücahitleri Örgütü Fransa’da, İran’daki molla rejiminin ömrünün kontrolü açısından serbestçe barındırılıyordu. Ama ne zaman ki Amerikalılar’la birlikte İran’da mollalara karşı aktif oldu, Fransa örgütü çökerti verdi.
Aynı durum Türkiye’de Kürt ve Ermeni ayrılıkçı terörü nedeniyle yaşanmadı mı? Halen yaşanmıyor mu?
Yeni kavramlar
Türkiye bu saldırılar karşısında yepyeni kavramlar ve tanımlarla varolmak durumunda. Türkiye eğitimini ayağa kaldırmak durumunda. Türkiye laik, demokratik düzene, cumhuriyete sahip çıkacak öğretmenler, ilkokul öğretmenleri yetiştirmek durumunda. Türkiye bunu başaramaz veya bu eğitim kaynağını gerici güçlere kaptırırsa savaşın en önemli boyutunu, geleceğini kaybeder.
Türkiye, toprak bütünlüğünü parçalamak isteyen ayrılıkçı terör örgütlerinin ve bunları destekleyen dış güçlerin taarruzu altında. Bunlara karşı demokrasiyi güçlendirecek ve düşmanlıklarını ortadan kaldıracak açılımlara ihtiyacı var. Bunun en temel göstergelerinden birisi Yunanistan ile sınırları konusunda ve bunun korunması anlamında işbirliği yaratmak. Ermenistan ile ilgili daha geniş açılımlara yönelmek. Bu noktada eğer AB Türkiye konusunda samimi olsa, Türkiye’yi AB’ye alsa bütün sınır konsepti değişir Türkiye’nin klasik hiçbir çatışma alanı kalmaz. O zaman Türkiye ne diye Ege Ordusu beslesin? Ne diye Yunan sınırında asker tutsun? Ne için Ermenistan sınırını Türk askeri korusun. O zaman Türk Ordusu Mustafa Kemal’in söylediğini yapar hale gelir. Hattı savunma yokolur, sathı savunma gelir. O satıh bütün Türkiye olacağı için silahlı kuvvetler, çok daha güçlü ve farklı bir konuma gelir. Ama bunu istemezler. Onun için AB’ye almazlar Türkiye’yi. Oysa Türkiye köktendinci terörü durduracak tek orduya sahip olan ülke. AB bunun için şükran duymalı Türk Ordusu’na. Bunun için Türkiye’yi almak konusunda cesur olmalı.
İlkeler yok edilirse
İdeolojik olarak Türkiye daha çok Batı’dan kaynaklanan bir saldırının altında. Türkiye’nin İslam dünyasında varlığını, Türkiye’nin Batı’ya yönelimini gözardı ederek, geriletme çabaları var. Türkiye’deki İslami laik bakış açısını kendi algılarına indirgeyip, bir paralize İslam ve laiklik anlayışı yaratıp, Kemalizm diye tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti ilkelerini yok edip, bir manda devlet yaratma çabasındalar. Bu manda devletin kullanılacağı yerler coğrafi sınırlarının bitişiğindeki operasyonların dışında bir nokta olmayacak. Ne uzayacak ne kısalacak.
Kültürel olarak yapılanları da hiç yadsımayın. Türkiye bu üç büyük saldırının altında. Bunlarla mücadeleyi sadece orduya bırakmak büyük hata ve haksızlık olur. Türkiye cephe ülke konumu nedeniyle elbirliğiyle ordusuna sahip çıkmalı. Güçlendirmeli. Ulusal savunma sanayiini kurmalı. Türkiye topyekun bu saldırılara karşı koymalı. Cephede nasıl davranmak gerekiyorsa öyle davranmalı.