25 Ekim 2003
CHP’nin Kurultayı parti yönetiminin isteklerinin geçmesi, beklenilenlerin gerçekleşmesi, yumruklar, ağır söylemler, sönmüş heyecanlar altında tamamlandı. Partinin eksiği vardı giderildi, diyelim de çok kızdırmayalım ana muhalefet partimizi. Ama bu parti görüntüsünün eleştirilecek o kadar çok şeyi var ki… Susmak CHP’den çok Türkiye’ye haksızlık olur.
CHP anlaşılamamanın partisi. Ne halk CHP’yi anlıyor, ne CHP halkı. CHP’ye halk kavga etmeyin diyor , CHP bunu muhalefet etmeyin olarak algılıyor. Halkın söylediği kendi içinizde kavga etmeyin. CHP kendi içinde elma ile kurt arasındaki ilişkiyi yaşıyor. Aslında bu bir çelişki. Ama bunu CHP anlamıyor.
CHP’nin sorunları
CHP’nin söyleminden, örgütlenmesine kadar pek çok sorunu var. Halk ile kopuk. Gençlik, mahalle, il örgütlenmeleri sorunlu. Dışa dönük değil. İçine kapanmış, sorun diye gördükleri ile Türkiye’nin gündemi, kaygıları, dertleri farklı. Parti içinde mikro milliyetçi anlayışlar, etnik köken ayrışması körüklenmiş. Parti üye kimliği ile seçmen kimliği arasında büyük farklar var. Partinin sendikalar, üniversiteler, meslek odaları ile ilişkisi sağlıksız. Yani CHP ağır kan kaybı altında.
CHP’nin sorunlarının başlangıcı bugün veya dün değil. 12 Eylül’den bu yana Türk solu bir türlü kendine gelemiyor. Çünkü kurumsal kimliğini yitirdi. Arşivini kaybetti. Dengesi bozuldu. Bunu düzeltmek için partinin dışa açılması, sokaktaki sorunların üzerine gitmesi, muhalefet anlayışını değiştirmesi gerekiyor. CHP sokağın gündemini yakalamak veya sokağa bir gündem maddesi taşımak konularında büyük problemler içinde.
CHP’nin şimdilik bir lider sorunu olmadığı kanısındayım. Çünkü yerel seçimler öncesinde bunu tartışmanın CHP’ye bir faydası olamaz. CHP Türkiye’de halktan aldığı emanetin, geniş ve ağır sorumluluğu altında. Bunun depresyonunu yaşıyor. Bir an önce bundan çıkmazsa işte o zaman liderlik sorunu gündeme gelecek. Kurtuluş yine halka gitmek. CHP miting, toplantı, gösteri gibi muhalefetin varlığını göstereceği her türlü araçtan kopuk. Kendisine yakın durduğunda menfaatlendiği bir kısım medya, istediğinde övüyor, istemediğinde dövüyor. CHP bu medya anlayışına esir. Oysa AK Parti bu medya anlayışına karşı sokakları kazanarak iktidar oldu. CHP ise medya bataklığına düşüp düşüp duruyor.
Halk kazanılmalı
CHP’liler mahallelerinde kaç kişinin oturduğunu, nasıl oy kullandıklarını, o hanelerin ihtiyaçlarını biliyor mu? Hayır. CHP’liler ilkelerini, politikalarını özgün ve kendi söylemleri olarak dile getirip, o evlere ulaştırabiliyor mu? Hayır. Bunun yerine sağ veya İslamcı söylemlere öykünüp öykünüp duruyorlar.
Türkiye’nin siyaset arenasının derlenip toparlanması için CHP’nin derlenip toparlanması şart. CHP evde kalmış kız kompleksini üzerinden atıp, sokaklara çıkmalı. Sokakların nabzını tutmayı başaran CHP’yi bu halk iktidara taşır. Ama CHP halkı kazanması gerektiğini bilmelidir. Bunun yolu silkinip kendine gelmekten, geleneklerine, ilkilerine ve insanlarına sahip çıkıp, kucak açmaktan geçer. Çok olmayı, çoğalmayı başaramayan, kendisiyle kavgalı bir görüntüde kalan CHP yine yok olur. Yazık olur.