14 Aralık 2001
Cumhurbaşkanlığı makamı bir tasdik müessesesi midir? Devletin başı sıfatını verdiğimiz ve yedi yıllığına seçtiğimiz kişinin durumu ne olmalıdır? Muhalefet etme hakkı ve görevi var mıdır?
Cumhurbaşkanının anayasal yetkileri arasında önüne gelen dosyalarla ilgili muhalefet etme görevi var. Uygun buluyor veya geri gönderiyor. Eleştiri ise zaten doğal hakkı. Ret veya kabul derken kendi gerekçesini ortaya koyuyor.
Hükümetlerin emrinde, önüne geleni onaylayan, suskun kalan, sessiz duran, güzel bakan, boş konuşsa da hoş konuşan, idareyi maslahatı bilen, sosyal yönü geniş, hatta biraz çapkın, şöyle Clinton vari olmasını bilen bir yüksek memur. Etkisi ve yetkisini hükümete bırakmış, başbakan ne derse onu tasdik eden biri. Böyle bir cumhurbaşkanı, bazıları için çok hoş olurdu. Ama küçük Amerika olan ülkemizde böylesine bir değer yetiştiremedik daha.
Cumhurbaşkanları konuşur
Üstelik, bu tür cumhurbaşkanları Türkiye’de hiç olmadı ki. Turgut Özal ile birlikte siyasetin tavırlılığı cumhurbaşkanlarının doğal hakkı haline geldi. Süleyman Demirel farklı mıydı? Cumhurbaşkanı dediğiniz Anayasa’nın kendisine tanıdığı yetkileri kullanacak. Devletin başı olacak. Hesap soracak, yönetime katılacak. Denetleyecek. Çünkü Anayasa ona neredeyse bir başkan yetkisi vermiş. Gerektiğinde Bakanlar Kurulu’na bile başkanlık edebilir. İsteklerini aktarıp karar çıkarttırabilir. Burada durulması gereken yer yasaların çizdiği sınırdır. Devletin başına devletle ilgilenme denilebilir mi? Turgut Özal yaparken iyi, Süleyman Demirel iyi, Ahmet Necdet Sezer yapınca kötü! Oldu mu şimdi?
Sezer Anayasa Mahkemesi’nden gelen bir yargıç. Hukukla nasıl oynandığını görüp de susması mümkün mü?
Hırsızlara iyi ettiniz yasası çıkarttılar
DGM yasasının 2. kez Meclis’te kabul edilmesiyle bundan sonra yapılacak yolsuzluk operasyonlarında polis hiçbir şekilde telefon dinleyemeyecek. Suç örgütlerinin bulunduğu yerlere dinleme cihazı yerleştiremeyecek.
Kayıtları (banka, hareketleri, telefon görüşmeleri gibi) izleyemeyecek. 4422 sayılı Organize Suçlarla Mücadele Yasası’nda yer alan yetkiler yeni yasada ağır ceza mahkemelerine devredilmediği için, bu teknik yöntemlerin hiçbiri soruşturmalarda uygulanamayacak. Çünkü 4422’de teknik takiple ilgili kararların 1 nolu DGM yedek hakimince verileceği şeklinde bir hüküm var. Bu hüküm yeni yasaya konulmadığı için, zaten ağır ceza mahkemeleri yetkisi olmayan bir konuda doğal olarak işlem de yapamayacaklar.
DGM’de iş yükü yok baskı var
Türkiye’de 600’e yakın ağır ceza mahkemesi var. Yeni yasada çete suçlarına hangi ağır ceza mahkemelerinin bakacağı şeklinde bir uzman mahkeme oluşturulmadığı için de, ayrı bir karmaşa yaşanacak.
Bir başka yalan da İstanbul 1 Nolu DGM’nin kayıtlarından… Ankara’ya bildirilen kayıtlara göre, İst. 1 Nolu DGM’deki iş yükü toplamı 600 dosyadan oluşuyor. Bu dosyalardan sadece 30’u çete olayları ile ilgili. Bu da şunu gösteriyor: DGM’lerde çete davalarında öyle iddia edildiği gibi büyük bir yoğunluk yok. Ama bu davalarla ilgili DGM’ye baskı var baskı.
Şimdi bütün bunları bileceksiniz, düzeltin diye uyaracaksınız, ama inat ile düzeltmeyip geri yollayacaklar. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturup susacaksınız. Devlet yağma Hasan’ın böreği mi? Konuşun Sayın Cumhurbaşkanı konuşun. Gırtlağınız patlayana kadar anlatın. Delillidir ki bu ülkede kim susarsa sıra ona geliyor. Konuşanı da boğmak istiyorlar. Ama siz susmayın. Susmayın sustukça, sıra size gelecek.