29 Nisan 2003
Türkiye’de herkes sistemin eskiyen yanlarının değiştirilmesini istiyor. Ama nasıl ? Eğer bunu hazırlanan kamu yönetimini yeniden düzenleyen yeni yasa tasarısıyla yapmaya kalkarsak, çok sorunumuz var demektir.
Tasarı Türk kamu yönetiminde hiç yapılmayanları içeriyor.
Bakanlıkların büyük kısmının il-ilçe örgütlenmesi kaldırılıyor. İl özel idareleri yetkili oluyor. Merkezi idare zayıflatılıyor. Oysa Amerika dahil bütün dünyada son gelişmelerden sonra merkezi idarenin yönetimdeki etkinliği artırılıyor. Üstelik çokça eleştirdiğimiz ve sistemimizin benimsemediği ‘Üst kurullar’ anlayışı farklı bir biçimde merkezi yönetimin unsurları arasına konuluyor. Devlet içinde tartışan, dokunulamayan pek çok nokta oluşturuluyor.
Devletin faaliyetlerini piyasa lehine yasaklayıcı ilkeler getiriliyor. Bu, devletin tamamen piyasadan elini çekmesi demek. Ekonomisi bu kadar kırılgan bir ülkede yeterince düşünülmeli böyle bir uygulama için. Merkezi zayıf, ekonomisi oluşmamış piyasaya teslim edilen, yerel çatışmaları için merkezi etkisi olmayan bir yeni yönetim modeli tutar mı? Sonra Amasya’nın bardağı, bir olmadı bir daha deneyelim olmasın da…
* * *
Bu yönetim modelinde illere devredilen bakanlık taşra örgütleri: Milli Eğitim, Sağlık, Sanayi, Bayındırlık, Kültür, Turizm, Tarım, Orman. Belediyelere devredilen bakanlık taşra örgütleri: Çevre, gençlik-spor, sosyal hizmetlerin var olan personel ve araçları, İllerde büyükşehir belediyelerine, yoksa ilgili belediyeye, belediye sınırları dışındakiler il özel idarelerine bırakılıyor.
Köy Hizmetleri, İstanbul’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, diğer yerlerde il özel idaresine devrediliyor.. Belediye bu hizmetleri kendi sınırlarında değil, il sınırlarında yürütmekle sorumlu tutuluyor. Trafik hizmetleri, belediyelere devrediliyor. Şu an İçişleri Bakanlığı’nın trafikte etkinliğine rağmen rüşvet ve yetersizliklerle yapılamayanlar belediyeler eliyle uygulanacak! Yılda 10 bin insanımız ölüyor trafik kazalarında. Belediyelerin trafik hizmeti verdiği Türkiye’de Allah korusun…
* * *
Piyasada üretilebilen mal ve hizmetleri üreten kuruluşlar kapatılacak/tasfiye edilecek deniyor tasarıda. Bu iyi, iyi de o alanlarda boşluk doğmaması için devletin yaratması gereken finans ve sözleşme olanakları olması lazım. Onlar yok. Kamunun piyasada üretime girmesi de yasaklanıyor.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu kaldırılarak Sayıştay içinde eritilmektedir. Bu, Türkiye’de denetim konusundaki tek elde toplama anlayışıyla gerekli düzenlemeler yapılırsa önemli bir değerlendirme. Ama yapılmazsa her şey alt üst olur. Yurtdışı örgütü kurma yetkisi yalnızca Dışişleri Bakanlığı ile Ekonomik Kültürel Eğitim ve Teknik İşbirliği Başkanlığı’na (TİKA) tanınmış. Bu alanda önemli bir düzenleme. Böylece yurtdışı arpalıkları ortadan kalkar. Personel rejimi yasası (kamu hizmetlerinin gerektirdiği nitelik ve sayıda, esnek, liyakata dayalı istihdamı esas alan, performans değerlendirmesine müsait, şeffaf sistem) bir yıl içinde çıkarılacaktır.
Ama bu ilke uygulanmadan yapılan büyük kadrolaşma hareketine ne yapacağız. Bizim çocuklar yerleşsin, sonra diğerlerine bunu uygularız anlayışı düzenlemenin ruhunu ortadan kaldırır. Bunu bilmemek, görmemek mümkün mü?
* * *
İl meclislerinin çalışma usulü yeniden düzenleniyor. Bu konu ile ilgili olarak İçişleri Bakanlığı’nın bir yönetmelik hazırlaması öngörülüyor.
Bu düzenlemelerle kamu yönetiminde: Katılımcı; şeffaf; etkin yapıda,
Kamu hizmetinde: Kaliteli; süratli; etkili; adil; ekonomik biçimde sunma,
Temel işlevlerde: Rekabetçi piyasa şartları oluşturma, devletin düzenleyici fonksiyonunu güçlendirme olarak tanımlanan ilkeler ortaya atılmış. Ama uygulamada karşılaşılacak sorunlar ve çatışmalar bunların tam tersi bir durumla bizi karşı karşıya bırakabilir. Kamu yönetiminin varlığı yurttaşlardan alınıp; piyasa düzenleyicilerine bırakılıyor. Bu, ekonomisi ve sistemi Türkiye gibi gelişmemiş ülkelerde ulusal sermayelerin yok olması anlamına da gelebilir. İdarenin bütünlüğü ilkesi bu düzenlemeyle sarsılıyor. Bunun doğal sonuçları yerel yönetimlerin birer küçük derebeylik haline dönüşmesine yol açabilir.
Merkezi yönetimin yetkileri: ulusal politika ve standartları belirleme, ulusal – bölgesel ekonomik, sosyal, fiziki planları hazırlama-uygulama, ulusal kamu hizmetlerini örgütlenip doğrudan yapma, yönetimler arası eşgüdümü sağlama, özel sektör ve STK ile işbirliği mekanizmaları kurma, hukuka, politikalara, standartlara uygunluğu izleme, değerlendirme, denetleme, hizmetlerle ilgili verileri toplama, istatistik, bilgi üretme olarak sınırlanmış.
Olur mu dersiniz? İyi tartışalım da sonra ağlamayalım.