12 Temmuz 2001
Telefonda çok yakın bir dostum neredeyse ağlayacak. “Bittik, artık yapacak hiçbir şey yok” diyor. Derdimiz Türkiye. Bizim başka bir derdimiz de, sevincimiz de yok zaten.
“Hukukumuz dahil her şey IMF’ye teslim, keşke yapacak bir şey olsa? Bittik. 1936’dan buya kazanımlarımızı vere vere bu noktaya kadar geldik. Artık bundan sonra IMF’nin dediklerini yapalım da bari bir noktaya varalım. Türkiye öyle 17 milyar dolarla ayağa kalkmaz. Bize 35 milyar dolar lazım. üretmiyoruz. Üretmeden bu parayı IMF dışında kim verir?”
İsyanını bir kenara koyuyorum. Ama bu dostumun içine düştüğü açmaz, tıkanmışlık ve duvara dayanmış olma duygusu, toplumun genelinde hakim. Tükenmişlik duygusu, yenileceğiz, yutulacağız kaygı ve korkusu. Giderek hastalanıyoruz.
Bunu yaratan ne yazık ki önemli ölçüde siyaset ve iş dünyasının kötü ağızlıları. Hatayı, yanlışı ortaya koymakla; bitmiş Türkiye mavalları atmak arasında fark var. Farkı fark edemeyenler maksatlarını aşıyor galiba.
Cumhuriyet kandırdı mı?
ENKA şirketinin patronu Tarık Şara, Cumhuriyet’in 75 yıllık geçmişinde kendilerinin hep kandırıldığını, yalanlarla avutulduğunu ve gerçeklerin saklandığını söyledi ya, artık pes! Bu kadar mı olur? Cumhuriyet kremasıyla beslen, sonra tu kaka.
Turgut Özal ile birlikte ülkenin en önemli ihalelerinin, pastanın kremasının sahibiydi Tarık Şara. Hala öyle. Demek ilk tökezlemede Cumhuriyet’e yüklenilecek. Sayın Şara’nın Osmanlı’dan, paşa babalarından kalan paraları mıdır bugün sermaye ve zenginliğinin kaynağı acaba?
Kemal Derviş moratoryum dedi ya, bence en büyük hatasıdır, herkesin ağzında bir moratoryum. Yani Türkiye borçlarını ödemeyeceğini söyleyecekmiş… Osmanlı’nın borçlarını ödeyen Türkiye Cumhuriyeti kendi borçlarını ödemeyecek öyle mi? Şaşarım bu kafalara. Her krizde derbe yardımı alanlar, demokrasi içinde çözümden ne çabuk bıktılar?
Türkiye bugün kötü siyaset, zamanında değiştirilemeyen ekonomik sistem, reforma tabi tutulamayan eğitim ve hukuk anlayışları nedeniyle sıkıntıda. Sistemin rantıyla beslenip, suçlamalarla paniği ve kaotik düşünceleri körüklemenin ne anlama geldiğini çözemedim. Türkiye’nin geleceğini karanlık değil aydınlık düşünceler şekillendirecek.
Kıbrıs, Ege ve diğerlerini?..
İş dünyasının bazı kesimleri krizden çıkmak için neredeyse Kıbrıs, Ege ve diğer siyasi sorunların bulunduğu bölgeleri rehin bırakmanın yani ver kurtul politikalarının pençesinde. Bu çözüm değil çözümsüzlük demek. Sorunları böyle aşmak mümkün değil.
Oysa Türkiye’de krizin bütün ağırlığını üstlenen halk yığınları ile bazı işadamları soğukkanlılıklarını ve azimlerini yitirmeden umutla iş yapmaya çalışıyorlar. Değerleri için kavga de veriyorlar. Azınlıkta değil çoğunluktalar. Onlara hayran olmamak ne mümkün.
Devlet korumacılığında serpilen, eş – dost kapitalizminde aslan paylarını midelerine indiren kolaycılar ise feryat figan dolaşıyorlar. Bazıları bağırmadan önce bu ülkede kazandıkları milyar dolarları, yurtdışına çıkarmayı da ihmal etmediler. Ayıplıyorum.
Türkiye bitti mi?
Aylık 200 milyon lira ücretiyle geçinemeyip taksi şoförlüğü, pazarcılık ya da başka işler yapan memur, işçi, esnaf, öğretmen, profesör ile canını, kanını ortaya koyup ihracat yapmaya çabalayan işadamlarına bakıp utanmalılar.
Bittik mi? Hayır, asla. IMF politikalarına karşı takındığımız tutum Türkiye’nin yok olması demek mi? Asla, saçmalamayalım lütfen. Yoksullaşmak ayrı, bitmek ayrı.
Türkiye umutlarını, moralini ve hedeflerini yitirdiğinde biter. En son umutlar ölür demiştik ya. İki işadamı ile üç destekçi siyasetçinin umudu bitince Türkiye bitmiş olur mu?
Ekonomik rakamlara, potansiyellere, madenden turizme kadar bakın da gülümseyin azıcık. Ama yanlış yapılanı eleştirmekten ve ulusal onur, erdem, bağımsız ve özgürlük korumacılığından da sakın vazgeçmeyin.
Çünkü Türkiye vazgeçilmezdir. Avrasya Türkiye’siz olmaz. Türkiye’yi korkular ve kaygılarla yönetmek, içine kapamak hiçbir düşmanın bize yapamayacağını kendi kendimize yapmak anlamına gelir. Bugün IMF politikalarıyla yaşadığımız yapısal değişim, zaten yapmak istediklerimizle örtüşüyor. Ama IMF kendi değişimiyle Türkiye’ninkini gölgelemeye çalıştığından kriz doğuyor. Burada asıl sınavda olan IMF. Bunu kavga konusu yapmadan başka gerekliliklere bakmak lazım.
Bu söylediklerin para etmiyor diyenleri, bugüne kadar para da kurtaramadı zaten. Sorunu siyasetin yapılandırılmasında çözmeliyiz. Yapamayan gider, yapan gelir. Umudunuzu kesmeyin Anadolu’dan. Vatanın bağrına saplanan her kara hançeri, o söküp atmadı mı?