11 Ekim 2003
Bir futbol sahası ne kadar büyüktür bilir misiniz? Ben ne kadar büyük olduğunu çocukluğumda anlamıştım. Hayretler içinde hem de! Ankara’da 19 Mayıs Stadı’nın yan sahalarında maç yapan genç takımları izliyorduk. Maç bittiğinde bir antrenör, 8 ile 12 yaş arasında değişen çocuklardan oluşan bizim kalabalığa gelip,’Futbolcu olmak ister misiniz’ diye sordu. Hep bir ağızdan ‘evet’ dedik.
Toprak sahaya girdik. İki takım kurduk. Koca futbol topu ayaklarımızda devleşiyordu. Ben stoper olarak oynayacaktım. İriliğime bakıp öyle karar vermişti, antrenör. Ama sahaya çıkınca ilk ileri gidişimle birlikte rakip sahada kaldım. Bir türlü geri dönemiyordum. Saha çok büyüktü, gol atmak istiyordum, ama ileri geri koşturup durmaya küçük ayaklarım, nefesim yetmiyordu. Dışardan bakınca öyle kolayca koşulduğunu sandığım saha, ayağıma topu aldığımda birden devleşiyordu.
Futbolun büyüklüğü
Daha sonra futboldan çok diğer spor dallarıyla ilgilendim. Ama sonra futbolun ne kadar önemli bir endüstri olduğunu anladım. Milyarlarca dolarlık bir endüstri. Türkiye pazarında 500 milyon dolarlık bir payı var futbolun. Sadece mali yönü değil futbolu büyük yapan. Stat ve mahalle örgütlenmesiyle genç ve çoğunluğu lümpen proleter olan kenar mahalle işsizleri ve etkinleriyle, takım aşkları başlarına vuran üst gelir gruplarını aynı potada buluşturuyor futbol. Bakın holiganların arasında işadamları da var.
Futbolda mafyanın etkinliği
Futbol uzunca bir süredir Türkiye’de mafyanın etki alanında. Sahalarda oynanan karşılaşmaları mafya önceden sonuçlandırıyor. Hakem satın alıyor, oyuncu tutuyor: Sonuç sahada değil ofislerde belirleniyor. Sporun centilmen yüzü ile statları dolduran inanmış kitlelerin dürüstlük beklentileri, böylece daha baştan birlikte mezara gömülüyor.
Bu konuda önlem alıp, dürüstlüğü getirmesi gereken, kontrolü sağlaması gereken kamu otoritesi hakkı tescil etme ve adil olma duygusunu, hukukunu yitirdiği için artık sadece kötülüğü besliyor.
Bugün milli maçı izlemeye gideceğim kızımla. Ona tıpkı küçükkken babamın elimden tutup götürdüğü maçlarda bana öğrettiği gibi dürüst oyunun faziletlerini, namuslu oyuncuların sportmenliğini anlatacağım. Centilmenliğin, sporcu ahlakının, toplum ahlakında ne kadar etkin olacağının örneklerini göstereceğim. Tabii görebilirsem.
Global kirlenme
Çünkü artık milli takımlar bile kirleniyor. Dünyanın global ahlakı veya ahlaksızlığı, olayların sadece lokal sınırlarında tutulmasını engelliyor.
Bakın İngiliz milli takımındaki skandallara. Bizim bundan etkilenmememiz mümkün mü? Ya da bizdeki şike skandalından İngiliz futbolunun etkilenmemesi mümkün mü?
İngiliz bahisçilerin bizim bahisçilerle şikeli maçlar üzerine girdikleri büyük alışverişler, bu etki alanlarını genişletiyor. Sonuç uluslararası spor kuruluşlarının önce iç temizliklerini sonra da getirecekleri sıkı kurallarla ulaslararası temizliği sağlamalarından geçiyor. Yoksa benim çocuk kalbimin, büyüklüğü karşısında şaşkınlığa uğradığı futbol sahaları, küçülüp küçülüp üç beş mafya kırıntısının cebine sığacak.