18 Haziran 2003
Dokunulmazlıklara dokunmak zor iştir. İnsanın elini yakar. Çünkü çok kişinin canı yanar bu işlemin sonunda. Bu, bir sistem değişikliğinin başlangıcı sayılır. Düzeni değiştirmek zor iştir. Ama Meclis dün bir adım attı.Yolsuzluklarla mücadelede en önemli adımlardan biri, dün TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin önergesinin kabul edilmesiyle gerçekleşti. Milletvekili dokunulmazlıkları sınırlanıyor. Daha doğrusu sınırlanması için Meclis bir alt komisyon kurmaya ve bu konuda dünya örneklerini araştırmaya karar verdi. Oysa Meclis arşivleri bu çalışmalarla dolu. Meclis AKP’nin bu konudaki bir yıllık süresi dolana, yani yargılanmakta olan AKP’liler yargıda aklanana kadar oyalanacak. Sonrası Allah kerim.
Sonrasında olacakları da görüyorum. Bugüne kadar Meclis nasıl tutum takındıysa bu konuda öyle davranacaktır. Çünkü Türkiye’de milletvekilleri bir maaşlarına, iki dokunulmazlıklarına dokundurmazlar. Oysa milleti açken tok, milletine dokunulurken dokunulamayan vekil sistemiyle bu ülke kurtulur mu sanıyorlar? Öyleyse yanılırlar.
Milletvekillerinin bu konudaki bazı kaygılarını da saygıyla karşılıyorum. Ama dokunulmazlıkların sınırlandırılması artık yaşamsal bir noktada gerekli. Ankara’da oligarşik bürokrasinin, mafya babalarının ve kirli siyasetin oluşturduğu bir koalisyon uzunca bir süredir kendine yer buluyor. Onların desteğindeki yolsuzluk bataklığı büyüdükçe büyüyor. Bununla mücadelede en iyi yöntem bu kirli ittifakı ayakta tutan, devlet gelirlerini buraya pompalayan siyaset ayağının kırılmasıdır. Bu noktada milletvekili dokunulmazlıklarının sınırlandırılması küçük gibi gözüken büyük bir adım olacak.
Adam milletvekili ama uyuşturucu kaçakçısı. Adam tarihi eser kaçakçısı, yakalanıyor ama milletvekili kartını gösterip sıyırıyor. Olacak şey mi?
Kürsü dokunulmaz olmalı
Ama milletvekillerinin kürsüde ve komisyonlarda dile getirecekleri düşüncelerden, nutuklardan dolayı dokunulmazlıklarının bulunması şart. Çünkü Türkiye’de bu konuda pek çok sorunla karşı karşıya kalabilir milletvekilleri. Ancak diğer konularda milletvekillerinin hakkında işlem yapılabilir, sorgulanabilir, hesap verir olmaları gerekir. Şimdi deniyor ki; gensoru varken, polis alır 10 milletvekilini, oylamadan sonra bırakır. Böyle bir durum olacaksa zaten bunca kavgaya ne gerek var. Türkiye’de yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirlerinden ayrı ve bağımsız olması evrensel ilkesi etrafında toplanmasına ne gerek var? Eğer biz kafalarımızı, düşünce sistematiğimizi değiştirmeden bu düzenlemeleri yapıyorsak, eğitimimizde, sosyal altyapı düzenlemelerimizde yenilemelere gitmeden AB normlarını yaşama geçirecek veya parlamentoyla ilgili düzenlemeler yapacaksak, bunların tutması mümkün değil.
Hedef birliği
Türkiye’nin oturup düşünmesi gereken şey sorunların çözümünde belirlenecek yoldur. Bir ülkenin meşru iktidarı ile muhalefetinin birbirlerinin tam tersi olması diye bir şey söz konusu olabilir mi? Olmaz.
Hedefler aynı, ama yollar farklı olabilir. İktidar-muhalefet mücadelesinde yolsuzlukla mücadele bir eşit hedef ise, yollardan biri dokunulmazlıkların sınırlandırılmasıdır. Bugün iktidar ile muhalefet bu noktada aynı şeyleri ayrı yollardan gerçekleştirme mücadelesi veriyorlar. Türkiye bu konuda yeterli birikime sahip. Kararı Meclis verecek ama bu kararın doğruluğunu halk sandıkta oylayacak. Meclis’in halkından çok kopuk olmayan kararları almasında fayda var.