17.09.1998
Mafyadan hesap soruluyor; yalan haberden, gazetecilik ilkelerini hiçe sayanlardan ne zaman hesap sorulacak? Magazin programlarini haber diye yutturanlara ‘ne yapiyorsun’ diyecek kimse yok mu?
Türkiye büyüdükçe, akillari küçülen insanlarin ülkesi olmaya devam ediyor. Ekonomi kendini, siyasetçiler koltuklarini, ‘isini bilen benim memurum’ cebini idare ediyor. Yoksullara seçenek birakmayan düzen; mafyanin ve seriatin savasçisi olmaya ittigi binlerce gencin intikam çigliklarina kulaklarini tikamis, mezarliktan geçerken islik çalan korkaklara benziyor.
Bir tek televizyonlarimiz saglam!
Televizyon için ‘aptal kutusu’ diyenlere rahmet okutacak kadar saglam. Beyaz camda patronlarin ve reklam verenlerin tercihi ucubeler, halka nur yagdiriyor. Aptallik yalakalikla; teknoloji salaklikla birlesiyor; dünyanin en olunmazi oldurulup, üstüne ‘ana haber bülteni’ damgasi konuluyor.
Amerika’da kaynagini açiklamadan espri araklayip köse yazisina malzeme yapan 24 yillik yazar kovuluyor. Peter Arnet kendi hazirlamadigi bir programda sunucuyken; yalana malzeme oldugu için anli, sanli kariyerini yitiriyor. Kurumlar hatalarindan dolayi özür üstüne özür diliyor. Ya bizde neler oluyor? Basin dünyasi kediler gibi. Pisligini örtmek için, yaparken harcadiginin iki kati çaba sarf ediyor. Çünkü hata, dogru kilinmaya çalisiliyor. Ilkesizlik, kiskançlik, tembellik, egitimsizlik kol geziyor. Her seye karsin çelik bir bilinçle Türkiye için çarpisan beyinlere ragmen nice koltuklar kapasitesiz ama havali, muhteris ama kifayetsiz dangalaklarin isgali altinda.
Anlamak yasak
Hirsizliklari belgelenenler itibar görüyor. Köse kapmaca oyununda öncelik hep onlara taniniyor. Dis baglantilari sayesinde ayakta kalanlar; Amerika’nin, Avrupa’nin, Araplarin himayesinde gazetecilik yapanlarin sayisi belli degil.
Içerde birtakim güçler, gerçek haberciyi köseye sikistirmak için olmadik numaralar yapiyor. Gizli servisin, polisin, siyasetçi hamilerin himayesinde kimler nasil çalisiyor bilinmiyor.
Nazli Ilicak bir yazisinda Selam gazetesinin haber yaptigi, Bati Çalisma Grubu raporlari ve çalisma sekliyle ilgili olarak bana bir iftirada bulunmustu. Kendisi hakkinda açtigim dava yakinda sonuçlanacak. Benim için hayal ürünü raporlari ileri sürerek, ‘Hasan Celal Güzel aleyhine komplo hazirliyor’ demisti.
Yillardir tanidigim Hasan Celal Güzel, mahkemede lehime taniklik yapti. Nazli Ilicak attigi iftiranin altinda kaldi.
Yazilarinda bundan böyle atacagi her iftiranin hesabini da mahkeme kapisinda verecek. Adalet mafya ile isini bitirip sira medyaya gelince, halki dolandiranlarin, TRT’yi soyanlarin kaçacak delik arayacagi günler yakindir. Onlari ne seçim ne de seçim sonrasi hayallerini kurduklari iktidarlar kurtarabilir. Bu durumda olanlarin yurtdisina kaçmalarina olanak veren adamlari bile, bu sefer bir sey yapamayacak.
Medya dünyasini bunlarin elinden olsa olsa bir mesleki kurtulus savasi kurtarir. Ama savasa yüregi yetecek patron, çalisan, duyarli kitleler var mi? Bilemiyorum… Bütün bu bilinmezler arasinda küçük bir adacik olusturmaya çabalayan gerçek haberciler sikistirilan patronun, mafyanin, politikacinin, geçim derdinin kiskacinda çabaliyor. Ama onlarin esamesi okunmuyor. Kagit adamlarla, kadinlar yeni medya düzenin de kükreyip duruyor…
Yazili basindaki arkadas soruyor: “Kan, revan, gürültü… Bu ne biçim televizyon yayinciligi.”
Belli ki o gün gazetesinin birinci sayfasindaki fotografla, üçüncü safyasindaki tecavüz haberini okumamis. Ölmüs genç kizin çiplak bedeninin teshirini görmemis! Görse isyan edecek. Ama hepimiz okuma özürlüyüz ya! Sadece izliyoruz.
Anlamak yasak.
Muhtar’in haberciligi
Anlasak Reha Muhtar’in yutturmacalarina haber diyebilir miyiz?
Önce Çakici yakalanmadi, kendi teslim oldu dedirttiler. Simdi Çakici ile ilgili Reha Muhtar devrede. Temizlik harekâtini bitirmeye, anlamsizlastirmaya, sulandirmaya kalkiyorlar. Türkiye’nin muhtari, Fransa’dan yeminli tercümandan aldiklarini bile anlatamayacak kadar aciz. Anlatilanlara kattigi hayallerle isin içinden çikilmaz kiliyor. Son bir haftadir akillara ceza neler açikliyor izliyor musunuz?
Yesil ile, Alaattin Çakici Güney Afrika’da bulusacak ama bulusamiyor. Albay kodlu bir diplomat Ispanya’da Çakici’ya kirmizi pasaport veriyor. Sonra o kisi diplomat degil kaçakçi çikiyor.
Pasaportun rengi degisiyor. Çakici, MIT’in en üst düzey yetkilisinin 10 yil önce kaldigi evde kaliyor. (10 yil önce ögrenci olan yetkili nasilsa 10 yil sonra yönetici oluyor. Reha mantigi iste…) Paris’teki o ev MIT’in evi oluyor. Tilki Selim birden üç ayri kisi oluyor. Bu arada birinci Tilki Selim için olabilir denilen kisinin adi Selim Selimli diye veriliyor. Oysa dogrusu Selim Gösterisli.
Reha Muhtar’in haber silsilesi, arkasindaki görüntü oyunlarini geçin, söyle özetlenebilir:
“Ayse kadin fasulye, pazardan yesil domates almaya gidecekmis. Karsidan karsiya geçerken, Tilki Selim onu ham yapmis.”
Bu haberler silsilesini izleyen bazi televizyon elestirmenleri ‘aferin çocuga’ diye yaziyor. Onlar gerçekten izliyor mu? Izlediklerini anliyor mu? Ispanya’daki büyükelçi, disisleri, MIT, adi geçenler neden suskun? Disisleri Bakanligi haberle ilgili bir sorusturma açmis yürütüyor. Sonucunun takipçisi olacagim.
MIT’in, Çakici ile ayni yerde kalan üst düzey yöneticisi kim diye sorusturdum. MIT çevrelerinden gelen yanit ilginç:
“Reha Muhtar’in adresini verdigi yerde yasayan bir yetkili var. Ancak bu yetkili 10 yil önce degil, yaklasik 40 yil önce orada bulunmus. Liseden sonra egitimi için gittiginde kalmis. Iliskilendirmek için hayal gücü bile yetersiz kalir.”
Bana kalirsa MIT bu ithamlarin altinda kalmamalidir. Oturup dogrusu neyse açiklanmalidir. Yoksa dogru ile yalan birbirine karisip gidiyor. Olan basinin güvenilirligi kavrami ile kurumlara oluyor. Anlatilanlari dogrulamak için, Basbakan açip ‘Sizinle görüselim Reha Bey’ deyince hayaller, gerçek mi oluyor?
Türkiye’de mafyadan hesap soruluyor; yalan haberden, gazetecilik ilkelerini hiçe sayanlardan ne zaman hesap sorulacak? Izleyenleri, okuyanlari aldatmanin cezasi yok mu? Reha Muhtar’a ispatla demek o kadar zor mu? Magazin prgramlarini haber diye yutturanlara bu ülkede ‘Ne yapiyorsun kardesim’ diyecek kimse bulunmuyor mu? Basin Konseyi, Gazeteciler Cemiyeti ne ise yarar?
Belçikali yetkililer Nice’te tutuklu bulunan Alaattin Çakici’ya kendi ülkelerinde öldürülen bir ülkücüyle ilgili soru soracaklar. Reha Muhtar, Belçikali yetkililer daha Nice’e gelmeden üç gün önce ‘Iste Belçikalilarin sorgu tutanaklari’ diye yayin yapiyor. Ne anlatiyor, kimin sesi oluyor biliyor musunuz? Çakici’nin kaldigi otele girdik, iste odasi denilen odalarin baska otellerin, veya ayni otelin baska odalari oldugunu anlamiyor musunuz?
Türkiye’yi kendi zekâ düzeylerine sigdirmaya çalisiyorlar. Abdi Ipekçi’nin, Ugur Mumcu’nun, meslegi ugruna can veren nice habercinin mirasindan yiyorlar. Ellemeyelim kendi kusmuklarinda bogulacaklar dememeliyiz. Kirlettiklerini temizlemek yine bize düsecek. Susurluk öncesini animsayin. Gazeteciligin meslek itibarini yükseltmek için reklam kampanyalari düzenleniyordu. Susurluk sirasinda bizim (namusuyla, gerçek habercilik yapan ulusal ve yerel medyayi kastediyorum) performansimiz halkin gerçekleri ögrenmesini sagladi. Türkiye’yi temiz toplum özlemleriyle bulusturdu. Simdi bu çabalari bir yana biraktiracak adamlara firsat tanimamasi her habercinin görevidir.
Çalisanlarin tepkisi
Ne zaman ciddi bir olay yasansa onu sulandirmaya çalisan sovmenlerle, habercilerin ayrilmasi zamani gelmistir. Star haberin ‘baltali ilahi Seko’ yerine koyuyorlar halki. Adamlar kendilerini eglendiriyor, Türkiye’yi masalarina meze yapiyor. Sonra da bunun adina gazetecilik deniyor. Meslegi kurtarmanin yolu çalisanlarin tepkisinden geçiyor.
Mahallenin zavalli delisinin eline kiliç, basina beber kâsesi geçirip sokaklarda gezdiriyorlar. Adlari haberci. Alkol duvarini asip millete gece yarilari kendi pespayeliklerini izlettiriyorlar. Adlari haberci. Siyah kodlu görevliler, beyaz sayfalara saldiriyor. Adlari haberci. Bunlara dur demenin zamani geçti bile.
Gani Müjde, Reha Muhtar’in Alaattin Çakici’yla ilgili serisini izleyip sasirip kalmis. ‘Mizah ötesi ve korkutucu’ diye nitelendirdi yapilanlari. ‘Neden bunlara karsi dogruyu söylemiyorsunuz?’ diye sordu. Gülmece ustalarini bile korkutan haber anlayislari var ülkemizde.
Simdi onlarla aramiza sinir koymanin, kavganin zamanidir. Çünkü yapmak istedikleri Türkiye’nin temiz toplum özlemine balta vurmaktir.