Türkiye “Ecinnilerin” eline kaldı. Savunmasız, sahipsiz, suskun, savruk, sevdasız; Ecinnilerin insafına bırakıldı.
Dostoyevski, “Ecinniler” romanında, solcu görünümünde olan ama en çok sol düşünceye zarar veren kişilerin Çarlık Rusyası’ndaki durumunu anlatır. Tanım ve ad ona aittir. Cin sözcüğünden türetmiş.
Türkiye, küçükken “Cin” büyüyünce “Ecinni” olan bir siyasi kadronun hoyratlığına kurban ediliyor.
Benim Silivri zindanından, kör penceremden gördüğüm budur.
Memleket “Ecinni” istilasında.
Recep Tayyip Erdoğan ve kadrosu, cehaletlerinin cüretiyle bindikleri alametin Türkiye’yi götürdüğü kıyametten habersiz kürek çekmeye devam ediyorlar.
inanmadıkları sözleri sahiplenip yazı camlarından okuyorlar.
Sanatçılarla sanatçı, yazarlarla yazar, şairlerle şair, işçiyle işçi, memurla memur, bilim adamıyla bilim adamı… Onlar her şey olabilme cinliğini keşfetmişler. Siyasal Islamdan muhafazakâr demokrata, liberale, solcuya, milliyetçiye, otokrata, diktatöre, şeyhe, müride, son olarak “Prezidenf’e yol döşediler: Ecinni oldular.
Bu her kabın şeklini alan, içine girdiği kabı bir daha kullanılamayacak kadar tahrip eden “Ecinni” siyaset akımının elinden Türkiye’yi bir an önce kurtarmak gerekiyor.
Bizim Ergenekon bataklığına, çıkmaz sokağına atılmamız bu Ecinni kadronun cinliği. Toplumsal, siyasal muhalefeti, başkaldırıyı önlemek amaçlı.
Başardılar mı ne?
iyi de aklı başında Türkiye cehalete, bu “Ecinni” zulmüne karşı koymayacak mı? Kötülüklere karşı durmayacak mı? Cumhuriyet, “Ecinnilere mi bırakılacak? Türkiye Aydınlanma devrimini, “Ecinni” karanlığına böylece suskun terk mi edecek?
Buna inanmıyorum.
Türkiye’yi bu bizden gibi görünüp en büyük tahribatı bize veren “Ecinni” siyaset anlayışına karşı çıkmaya, suskunluğunu, sessizliğini sonlandırmaya çağırıyorum.
Herkes komşusuna, en çok da AKP’ye oy veren değerli yurttaşlarımıza ulaşmalı. Onlara bütün yüreğimizi, sevgimizi, hoşgörümüzü göstererek, suçlamadan bu “Ecinni” tutumu anlatmalıyız. Onları ikna etmeliyiz. Onları sevdiğimizi, bizi kimsenin ayıramayacağını gösterip, sorunumuzu sevgi ve akılla çözmeliyiz.
Kıbrıs, Ermeni, Kürt sorunlarında “Ecinni” kadrosunun başımıza açtığı belaları anlatalım.
İşsizlik, yolsuzluk, yoksulluk bataklığını anlatalım.
Yandaş medya, yandaş memur, yandaş hukuk anlayışını anlatalım.
Demokrasimizin, kurumlarımızın durumunu anlatalım.
Bu Ecinni kadro iktidardan düştüğü an yarattığı bu düzenin düşmanı olacaktır. Çünkü bu düzen onun gizlediği faşizminin araçlarıyla donatıldı.
Bunun başka ellere geçmesinden korkar.
Hepimiz kapı kapı dolaşıp “Ecinniler”den kurtuluşu yurttaşımızla konuşmalıyız. Onları sabırla ikna etmeliyiz.
Bize inananların birinci görevi budur.
Ecinnilerin diktasına son vermeliyiz.
Türkiye bizim en değerlimiz.
Onun “Ecinni” karanlığına gömülmesine; özgür ve bağımsız cumhuriyetimizin yok edilmesine seyirci, suskun kalmayacağız.
Vatan..
Namus..
Ahde vefa aşkımız, bize Türkiye’yi bu karanlıktan kurtaracak, “Ecinnileri” kovalayacak gücü ve inancı vermektedir…
- Silivri Cezaevi’nden Cumhuriyet gazetesine makale
- -Ecinni başlığıyla yayınlanan yazının tarihi: 24 Nisan 2010