15 Ekim 2001
Kemal Derviş geldiğinde bayram havası yaratanlar, bugün kötülüklerin bütün yükünü onun omuzlarına yüklemek üzere hazır ve nazır bekliyorlar. Yarattıkları kurtarıcıyı yiyerek zaman kazanacaklar akılları sıra. Çünkü ekonomi yapısında harç bitti iş paydos ediyor. Bunun en önce onlar farkında.
Bundan sonra Derviş tek suçlu olacak. Televoleci iktisatçılarımız yeni ve etkin ama gerçek olmayan senaryolar bulamazsa vah Derviş’e. Şimdi bu süreci geciktiren şey, Derviş’in Türkiye’de sözün değil, sükutun altın olduğunu öğrenmesi. Bunu ona birileri tam zamanında öğretti. Şimdi bu bilginin rantını yiyor. Ekonomiyi 100 günde düze çıkartacaktı, şimdi 2002 diyor ya, durun daha neler olacak.
Bütçe yalanları
Türkiye ekonomik anlamda tam olarak bitti. Farkında olanlar biliyor. Hükümet bütçe yapamıyor. Bütçe rakamları, hedefleri gerçekçi değil. YPK toplantısında 2002 hedeflerine bakın. Enflasyon yüzde 34, büyüme yüzde 4, dolar 1 milyon 650 bin lira. Yaşasınnnnn yalan!… Bütçe değil yalan rüzgarı.
Türkiye’de kasım ayından itibaren IMF’ye verilen mektup gereği Merkez Bankası özerk olacak. YPK toplantısında bankanın başkanı uyarmış: “Kasım ayından sonra Hazine’ye kısa dönem avans açamam IMF bunu yasakladı bilginize” diye. Yani Hazine aralık ayının maaşlarını nasıl ödeyeceğini bugünden düşünmeye başlarsa iyi olur. Çünkü para bulması imkansız olur.
Yapılacak bütçenin gelirler kısmı iç borç faizlerini ödemeye yetmiyor. Bütçe artık hiçbir şeye yetmiyor. Zaten bütçe kavramı deline deline kevgire döndüğünden bütçe de yapılamıyor. Alt alta dizip üç beş rakamı hasbıhal ediyorlar kendi aralarında. Bütçe artık gerçekleri değil gerekçeleri sıralıyor. Onlar istedikleri kadar bağırsınlar vergi diye, onu da toplayamayacaklarına göre bundan sonrası bugünden de zordur, zor.
Ankara’da ekonomik anlamda kara kış başladı da savaş sıcaklığından henüz bürokrasimiz hissedemiyor.
Çek mi, nakit mi?
Bütün bu karanlık içinde yüreklere yine Kemal Derviş su serpmiş. Derviş özetle diyor ki: “IMF 5 milyar dolarlık borç ödemesini erteleyecek. Ayrıca bize Dünya Bankası ve G – 7’ler kredi açacak. Bu krediler ile birlikte toplam 20 milyar dolar para gelecek. Şimdi bu kredilerin ne kadarı Dünya Bankası ve IMF kaynaklarından ne kadarı ikili anlaşmalarla olacak bunu belirleyeceğiz…”
Adamlar sanırsınız işi gücü bırakmış bonkör bir şekilde “çek mi yazalım, nakit mi istersiniz” diye soruyor. Yok böyle bir şey. Onların derdi, vermek değil, almayı başarmak.
IMF taviz arıyor
IMF Başkanı Rusya’da bu konuşmanın hemen sonrasında borç ertelemenin ve yeni kaynak tahsisinin öyle kolay olmadığını anlatıverdi.
Şimdi ellerini açıp dualarını savaş için eden bir sürü adam var Ankara’da. Savaş çıksın Amerika bize muhtaç, parayı alalım Mehmetçiği cepheye sürüp bu işten kurtulalım diyorlar.
Kötü yönetimlerinin, basiretsizliklerinin cezasını çocuklarımıza ödetecekler. Kan parasını, diş kirası olarak kullanacaklar. Yazık bize.
Türk halkı artık bir gerçeği görmelidir. Türkiye’yi kendi kaynaklarına dönük, ekonomik programlardan başka hiçbir şey kurtaramaz. Dışarıdan alınacak borçlar ve IMF politikaları açmazları artıracak. Hele savaş… Savaşın yayılması, inanılmaz sakıncalı. Yaygın bir savaş olmadan terör ve İslami köktenciliğin kökünün kazınması sağlanmalı. Başarı burada.
Kurtuluş öz kaynak
Türkiye üretimini atıl durumda bulunan en az 25 milyon insanı ekonomiye, tüketime kazandıracak politikalarda aramalı. Türkiye ekonomisinin kurtuluş reçetesi Türk insanında ve ekonomistlerinde saklı. IMF’den kurtulup, öz kaynak planlaması yapmalıyız. İşadamı, çalışan, bürokrat ve parlamento en az 30 yıllık bir ekonomik programla Türkiye’de her şeye yeniden başlamalı.
Bu savaş para getirmez. Yayılır ve Amerika’nın söylediği gibi Suriye, İran, Irak cepheleri açılırsa kan ve gözyaşı getirir. Kandan para kazanmak için el ovuşturan kifayetsiz muhterislere duyurulur. O zaman onları yeni Derviş’ler de kurtaramaz.