15 Ağustos 2003
Türkiye ekonomisinin en önemli lokomotifleri KİT’ler (Kamu İktisadi Teşekkülleri) bu yıl rekor karlara imza attılar. Bunca zaman baskı ve uğradıkları sindirme politikalarına rağmen, arpalık haline dönüştürülüp, siyasetin finansmanında kullanılmalarına rağmen, bu sonuç çok önemli. Bravo KİT’lere. Çünkü onlar Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünlere ulaşmasında en önemli kalelerden biridirler.
Türkiye Cumhuriyeti kurulurken bir çivi dahi üretilemeyen bu topraklarda, Mustafa Kemal ve arkadaşları KİT’ler ve karma ekonomik sistem anlayışıyla devasa bir sanayi hamlesi yaptılar. Bu hamlenin uzantılarıdır günümüze Türkiye’yi taşıyan, ekonomik dev haline gelen KİT’ler. KİT sistemi, stratejik sanayi kollarında daha 1960’lı yıllarda özel sektörle buluşturulup, birleştirilip, yeni ve liberal bir ekonomik sisteme geçilmesi gerekirken, Atatürk’ün mirası, Türk ekonomisinin dinamoları kirletilerek yok edilmişlerdir. 1970 sonrasında siyasiler tarafından finansman amaçlı kullanılarak zarar ettirilmişlerdir.
Hatalar silsilesi
Atatürk döneminde Türkiye, Polonya ve diğer ülke lisanslarıyla Etimesgut ve Kayseri uçak fabrikalarında 200’den fazla uçak üretimi anlaşması yapan bir anlayışa sahipti. Bunun altyapısını gerçekleştirmişti. ‘İstikbal göklerdeydi’.Türkiye bu anlayışları, daha sonra savaş meydanlarında, barış masalarında (Lozan gibi) yendiği emperyalizme ve propagandalarına karşı, 1945 sonrası gerilediği için yenileyemedi. Teslimiyetçi anlayışlara karşı direnemedi. Oligarşik dönüşümleri engelleyemedi. Osmanlı artığı kafaların, saray oligarşilerini, parti oligarşilerine dönüştürme çabalarına, kendi seçkinlerini yaratma heveslerine dur diyemedi. Hukukunu, siyasetini, ekonomisini bunların anlayışlarına göre dizayn etti. Devrimlerin ve cumhuriyet ideolojisinin arkasında duramadı. Karşı devrimci güçlerin ekonomik ve siyasal çökertme planlarına engel olamadı.Türk ekonomisi ve Türkiye 1960’lı yıllardan sonra bir daha sırtını yerden kaldıramamacasına yıkıldı. Terörle kaynakları harcandı. Siyasi istikrarsızlıklar ve ekonomik krizlerle beli büküldü. 1970 sonrası uygulanan askeri ambargolarla ulusal savunması zayıflatıldı, savunması pahalıya mal edildi. Türkiye’nin iç ve dış saldırılar karşısında kaynakları heba oldu gitti.
Paralize ülke
İyi de biz ne yaptık? Türkiye bu olaylar başına gelirken neden uyanmadı? Türkiye paralize oldu. Yani her bir tarafı lime lime parçalanırken, o kafasını başka yönlere çevirmek durumunda bırakıldı. Korkak, silik yöneticiler ve oligarşik sisteminin cumhuriyet rejimine karşı yarattığı mafya düzeni, Türkiye’nin kaynaklarını yolsuzluk ve rüşvet eliyle tüketti. Türk halkı öğretmen yetiştiremez hale geldi. Okullarında eğitim kalite ve süre olarak bitti, gitti. Türkiye’de bir insanın ortalama eğitim yılı 4 yıl . Bu oran Almanya ve Amerika’da 14 yıl. İskandinav ülkelerinde 16 yıl. Bu cehalet ve karanlık içinde bırakılmış Türkiye’nin olayları algılaması mümkün mü? Bilim yerine dogma ve hurafe geldi. Siyaset yönetim aracı olmaktan çıktı, soygun sisteminin amacı ve aracı oldu. Nerede hırsız, uğursuz varsa yönetime katılmak istedi. Şimdi bunlar başımıza niye geldi diye sormanın bir anlamı var mı? Hak ettik onun için oldu.
Atılımlar yapmak
Türkiye derhal savunma sanayii ile bilgi sistemlerinde KİT’lerini özel sektörle entegre ederek atılım yapmalıdır. Aklımızı, gözümüzü bağlayan cehalet ve dezenformasyon ataklarından kurtulmalıyız. Savunma sanayiinden başlayarak KİT’lerin birikimi ve gücünü, özel sektörle buluşturmalıyız. Devlet gerekirse yeni alanlarda Atatürk’ün karma ekonomik sistem anlayışının doğrultusunda, İzmir İktisat Kongresi’nin hedeflerini koyduğu liberalizasyonu gerçekleştirmelidir. Devlet ihtiyaç duyduğu stratejik alanlarda özel sektöre garantiler, krediler, vergi muafiyetleri, ortaklıklar sağlayarak yeniden ekonomik atılım yapmalı. Ulusal sanayiyi ayağa kaldırmalı. Amerikan veya AB savunma sanayilerinde farklı bir durum mu var? KİT’ler bu anlamda yeniden bir büyük başlangıcın dinamosu olabilirler. Yeter ki bunu isteyen bir irade duruma hakim olsun.