24 şubat 2001
Ankara’da ekonomik krizin siyasi ve bürokratik faturasının kime kesileceği hafta başında belli oluyor. Yani hem kabinede hem de bürokraside değişiklik gözüküyor. Bürokratlar 13 saatlik kriz toplantısı sırasında topluca istifalarını hükümete sundular. Yani bürokratların istifaları iktidarın elinde bulunuyor. Değişime direnecek bürokrat yok. Pazartesi günü toplanacak MGK’nın ardından, koalisyon ortakları bir araya geliyor. Gündemin ana konularından birini ekonomik programla ilgili sapmalar noktasında yapılacak değerlendirme oluşturuyor. Bu değerlendirme, bildiğimiz değerlendirmelerden değil. Toplantıda olayın bürokratik ve siyasi sorumluluk noktasındaki adları masaya yatırılacak. Bu adlar arasında yapılacak değişiklikler konuşulacak. Bu konuda en büyük ısrar MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geliyor. Bahçeli ekonomik krizle ilgili sorumluların, özellikle de siyasi sorumluların ve sorumlulukların tartışılması gerektiğini söylüyor. Bahçeli isteğini diğer liderlere de kabul ettiriyor. Bahçeli’nin olayın bürokratik sorumluluklarının dışında özellikle siyasi sorumluluk noktasındaki sözleri ve bastırması ekonominin yönetiminde görev alan bakanlar noktasında bir değişim istendiği gerçeğini gösteriyor. Bu noktada Başbakan Bülent Ecevit’in Üsküp’ten dönüşü ve MGK’nın ardından Bahçeli ve Yılmaz’ın da katılımıyla hem siyasi hem de bürokratik değişikliklerin ele alınması konusunda liderlerin mutabakatı var. Ama hangi bakanların veya bürokratların değiştirileceği konusunda şu an ön plana çıkan ad yok. Ama zaten görev süresi yakında dolacak olan Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel’in yerine ad düşünülmeye başlanmış bile. Bir de kamu bankalarının yönetim kadroları, krizdeki sorumlulukları ölçüsünde ele alınacak. Öte yandan diğer kilit ekonomik görevlerdeki bürokratlar için nelerin olacağı ise pazartesi günü netleşecek. Krizle ilgili toplumsal baskı ve ekonomik çevrelerin eleştirileri de hem Bakanlar Kurulu’nda hem de diğer alanlarda yapılacak değişiklikleri iktidar için zorunlu kılıyor. Mesut Yılmaz’ın dün yaptığı ekonomik tablonun ve yönetiminin değerlendirilmesi açıklaması ile, MHP’li Devlet Bakanı Tunca Toskay’ın enflasyon dahil ekonomik hedeflerin tümünün yeniden revize edilmesi gerektiği yolundaki sözleri değişimin habercisisi. Hükümet bazı bakanlar ile bürokratlardan vereceği fire ile yeni bir krize kadar devam diyor. Ama ya kapıda hazır bekleyen diğer krizler… Onlar için bir önlem planı var mı dersiniz? Bana sorarsanız yok.
Kavganın nedeni
Kamu bankalarının içine düştüğü açmaz, artık gözle görülür oldu. Ziraat ve Halk bankaları yükümlülüklerini yerine getirirken zorlanıyor. Halk Bankası’ndan para alamadığı için zorda kalan özel bankalar büyük sıkıntılar yaşadılar. Kamu bankaları kaynaklarını arpalık olarak sağa sola dağıttığı için karşımızda bir büyük tehlike olarak bu bankalar duruyor. Bu konuda acil önlem alınması gerekiyor. Çünkü bu bankalar yıllardır olduğu gibi arpalık olarak kullanılmaya devam ediyor. 19 Şubat’ta MGK’da o malum kavga yaşanmadan önce Halkbank ile ilgili olarak bir denetim raporu Cumhurbaşkanı’nın kontrolünde bulunan Devlet Denetleme Kurulu’na ulaştırıldı. Bu raporda yer alanlarla ilgili olarak dün Ankara’da bir bürokrat elindeki rapor örneğini bana gösterdi. Halk Bankası’nın 1997 – 2000 yılları arasındaki 250 milyon dolarlık batık veya geri dönüşü zor olan kredi dökümünün de yer aldığı rapordan bazı örnekler:
Batık durumda olan Etibank ve bağlı ortaklıklarına verilen kredi miktarı 73 milyon dolar, Egebank ve bağlı ortaklıklarına verilen kredi miktarı 120 milyon dolar. Sadece Murat Demirel değil, hayali ihracatçı Yahya Demirel’de canı sıkıldıkça Halk Bankası’nı tokatlardı. Batan İnterbank ve Cavit Çağlar’a verilen kredi 35 milyon dolar. Batık Bankkapital ve Ceylan grubuna verilen para 510 bin dolar, gayri nakdi kredilerin oluşturduğu risk 15 milyon dolar. Batık Bank Ekspres ve bu bankanın eski sahibi Korkmaz Yiğit grubuna kullandırılan kredi miktarı 13 milyon dolar. Toplam kredi miktarı 250 milyon dolar. Fazla lafa gerek var mı? Batık olmayana kredi vermemişler neredeyse. Bu krediler olumsuz raporlara rağmen verilmiş. Bir de şu Ziraat Bankası’nın yurtdışı, özellikle Amerika’daki şubeleri üzerinden yaptığı işlemler ile kamu ağırlıklı bankalar ile kamu bankalarının offshore’ları konusunda bilgi sahibi olursak, bakın kopacak gürültüye.