29 Ağustos 2001
Üzeyir Garih cinayeti, Türkiye’de suç ve suçluyla mücadelede nasıl büyük yanlışlar yapıldığının anıtı gibi duruyor karşımızda. Garih’in cep telefonunu elinde bulunduran er Yener Yermez, Şartlı Salıverme Yasası’ndan yararlanan bir eski hükümlü. 1975 doğumlu. Kayseri’de 2 milyon lirasını almak istediği bir kişiyi bıçaklayarak öldürmüş. Ve dün gece Emniyet laboratuvarından gelen sonuçlar gösterdi ki, Üzeyir Garih cinayetinin birinci derece zanlısı da, aftan yararlanan Yener Yermez’dir. Yener Yermez’in Hasdal kışlasındaki dolabından çıkartılan kanlı pantolonun üzerindeki kan lekeleri, Üzeyir Garih’in kanıyla aynı çıktı. Zanlının ailesi ayrı bir dram. Anne bulaşık yıkayarak yaşamaya çalışıyor. Baba ölmüş. Yermez, sahipsiz çocuklardan… 2 milyon lira için işlediği cinayet sonucunda 7 yıl ceza almış. Şartlı Salıverme Yasası’ndan yararlanıp çıkmış. Askere alınmış. Sonuç ortada.
Af nelere mal oluyor
Şimdi Yermez’in suçlu olduğunu ilan ediyorum sanılmasın. Belki o da elindeki telefonu gitti bir başkasından aldı. Ama arandığını anlayınca Hasdal Kışlası’ndan gece yarısı kaçması ortada pek çok soru işareti bırakıyor. Ayrıca dolabından çıkan kanlı pantolonun üzerindeki kan izlerinin Üzeyir Garih’e ait olması, bütün şüpheleri ona çıkartıyor.
Yermez’in işlediği Kayseri’deki gaspa bağlı cinayetin aracı da bıçak. Bana kalırsa olayın çözümünde Yermez önemli bir olgu. Suç ve suçluyla mücadeleyi hapishaneleri doldurup boşaltarak yapacağını sananlar, bugün bu cinayet nedeniyle yüzlerine yedikleri tokadı yaşamları boyunca unutamayacaklardır. Siyaseten af nelere mal oluyor, suç ve suçluyla ne kadar mücadele edebiliyor? Bu soruların yanıtlarını af yasasına el kaldıranlar vicdanlarında versinler artık. Şimdi gelelim Hasdal Kışlası’na kadar uzanan olaylar zincirinin öyküsüne.
Önceki gün 17.00’de Üzeyir Garih’in hareketsiz olan cep telefonundan ilk sinyal alındı. Hasdal kışlasından bir astsubay idi telefonda konuşan. Polisler, askeri yetkililerle birlikte hareket ederek önce telefonla konuşan astsubayı buldular. Kendisinin nöbetçi olduğunu, kışlada yapılan aramada telefonu bulduğunu anlatan bu kişi, telefonu beğenince kendi kartını takarak denediğini dile getirdi. Ama, aramada telefonun bulunduğu er ve diğer astsubaylarla ilgili bilgiler de aktardı.
Telefonu elden ele dolaştıran kişiye, Yermez’e ulaşılması ise, 02.00 sularında gerçekleşti. Ama o zamana kadar kendisinin arandığından bilgi sahibi olmayı başaran Yermez, kışladan firar etti veya kendisini kışla içinde iyice saklamayı başardı.
Nereye kadar kaçacak?
Soruşturma sonunda üç astsubay ve dört er sorguda. Ancak, Yermez ile bunlar arasında bir çete bağlantısı olup olmadığı, bu kişilerin olayla ilgisinin bulunup bulunmadığı hala belli değil. Yermez, 02.00’den sonra aranmaya başlandı. Ancak, olayla bağlantısı onu nereye kadar götürür bilinmez. Yermez, eğer olayın asli faillerinden ise ve parayla birileri tarafından tutulmuşsa, onlar kaçması ve saklanması konusunda ellerinden geleni yapacaklardır. Ama olay adi bir cinayet ise, Yermez kaçma girişimini devam ettirmek isteyecektir.
Ama nereye kadar?
Şimdi olay anına dönelim. Üzeyir Garih ile katiller karşılaştıklarında, katil Garih’e ilk darbeyi, büyük bir olasılıkla kulak arkası ve boynuna isabet edecek şekilde sapladı bıçağı.
Artık bunun bir bıçak değil, kasatura olması ihtimali de var. Yaralar da sanki bu tür bir aletin kullanıldığını doğrular gibi. Ardından ona sarılarak tıpkı boğmak istercesine göğsüne sapladı art arda bıçak darbelerini. Ve sonunda da böbreklerini vurdu. Bu sırada olay yerinde bulunan ve bir kadına ait olduğu kesinlik kazanan kan izlerini dikkate alırsak, kadın da ya yardımcı olurken ya da direnirken küçük bir yara aldı. Ama yarasını iz bırakmayacak bir şekilde birkaç adım sonra kapatmayı başardı. Bunu da, büyük olasılıkla başında bulunan örtüyü eline sararak yaptı. Bunlar benim olayla ilgili bilgilerden çıkardığım kendi senaryom. Kadın kim? Orada ne yapıyordu?
Bununla ilgil de iki senaryom var. Bunlardan biri kadının ve katil adamın kiralanmış ve tasarlanmış bir saldırıyı gerçekleştirmeleri üzerine.
Bu durumda adam ile kadının sahipleri çok önemli.
Taciz senaryosu
Ama ikinci ve basit senaryom şu:
Bu mezarlıklarda uyuşturucu alıp kadınlara sarkıntılık eden bir serseri, Yermez de, bu noktada zanlıdır. Eyüp mezarlığının bu en tenha ve görünmez noktasında bir kadına tacize bulunurken Garih müdahale etti ve olaylar sonrasında kadın kaçtı, Garih can verdi.
Olayla ilgili bulgular, kanlı pantolonu ve cep telefonu elinde bulunduran sabıkalı Yermez üzerinde yoğunlaşıyor.
Polisin elinde, Eyüp’te yakalanmış olan tişortu kanlı, kulağının arkası ve tırnak içleri kan ve parçalarla dolu bir zanlı daha vardı. Polis, bunu laboratuvarda inceleyince, gördü ki, kan başkasına ait. Bu olayda da peşin hükümlü olmamalı. Ama, birinci şüpheliyi de mutlaka yakalamalı. Çünkü hem cep telefonu, hem kanlı pantolon hem de özgeçmişi, onu sanık sandalyesine oturtuyor. Bir de olay yerindeki kadın, onu hiç akıldan çıkarmamak lazım. Bu kadın, mezarlıkta çalışan hayat kadınlarından biri mi yoksa zanlının arkadaşı mı? Bu mutlaka aydınlatılmalı.