23 mart 2001
Türkiye bir erken seçime doğru mu gidiyor? Bu soruyu Ankara’da kimi kesimler “evet” yanıtını vermeye başladılar. Muhalefet zaten seçim istiyor. Ama iktidar milletvekilleri de giderek sıkışan kriz ortamından çıkış noktasında şaşırmış, bunalmış gözüküyorlar. Anayasa Mahkemesi’nin Fazilet Partisi hakkında vereceği karar, bu kararı bekleyen Recep Tayyip Erdoğan ve onunla hareket etmeyi göze alan merkez sağ oluşumcuları ve işvereni, işçisi herkesin aklında seçim sorusu var. Soruyu ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’a sordum. Yanıtı netti:
“Hayır. Bir erken seçim asla gündemde yok. Biz koalisyonu oluşturan liderler bu konuda tam bir fikir birliği içindeyiz. Kararlılığımız tamdır. Bu ortamda bir erken seçimin Türkiye’ye maliyeti de çok yüksek olur. Bunu hesaplamadan erken seçim diyecek kimse var mı? Sayın Ecevit de, Sayın Bahçeli de hükümetin 5 yıllık bir süreyle iktidar olacağı konusunda kararlı tutum içindeler. Ben de aynı kararlılık içindeyim. Seçim normal zamanında yapılacaktır. Bir erken seçim yok.”
Tabii bir “kaza” yaşanmaz ve koalisyon içindeki dengeler değişmezse bu kararlılık sürecek. Aksi olursa Türkiye sonbahara “ceeeee” yapacak bir erken seçimle girebilir.
Kemal Derviş nereye?
Devlet Bakanı Kemal Derviş’in siyasete atılmayacağını, liderlere “politikaya girmeyeceğim” dediğini ve Amerika’ya döneceğini yazdım dün. Ben böyle öğrenmiştim. Kendisine sormuşlar diyor ki:
“O arkadaş yanlış bilgi almış. Ben Amerika’ya dönmeyeceğim. Ankara olmaz, İstanbul olur veya İzmir olur. Üniversiteye döneceğim, bundan sonra Türkiye’de yaşayacağım…”
Kendisine teşekkür ederim. Ben liderlere yaptığı açıklamada, bana aktarılan bu kısmı yanlış anlamış olacağım. Düzeltti, sağ olsun… Ama politika yapmama kararlığını dile getirişi ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Türk Telekom konusunda yaşadığı tartışma konusunda bir düzeltme yapmamış. Ben yine de bir hatam mı var, hemen düzelteyim diye hem haber kaynağımla hem de liderlerden dün ulaşabildiğim ANAP Genel Başkanı Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’la konuştum. Kendisine sordum:
“Kemal Derviş’in politikaya girip girmeyeceği konusunda liderlere bir açıklaması oldu mu?”
Yılmaz ,”Bize politikaya girmeyeceğini, siyaseti düşünmediğini, kalmayacağını, mesleğine döneceğini söyledi” dedi.
“Nereye dönecekmiş Sayın Derviş” diye sorduğumda Yılmaz,”Ben bilemem, sormadım” yanıtını verdi.
Yani Kemal Derviş “politikaya girmeyeceğim” demiş. Siyasi geleceklerini Derviş’e hedefleyenlere : D – U – Y – U – R – U – R – U – M.
Hazine de yok, arazi de
Ekonomik krizden çıkmanın yolunu kamu arazilerini satmakta görenler, acaba bu arazilere nasıl değer biçebilecekler? Örneğin İstanbul’un Küçükarmutlu’sunda denize nazır gecekondular ile TEM otoyolundan görülen uzak tepelerdeki gecekondular da kamu arazisi. Peki Küçükarmutlu’daki gecekondulara, sıradan bir arsa gibi mi, yoksa boğaza nazır bir arsa olarak mı değer biçilecek?
Gecekonducu genellikle dar gelirlidir, çok para veremez diye fiyatlar düşük tutulursa, devletin arazisini gaspeden bu kişilere büyük bir rant armağan edilecek. Devlet hazinesini hortumcudan, rüşvetçiden, hırsızdan hiç kurtaramadı, şimdi gecekonducuya koltuk çıkılsa ne olur diyenler de çıkacaktır. Ama bir başka gerçek orta yerde duruyor. O da gecekondularda oturanların yüzde 70’inin kiracı olduğu gerçeği. Yani fukaraya değil satış, gecekondu ağasına yapacak. Gecekonduya yapılacak satış, arazi mafyasına rant olacak.
Şimdi el ovuşturan mafya, kazanacak. Ortaya yerde ne hazine kalmış, ne de arazi. Biz eskiden ne yapmıştık diye bakıp aynısını tekrarlıyorlar. Hata ediyorlar