02 Mayıs 2002
Türkiye enerjide büyük kıskaçta. Başta Amerika, AB ve pek çok ülke Türkiye’nin enerji pazarından pay almak istiyorlar. Bunun için de büyük kavgalar veriliyor, lobi çalışmaları yapılıyor. Prof. A. Ziya Aktaş, DSP İstanbul milletvekili Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı, kendi döneminde özellikle doğalgaz konusunda yapılanlarla ilgili ilginç bir mektup yolladı. işin iç yüzünü anlatan mektup şöyle:
“Bildiğiniz gibi 1999 yılının ocak – mayıs döneminde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak Sayın Ecevit başkanlığındaki 56. hükümette görev almıştım. Mavi Akım, Bakü – Ceyhan boru hatları yanında Türkmenistan, İran ve Mısır doğalgaz boru hatları o dönemde üzerinde özellikle durduğum konuların başında geliyordu.
İran ile yaşananlar
İran’la gaz anlaşması yapılmış ama ABD ambargosu nedeniyle alımın yapılamayacağı en üst düzeyde resmen bildirilmişti. 2000 yılında ABD’deki başkanlık seçimlerinden sonra bu ambargonun yumuşayabileceği umudu ve beklentisi ile biz yurtiçindeki çalışmaları sürdürme kararı aldık ve uyguladık. Nitekim daha sonra hattı İran’dan önce biz bitirdik.
Rusya ile Mavi Akım anlaşması yapılmış ama gereken finans sağlanamamıştı. Dahası ABD bu hatta bazı nedenlerle karşı olduğunu bildirmişti. Ayrıca, Amerika aynı anda hem Mavi Akım hem de Türkmenistan hattı için kaynak desteği sağlamayacağını açıkça bildirmişti.
Bakü – Ceyhan tartışması
Bakü – Ceyhan ham petrol boru hattının yapılıp yapılmaması dahi o günlerde tartışılır durumda idi. Bakanlık dönemimde öncelikle yaptığım ilk önemli iş Bakü – Ceyhan petrol boru hattı projesinin hızlandırılması ve o günlere kadar ayak sürüyen ve hatta karşı çıkmakta direnen bir büyük uluslararası petrol firmasının bu direncinin kırılması oldu. ABD’nin Kafkasya ve Hazar bölgesi başkanlık danışmanının da yakın desteği ile İstanbul Protokolü yoluyla bunu başardık. Bu arada Kazakistan petrolünün de Bakü – Ceyhan hattından yararlanması için ön görüşmeler yaptık.
Doğalgaz konusunda bütün bu saydığımız bağlantılar gerçekleşirse siz bu kadar gazı ne yapacaksınız sorusuna şu cevabı verdik: Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacı önümüzdeki yıllarda mutlaka artacak. Tutun ki çok fazla geldi. O zaman Bulgaristan üzerinden Güney ve Orta Avrupa’ya boru hattı ile aktarmak üzere Bulgarlarla ön görüşme yaptık. (Yunanistan ile son bir iki yılda gelişen ilişkiler nedeniyle onların da böyle bir öneriye sıcak bakacakları anlaşılıyor.) Çünkü, Avrupa’nın kullandığı Kuzey Denizi yataklarındaki gaz rezervinin 20 – 25 yılda tükeneceği veya azalacağı öngörülüyor.
Bir taraftan İran diğer yandan Rusya (Mavi Akım) daha önceki anlaşmalara uygun olarak Türkiye’nin hızla adım atmasını ısrarla bizden istediler. Her ikisine de anlaşmalara bağlı kalarak gazı alacağımız teminatı verdik. Ama Türkiye için öncelikli projenin Türkmenistan doğalgazı olduğunu söyledik ve gerekli adımları attık.
Bakın oradaki gerekçemiz şu idi:
Türkmenistan hem Rusya’ya hem de İran’a doğalgaz satıyordu. Bu iki ülke de Türkiye’ye gaz satıyor ve satmaya çalışıyordu. Türkmenbaşı, ‘Bu iki ülke bizden aldığı gazı size satıyor. Biz iki devlet bir milletiz, bizden neden doğrudan gaz almıyorsunuz?’ dediğinde de 1998 yılında imzalanan bir ön anlaşma yapılmıştı. Bu ülkeye böyle bir olanak verebilmek hem Türkiye’ye hem de Türkmenistan’a yarar sağlayacaktı. Böylece Türkmenistan ihtiyaç duyduğu parayı alabilecek ve gelişmesini sürdürebilecekti. Çünkü diğer satışlarla ilgili bazı sorunları vardı. Böylece oluşturulacak ‘enerji yolu’ tarihi eski ‘ipek yolu’nun yeni bir tekrarı olacaktı. O zamanki ABD yönetiminin bu konudaki görüşü ile hükümetimizin görüşü tümüyle uyuşuyordu. 1999 yılı Mayıs ayında Türkmenistan’dan gaz alımı anlaşması yaptık. Türkiye sınırında alım fiyatı Rusya gazından ve İran gazından ucuz tutuldu…
Türkmen gazı niye olmadı?
Ama olmadı… Hükümet değişti. Yeni hükümet Mavi Akım projesine öncelik verdi. Ardından Azerbaycan petrol sahasında gaz bulunca kendi gazını öncelikle Türkiye’ye satmak çabasına girdi ve Türkmenistan’dan gelecek gaza doğrudan ve dolaylı engel çıkarmayı sürdürdü.
Bu arada, Türkmenistan doğalgaz boru hattını üstlenen konsorsiyum dağıldı. İşin içinde neler döndüğünü bilemiyorum. Ama en ilginç şey şu: Hazar denizinin altından boru geçemez diyenler çok geçmeden daha derin olan Karadeniz altından boru geçişini gördüler. İnceleme sonucu Karadeniz’de bunun teknik olarak yapılabileceğini biz daha o zaman görmüştük. Zira Karadeniz’de şimdi boru döşeyen İtalyan firması yıllar önce Tunus – İtalya doğalgaz hattını deniz altından geçirmişti ve o sıralarda Ruslarla yaptığımız bir başka anlaşma ile Rusların aynı İtalyan firması ile bu alandaki işbirliğine Türkiye olarak bakanlığım döneminde onay vermiştik.
Çin endişesi
O sıralarda Türkmenistan gazının İran üzerinden veya Afganistan üzerinden Hint Okyanusu’na veya hatta doğrudan Çin’e uzanması kimi kesimlerde ciddi ciddi planlanırken, gazın batıya yönelerek Türkiye ve Avrupa pazarına girmesi Türkiye’nin de yararınadır diye düşünmüştüm ve inanmıştım. Hala aynı görüşteyim. Siz ne dersiniz? Selam ve sevgilerle.”