14.11.2000
F tipi cezaevleri suçluların insan olduklarının unutulmadığı, suçluyla değil suçla mücadeleye öncelik veren bir sistem olarak düşünülmüş. Ancak henüz yasal koşulları hazırlanmış değil
Tuncay ÖZKAN
Nuri Ergin ve kardeşinin cezaevi sistemini tepetaklak eden son ayaklanmalarının ardından Adalet Bakanlığı soruna çözüm olarak gördüğü F tipi cezaevi sistemini uygulamaya koyma noktasında önemli hazırlıklarını tamamladı. Ankara’da dün Sincan’da bulunan F tipi cezaevini inceleme olanağı buldum. F tipi cezaevi, suçluların insan olduklarının unutulmadığı ve yaşam alanlarıyla, sosyal aktivitelerinin düzenlendiği yeni bir anlayışla inşa edilmiş. Uzun zamandır Türkiye’de suçla değil, suçluyla mücadele eden sistem terk edilmiş ve teknoloji de kullanılarak mahkûmlar için güzel koşullar yaratılmış.
Yasaların çıkması gerekiyor
Ancak görüştüğüm Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk’ün de altını çizdiği gibi F tipi cezaevleri de bugünkü yasal mevzuata aykırı. Çünkü Terörle Mücadele Kanunu’nun 16. maddesi bu kapsamdaki suçlardan mahkûm olanlara neredeyse tecriti ceza olarak benimsemiş. Oysa F tipi cezaevlerinde teknoloji güvenlik amaçlı olarak kullanıldığı için bugünkü yasayla çelişen bir yapı mevcut. Örneğin, bu tür mahkûmlara açık görüş izni verilmiyor. Oysa yeni F tipi cezaevlerinde bunu gerçekleştirmek mümkün. Bir veya üç kişilik hücre sistemiyle cezalandırılması düşünülen bu tür mahkûmlara yeni F tipi cezaevlerinde insanca koşullar sağlanıyor. Ancak, bu konudaki hazırlıkların gerçekleşebilmesi için Adalet Bakanı’nın Meclis’e sevk ettiği yasaların bir an önce kabul edilmesi gerekiyor.
Türkiye’deki cezaevlerinden bir rant aracı olan telefon haberleşmesi Adalet Bakanlığı’nın yaptığı yeni çalışmayla birlikte önemli ölçüde ortadan kalkacak. Dün Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk bu konuda bana şu görüşlerini aktardı:
“Ben yurtdışındaki incelemelerim sırasında gördüm ki, ankesörlü telefon görüşmesi, mahkûm ile ailesi arasındaki iletişim sorunlarını önemli ölçüde ortadan kaldırıyor. Biz bu konuda ‘örneğin İstanbul olabilir diye düşünüyorum şimdi’, pilot bölge uygulamasına başlayacağız. Yani cezaevine ankesörlü telefonu yerleştireceğiz ve haberleşmenin buradan yapılmasını sağlayacağız. Bu mafya babalarının hoşuna gitmeyecek bir şey. Bazı çevreler bundan çok rahatsız olacaklar. Çünkü onlar, telefon rantı sayesinde cezaevlerinde önemli bir ayrıcalık elde ediyorlar. Bunlarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Çünkü bu babalar yine ellerinin altında kontrolsüz görüşme yapabilecekleri telefonların bulunmasını arzulayacaklardır. Ama biz, ankesörlü uygulamasıyla diğer mahkûmlar için iletişim özgürlüğünü sağlamayı amaçlıyoruz.”
Dış güvenlik adli polise
Adalet Bakanı Türk söyleşimizin devamında adli polis teşkilatı kurulmasına ilişkin yasa çalışmalarını da hızlandırdıklarını anlattı. Türk, cezaevi dış kontrolünü bu polis teşkilatına bırakmak düşüncesinde olduklarını aktardı. Bugün Polis Teşkilat Yasası içinde bulunan Adli Polis Birimi’nin uygulamada aslında var olmadığını dile getiren Türk, adli polis teşkilatı oluşturulmasıyla birlikte, suç ve suçluyla mücadele ile cezaevlerinin yönetimi ve güvenliğinin sağlanması noktasında çok önemli bir adımın atılacağını belirtti.
İnfaz koruma memurlarının cezaevlerindeki çete ve mafya liderleri tarafından tehdit edildiğini hatta bazı infaz koruma memurlarının silahlı saldırıya maruz kaldığını anlatan Türk şunları söyledi:
“İnfaz koruma memuruna ‘Senin çocuğun şu okula gidiyor, eşin de burada çalışıyor. Adresini biliyoruz ona göre davran’ diyorlar. Bu insanlar tehditlere aldırmadan işlerini yapmak için ellerinden geleni yapıyor. Ama 160 milyon lira maaşla geçinen infaz koruma memuruna parayla yaklaşmak isteyen de var. Bu konuda biz rehabilitasyon çalışmaları yürütüyoruz.”
Bütçe yeterli değil
Adalet Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalar içinde hâkim ve savcılar ile adli memurların ücretlerinin yükseltilmesi amaçlı olanlar da bulunuyor. Bunlar da yasalaşmak üzere Meclis’e sevk edilmiş durumda.
En önemlisi de cezaevi infaz koruma memurlarının eğitimlerini içeren yeni bir yasa çalışması. Burada infaz koruma memurlarına yakın dövüş sporlarının yanında psikolojik harekât, insan ilişkileri ve hukukun çeşitli dallarıyla ilgili olarak bir eğitim dönemi meslek içi kurslar verilecek. Bütün bunlarla amaçlanan şey, fiziki koşulları F tipi cezaevleriyle düzeltilmeye çalışılan sistemin insan malzemesini eğitimli hale getirmek ve Türkiye’yi içine düştüğü cezaevi bataklığından çıkarmak.
Ancak bu sorunların halledilmesinde sadece Adalet Bakanı’nın veya Adalet Bakanlığı’nın çalışmalarının yeterli olması mümkün değil. Bütçesi binde 7.7’de kalan, bütün yüksek yargı organları dahil bir kesimden adalete yüzde 1 bile pay ayırmayan sistem kendini hukuk ile nasıl özdeşleştirecek? Bence asıl sorun burada yatıyor. Parayı vermediniz mi adalet de sağlanamıyor. Türkiye, hukuka verdiği önemi, hukuka duyduğu ihtiyacı bütçe görüşmeleri sırasında adalete ayırdığı parayı artırarak göstermelidir. Aksi takdirde bütün iyileştirme çalışmaları bir iyi niyet gösterisi olmaktan öteye geçemeyecektir.