09 Mayıs 2002
Trafik planlaması ve kazaları konusu, benim özel ilgi alanlarım arasında yer alır. Master tez konum da trafik üzerinedir. Geçen yıl Gazi Üniversitesi’nin düzenlediği bir trafik konferansına konuşmacı olarak katılmam istendi. Daha önce de bu tür konferans ve panellerde konuşmacı olarak bulunmuştum. Teklifi kabul ettim. Medyanın trafik kazalarının önlenmesindeki etkilerinin ne olabileceğini tartışacaktık.
Konferansın düzenleyicileri arasında Emniyet Genel Müdürlüğü de vardı. Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, Genel Müdür Turan Genç, Trafikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı da Nihat Kurtiç idi. Ben o dönemde Sadettin Tantan’ı uygulamalarından dolayı eleştiren yazılar yazmaktaydım.
Sansür getirdiler
Konferans ile ilgili olarak hazırlıklarımı tamamladım. Bir bilgi almak için Ankara’dan öğretim üyesi arkadaşlarla konuşurken, “Senin konuşman büyük sıkıntı yarattı. Neredeyse konferans iptal edilecek. Büyük kavga var, haberin yok mu, Süleyman Hoca çok kızgın ve üzgün” dediler.
Çok sevgili dost ve Hocam Prof. Süleyman Pampal trafik konusuna inanılmaz katkıları olan bir insandır. Hemen aradım. Sıkıntının nedenini sordum. Bana “Bir şey yok, seni bekliyoruz” dedi.
Ama üsteleyip, duyduklarımı aktarınca, “Nihat Kurtiç bana geldi. Israrla senin konuşmamanı istiyor. Ne ilgisi var trafikle dedi. Master tezini aktardım, çalışmalarını aktardım, ama ısrar etti. Ben de bilim adamı olarak böyle bir baskıyı kabul etmeyeceğimi ve konuşmacılar listesinden seni çıkartmayacağımı söyledim. Bana şimdi konferanstan çekileceklerini söylüyorlar. Gerekçe senin Sadettin Tantan ile ilgili eleştiri yazılarınmış. Bunu kabul edemeyeceklerini söylüyorlar. Önemli değil, mutlaka bekliyoruz. Konuşmacımızsın” dedi.
Ankara’dan emniyet çevrelerinden de olayın detaylarını öğrendim. Nihat Kurtiç eleştiriler karşısında benim konuşmacı olmamı istemiyordu. Sansür uygulamasıyla karşı karşıyaydım.
Konuşmacı olarak kalırsam, trafik gibi Türkiye için çok önemli bir konuda düzenlenen konferansın ertelenmesi ya da eksik kalması gündeme gelecekti. Düzenleyiciler zorda kalacaklardı.
Konferansa katılmadım
Kendi isteğimle, Prof. Pampal ısrarla karşı çıkmasına ve “konuşmalısın” diye direnmesine rağmen, konuşmaktan ve konferansa katılmaktan vazgeçtim. Ankara’ya gitmedim ve o konuşmayı yapmadım. Böyle olunca Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Nihat Kurtiç ve ekibi çok mutlu oldular. Konferans gerçekleşti.
Ankara’da idim dün yine. Hem de geçen sene katılmamın ve konuşmamın engellendiği Uluslararası Trafik ve Yol Güvenliği Konferansı’nın ikincisi için. Bu yıl hem konuşmacı olarak, hem de bana verilen plaketi almak için oradaydım.
Geçen yıl beni konferanstan uzaklaştıran kurumun, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün trafikten sorumlu yetkilileri oradaydı. Emniyet Genel Müdürü oradaydı. Baktım beni görmekten mutlulardı. Ben de orada bulunmaktan mutluydum. İlk kez bir kürsüde heyecanlandım. Yüreğim hızlı hızlı attı. “Trafik güvenliği konusunda kamuoyu bilincinin artırılmasına yönelik katkılarınız nedeniyle” diye üzerine yazılan ödülü bana Vali Emniyet Genel Müdürü Kemal Önal verdi. Çok mutlu oldum. Kürsüden inmeden önce heyecanımın nedenini paylaştım.
Süleyman Pampal Hoca oradaydı. Ben oradaydım. Herkes oradaydı. Nihat Kurtiç ve yasakçı, sansürcü yandaşları yoktu. Konferansta konuşmacıydım, konuşamazsın, konuşursa yıkarız, yakarız diyenler yoktu. Mutluydum. Ben kazandım diye geçirdim içimden.
Kürsüden indim yerime oturduğumda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Seni ilk kez bu kadar heyecanlı görüyorum” dedi.
Doğru, dedim. Elimdeki plakete sıkı sıkıya sarılıp ekledim, “Bu plaket benim faşizme, sansürcü kafalara karşı kazandığım bir ödül” dedim.
Bu konferans benim için çok önemliydi. Ankara’da içim içime sığmadı gün boyunca. Hem Türkiye’nin çok önemsediğim bir sorunu için çabaladım ve birikimlerimi aktardım, hem de geçmişle yarım kalan bir hesabı gördüm. Şimdi sadece eleştirildikleri için faşist tutum ve davranış sergileyenler, sansüre sığınanlar derslerini aldılar, hem de ben.
Ben şunu öğrendim. Kazanmak için inancı korumak, kararlı olmak, yılmamak, doğrudan şaşmamak ve çok çabalamak gerekiyor. Çünkü hata yapmak, yanlış davranmak çok kolay. Doğruyu kabul ettirmek, doğru için ayakta kalmak ise çok zor. Tarih tanığımdır sadece doğru bildiklerimi söyleyebilmek için, onların yalanlarına ve kumpaslarına karşı durabilmek için Sadettin Tantan ve zorbalarıyla az kavga vermedim.