07.01.1999
Çakici’ya ragmen Futbol Federasyonu Baskanligi’ni kazanan Haluk Ulusoy kendini affettirmek için neler yapmiyor ki? Çakici ile Ulusoy’un arasini Galatasarayli yöneticilerden Ergun Gürsoy yapiyor
Yargi sistemimiz, önümüzdeki günlerde çok önemli sinavlardan geçecek. Bu sinavlar, Türkiye’de temiz toplum anlayisinin hangi düzeyde adalet ve polis mekanizmasinda kabul gördügünün bir göstergesi olacak. Kamuoyuna yansiyan ve kamu vicdaninda gerekli cezalara çarptirilan uygulamalar adli mekanizmada suç sayilacak mi? Suç sayilsa bile ceza verilebilecek mi? Ne kadar verilebilecek? Kamu vicdani bundan tatmin olacak mi?
Bu sorularin yaniti Susurluk, Nesim Malki cinayeti, Yener Kaya cinayeti arastirmasi, kayip silahlar, Topal cinayeti, Türk Ticaret Bankasi satisi gibi davalarla giderek önem kazanacak. Adaleti bekleyen tehlike delil ile suç, ceza ile suçlu arasindaki kildan ince ama kiliçtan keskin zemin üzerinde terazinin dengesini saglayamama durumudur.
Temizlik uzun sürer
Türk yasa mevzuati açisindan olaya bakildiginda adliyelerin sorunlari vardir. Yargi adamlari bunun kavgasini elbetteki vermelidirler. Ama Türkiye’de hiçbir sey degismez anlayisinin yerlesmesine izin verilmemesi için onlara büyük görevler düsüyor. Toplumsal duyarliliklar onlarin yaninda. Türkiye’de kamu destegi hiç bu kadar onlarla birlikte olmadi. Simdi 2000 yilinin Türkiye’sini kasip kavuracak suç ve suçlularla mücadelede, yargi adamlarinin bir yil sonra “Biz aslinda öyle yapmak istemiyorduk da mevzuat hazretleri öyle yaptirdi” deme sanslari bulunmamaktadir. Yarinlarin sorumlulugu yargi adamlarinin elindedir. Isini eksik yapanlarla ilgili sorusturma açtirmak da, cezalandirmak da, suç ve suçluyla mücadele etmek de onlarin yetkisinde artik. Hâkimler Savcilar Yüksek Kurulu’nu da, yargi bagimsizligini da, yargiç-savci teminatinin ne durumda oldugunu da, bütün yokluk ve yoksunluklarini da biliyoruz. Ama yargiya ve yargiçlarimiza güveniyoruz. Inaniyoruz. Onlar kendi içlerinde temizlenmesi gerekenleri de temizleyecek, Türkiye’yi süpürecekler.
Çocuklarimizin yasam, Türkiye’nin temizlik güvencesi onlarin elinde. Gözler onlarin üzerinde.
Adalet Bakani Hasan Denizkurdu, bu anlamda son dönemde önemli destekler veriyor yargi adamlarina. Eksi Adalet Bakani Mehmet Mogultay’in uygulamaya koydugu faili meçhul cinayetlerle mücadele amaçli genelgeleri gelistirerek devam ettiriyor. Bir genelgesinde savciliklarin kimligi saptanamayan cesetlerle ilgili olarak DNA testi sapmasi yaptirmalarini ve saklamalarini zorunlu kilmasini büyük bir adim olarak degerlendiriyorum.
Ama bana göre daha büyük bir adimi, yargi adamlarina siyasi veya baska baskilar karsisinda gerilememeleri konusunda gösterdigi destekle atti.
Geçen haftaki yazimda, detayina inmedigim için yanlis yorumlara yol açtigini gördügüm bir olayi detayiyla bu yaziya aktarmak istiyorum.
Herkes Sema Cingillioglu için yargiya baski yaparken, ona buna telefon ederken, Hasan Denizkurdu da telefon etti. Onun telefonunu duyanlar, “Bir o eksikti” demekten kendilerini alamadilar. Ama isin asli baska. Denizkurdu, bunlara karsi tutum sergiledi. Aradigi savcilara onu biraksaniz, tutmasaniz gibi laflar etmedi.
Ne mi yapti? Siyasi ve diger baskilari duyar duymaz, Adalet Bakani’na yakisir bir sekilde, Istanbul’u savcilari arayip, aman adaleti uygulamaktan geri durmayin mesaji verdi.
Savcilara “Isimizi sonuna kadar yapariz, geri durmayiz. Ama baski isimizi yapamayacagimiz boyuta ulasirsa, çikar halkin önüne, su sorunlar var deyip istifa bile ederiz” dedi.
Bu duyarlilik siyasetçi için, devlet adamligi için önemlidir. Herkese ders olmalidir.
Önümüzdeki dönem en çok tartisilacak davalardan birisi, Türk Ticaret Bankasi’nin satisiyla ilgili skandal dosya. Hükümet düsüren, Türkiye’de çok seyi degistiren, üç klasör ve binlerce sayfayi asan bu dosyanin geneline bakildiginda ortaya çikan fotograf, yargi adamlarinin temizlik islerinin daha uzunca bir süre devam edecegini gösteriyor.
Türkiye’de mafya düzeninin nerelere ulastiginin bir örnegi olan dosyada, spordan siyasete, magazin dünyamizdan mafyamiza kadar her konu ve mümtaz sahsiyete rastlamak mümkün. Ihale sistemimiz, mafya düzenimiz, siyasetimiz, sporumuz ve eglence sektörümüz bir avuç mafya babasinin iki dudagi arasinda sikisip kalmis. Simdi sizlere bu dosyadan bazi örnekler vererek yarginin temizlik harekâtinin neden önemli oldugunu vurgulamak istiyorum.
Davanin birinci derecede sanigi olan Korkmaz Yigit, savcilikta kendisine yöneltilen, “Kimlere rüsvet verdiniz?” sorusuna yanit olarak, “Hayir, kimseye rüsvet vermedim” diyemiyor. Ne mi diyor?
Hatirlamiyorum, diyor.
Ifadeler içinde Alaattin Çakici’nin babasinin arkadasi olan, Çakici için bazi kisilerle görüstügü belirtilen eski milletvekili Mehmet Kocabas’in söyledikleri ilgi çekici. Özetle aktariyorum:
“- Çakici aleyhine konusan DYP Genel Baskan Yardimcisi Hasan Ekinci, RP eski milletvekili Sevki Yilmaz ve eski Devlet Bakani Halit Dagli sözlerini geri aldilar.
– MHP kongresinde Tugrul Türkes’in kazanmasi için Çakici, 2-3 milyar lira harcadi.
– Susurluk davasi sanigi Yasar Öz, Mehmet Agar hakkinda olumlu sözler söyledigi için kendisine yardim yaptim.
– Mehmet Agar beni arayarak, Çillerler ile Mehmet Üstünkaya’yi tehdit eden Çakici ile gerekli temasi kurup olayi hallettigini söyledi.”
Kocabas’in yani sira Trabzonspor Baskan Yardimcisi Atilla Yildirim’in ifadeleri de mafyanin boyutlariyla ilgili çok ilgi çekici unsurlar içeriyor. Futbol Federasyonu Baskani Türkiye’de mafya tarafindan seçiliyor.
Ifadeye göre kendisi, Sedat Peker ile Alaattin Çakici’nin destegini saglayan Mustafa Kefeli seçimi kaybedip de yerine Haluk Ulusoy baskan olunca futbol dünyamizda kiyamet kopuyor. Ulusoy, Atilla Yildirim’dan devreye girmesini istiyor. Çakici beni tehdit etti diyor. Kendini Çakiciya affettirmek için neler yapmiyor ki Federasyon Baskani Ulusoy? Sonunda Çakici ile arasinin iyi oldugunu bildigi Galatasarayli yönetici Ergun Gürsoy’u buluyor. Gürsoy ile birlikte Eyüp Sultan’a gidilip tam 100 koyun adak edilmis. Yanlis duymadiniz, 100 koyun. Bunlar, baskanligi kazanan Ulusoy’un Çakici’nin kurbani olmamak için kestirdigi kurbanlar. Ardindan da dualar edilmis. Bunlar Çakici’ya, Ulusoy’dan koltukta üç ay oturayim baska bir sey istemem armaganlari. O da bunlari kabul etmis.
Sanki devletin alacagi
Çakici’nin kuryesi olmakla suçlanan isadami Emin Cankurtaran ise kendini söyle savunuyor:
“Ben zorla karistim bu olaylara. Çakici’nin telefonlarina çikmayinca sirtimdan vuruldum. O yüzden razi olmak zorunda kaldim bu islere.”
Iste size Türkiye manzaralari. Bununla sinirli degil dosyada yer alan ifadeler. Daha neler var, neler. Korkmaz Yigit televizyon aliyor. Kazik yedigine inaniyor. Televizyonu satan kisi Vedat Yelkenci. Yelkenci simdilerde savcilarca bekleniyor, ama Türkiye’ye gelmek yerine Londra’da gününü gün ediyor.
Ama Korkmaz Yigit nedeniyle Alaattin Çakici tarafindan sikistirilip, paralari ödenmedigi dönemlerde araya koymadigi devlet adami yakinimiz kalmamis. Yelkenci’nin alacagi, sanki devlet alacagi.
Sanat dünyamizin sorunlarini da çözmüs Çakici, banka sorunlarini da. Her sey onun suç imparatorlugu için çalismis.
Suçlu Çakici mi, yoksa onu böylesine bir konuma getiren sistem mi? Gelin yikalim bu mafya sistemini. Hukuku üstün kilalim. Yargi adami olmanin da, yurttas olmanin da, bunlarin hakkini vermenin de tam sirasi galiba.