20 Haziran 2001
Bazı olaylar vardır inanamazsınız. Halk Bankası ile Murat Demirel arasındaki ilişki de buna benziyor. Murat Demirel şirketi Dempa için kredi istiyor. Bu şirket daha önce aldığı kredileri ödemememiş. Demirel Halk Bankası’nın Levent şubesine başvurup diyor ki: “Ben sizden 2 trilyon lira kredi istiyorum.” Halk Bankası durumu değerlendiriyor ve diyor ki: ” Olmaz… 2 trilyon az, biz size 3 trilyon lira kredi vereceğiz.” Aradaki ilişkinin derinliğine ve naifliğine bakar mısınız?
Kamu bankalarının bizlerin bilmediği kredi çeşitleri varmış. Yeni öğreniyoruz. Bunlardan biri “Geri dönmese de olur kredisi”. Diğeri “Sen az iste biz çok vereceğiz kredisi”. Bir başka kredi türü ise “Siyasi ahbabım sağ olsun kredisi”.
Dempa bu kredi uygulamalarından ikisinden birden yararlanmış. Bunlar “Geri dönmese de olur” ile “Sen az iste, biz çok vereceğiz” kredileri.
Halk Bankası ve eski Genel Müdürü Yenal Ansen bu kredi uygulamalarında o kadar başarılı olmuşlar ki, banka tam 700 trilyon lira batık, geri dönüşü imkansız krediyle karşı karşıya.
Gerçi Halk Bankası daha önce de Yahya Demirel tarafından tokatlanmıştı. Kredi yolsuzluklarında Demirel soyadı bir teminat adeta.
Ama Halk Bankası ne durumda? Üç beş siyasinin baskısı, üç beş memurun çıkarı uğruna kocaman banka batak içinde nasıl bırakılmış? Bu sorunun yanıtını aradım. Çok çarpıcı gerçeklerle karşılaştım.
Kullandırdığı krediler nedeniyle Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında çok sayıda soruşturma açılması talep edilmesine rağmen, bankanın 1997 yılı hesapları 11 kabul, 10 ret oyu ile ibra edildi. Yani soruşturmaya gerek yoktur diye siyasi mekanizma tarafından aklandı. Ama siyasiler aklıyor diye bataklık kurumuyor ki. Daha çok büyüyor. Konusunun uzmanları değil, mebus biliyor. Yolsuzluk siyaseten aklanınca yolsuzluk olmaktan çıkmıyor. Yolsuzluğu ancak hukuk yıkayabiliyor. Yenal Ansen diyor ki: “Krediyi şube verir. Ben sadece onay veririm.” Oysa 8 milyar lira üzerindeki kredileri merkez onayıyla veriyor şubeler. Halk Bankası’nda yetki aşımıyla kredi veren müdürler terfi bile ettirilmiş. Örneğin Dempa’ya 2 yerine 3 trilyon kredi veren Levent şube müdürü terfian başka yere gitmiş. Siyasi ahbapları sağ olsun.
Erbakan ve Helmut Kohl’ün düğünleri
Necmettin Erbakan ile eski Alman Başbakanı Helmut Kohl arasında ne büyük benzerlikler olduğunu Çırağan’da yapılan düğünle görmüş olduk. Biri Hıristiyan, diğeri Müslüman ama aynı tören ve usullerle evlatlarını evlendirdiler. Erbakan ve Milli Görüş Alman ekolünün önemli temsilcilerindendi Türkiye’de. Düğün de aynı oldu. Erbakan kızı Elif’i gelin olarak verirken, Kohl gelin olarak Türk kızı Elifi aldı. Her ikisi de Çırağan Oteli’nin merdivenlerinde aynı pozları verdiler. Aynı takım elbiseleri giydiler. Yakalarına çiçeklerini taktılar, kızları kollarına aldılar ve damatlara teslim ettiler.
Şimdi Kohl için nefret dolu yazılar yazıp, gelini Elif’i eleştiren İslamcı medyacılar, Erbakan için ne diyebilecekler merak ediyorum. Onlar İslami gelenekleri bile dışlayan Erbakanlar’ın düğününü masaya yatırsınlar da bakalım bir duruşlarına. İslam sosyetesi ele verip talkını, kendi nasıl yutuyor salkımı görebilmişler mi? İslamın sosyetesi olur muymuş?
Kohl gavurdu mavurdu ama geleneğine, inancına göre davrandı. Erbakan? O neye göre davranıp yaptı bu düğünü? Hem de Kohl’ü taklit ederek.
İslami kesim önemli bir sınavda, bilmem farkındalar mı?