02.09.1999
Cumhurbaşkanı, işlerini takip ettiği Ceylan İnşaat’ın enkazı altında kalan vatandaşın hakkını da arayacak mı? Yüksel İnşaat’ın yıkıntılarının hesabı nasıl sorulacak? Unutur denilen halk ayakta

Gürültüyü duyuyor musunuz? Deprem bölgesinden yükseleni değil, Ankara’dan gelen gürültüyü. Yerkabuğu böyle kırılamaz ve bu ses çıkmaz. Kırılan Türkiye’nin makus
talihi üzerine inen o büyük ve kara tortudur. Ve bu mutlu bir olaydır.
Şerden, hayır çıkmıştır.
40 yıldır her şeyimize egemen olan, Anadolu’nun aydınlanma uğraşlarını boşa çıkartan bu tortu lime lime oldu, dökülüyor. Halk üzerine giydirilen deli gömleğini parçalayıp atıyor. Gürültü bundan. Sanmayın ki fay hatlarından gelen sesler. Bunlar ‘Hanı yağma’nın ‘aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyip,’ fesattan çatlayan göbeklerinin gürültüsü.

Bindikleri dalı kestiler
Bu gürültüden korkulur mu? Korkmayın, yurttaşlık kavramı geri geliyor. Sivil inisiyatif hesap soruyor. Umutsuzluk, yılgınlık, bezginlik günü değil bugün. Bindikleri dalı kestiler.
Önce depremde zavallılıklarını gösterdiler. Sonra oburluklarına mani olamadılar, daha deprem ölülerini enkaz altından çıkartmadan, yıkılan evlerin rantının peşine düştüler. Af çıkartacağız diye tutturup siyasi sermayelerini ayakta tutan karanlıkların; katillerin, çetelerin, vurguncuların suçlarını ortadan kaldırdılar. Bu fukara halka kendilerini tanıtmak için daha ne yapacaklardı ki?
Artık bunları tanıyoruz. Her türlü nimetimizin üzerindeki akbabaydı bunlar. Onları canımızla, emeğimizle, alınterimizle besliyorduk. Şimdi boğazlarına takıldık.
Bundan sonra kiralık katilleri, çeteleri, vurguncuları, soyguncuları, dönekleri, şarlatanları, satılık adamlarıyla gelseler kaç yazarlar? Sokaklardaki yetmedi, cezaevlerindekileri bile üstümüze salıyorlar. Sanıyorlar ki korkup kaçacağız. Onlar bu halkı bilmiyorlar. Sıradan bir yurttaş olmanın keyfiyle işte buraya yazıyorum; değil katillerinden bir tanesi, bin tanesinden korkan hücremi keser, köpeklerin önüne atarım.
Korkunun krallığı yıkılıyor
Bu halk nicelerini gördü. Yedi düvelden korkmayan Anadolum, bunlardan mı korkacak? Ellerindeki son kozlarını oynadılar. Şimdi gelsinler üstümüze üstümüze. Yetmezse çetecileri salsınlar, bizleri koysunlar mahpushanelere. Artık korkunun krallığı yıkılıyor. Gürültünün çoğu devrilen tahtlardan geliyor. Bir millet uyandı. Hesap soruyor. Deprem ve aftan sonra, Can Yücel’in dediği gibi, bir tek ses kalacak onlardan, ‘tıkırtısı farenin, kendi tahta kuyruğunu kemiren.’
Hesabı sorulacak
Bütün bu kıyametin alameti farikası ‘Baba’nın’ evlatlarıyla, fayton sefası sonrasında çektirdiği o aile fotoğrafında gizli. Düzenin kokusu o fotoğrafın ruhuna sinmişti. Şimdi millet ruh çıkartıyor. Yok, yok, aslında şeytan kovuyor. Sonra sıra taşlamaya gelecek… Ardından bu halk soracak Kızılaycısına, Bayındırlık Bakanlığı’na ve diğerlerine. Depremde ölümü, sonrasında yaşanan zulmü, şimdilerde oynanan rant bölüşümünü, af rezaletini… Halk hepsinin hesabını soracak.
Bir yıl içinde seçim
2000 Nisan’ında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Türkiye’yi bu hükümet şöyle böyle, kırıla döküle o güne kadar götürecek. Kıyamet o gün kopacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP’nin adayının Devlet Bahçeli olmayacağının garantisini kim veriyor? Cumhurbaşkanı Demirel bir ay kadar önce bana, “Sorun çıkmaz, yasal zemin ortada, birisi mutlaka seçilir” demişti. Acaba şimdi de böyle mi düşünüyor? Yani süresinin uzatılması konusu gündeme geldiğinde, “Ben istemiyorum” mu diyecek?
Sandık yolu gözükmüştür. Cumhurbaşkanlığı seçiminde uzlaşma olmazsa halkın iradesi 90 gün içinde yeni bir parlamento oluşturacaktır. Bu iradenin önünde durulamaz. Tutun ki anlaştılar, o zaman da koalisyonun ömrü bitmiş olacaktır. Yani bir yıl içinde seçim gözüküyor. Sandık adaletin gerçekleştiği yer olacak. O zaman affı da, deprem gerçeğini de bu halk sandıkta değerlendirecektir. Dün Cumhurbaşkanı Demirel af ile ilgili yasayı tekrar görüşün diye geri çevirdi. Yoksa aile fotoğrafında yer alan kişilerin de kapsam içine alınmasını mı istiyor? Halkın tepkisini değil, hukukun dediğini yaparım diyen Cumhurbaşkanı ne istiyor olabilir ki?
Tepe grubunun temasları
Türkiye’de önümüzdeki günlerde prefabrike veya betonarme ile inşaat atılımı gerçekleştirilecek. Deprem yarası sarsılmaya çalışılırken sakın ola birilerinin kesesi sarılıp sarmalanmasın. Örneğin Tepe grubuyla, yani Doğramacı ile prefabrike konut yapılışında devletin hangi tepeleri bir araya geliyor. Şimdiden ihalesiz, şartnamesiz kimler Tepe grubuyla iş yapmaya çalışıyor? Tepe grubu bu işlere ulaşmak amacıyla nerelerle, kimlerle temas ediyor?
Bayındırlık Bakanlığı’nda etkin siyasilerin, yaz tatili için gittikleri tatil köylerinde ödemedikleri paralar üzerine kurulan dostluklardan, hangi inşaat devi firmalar kazançlı çıkmaya çaba gösteriyor? Cumhurbaşkanımız Ceylan İnşaat’ın işlerini takip ettiği kadar, bu firmanın enkazı altında kalan vatandaşın hakkını da arayacak mı?
Adliyelere mektup yazacak mı? Yüksel İnşaat’ın yıkıntılarının hesabı nasıl sorulacak? Ya diğerleri, onlara ulaşılacak mı? Şimdi halk ayakta. Oturur, unutur, boşverir, aç karnının derdine düşer diyenler nasıl büyük bir yanılgı içinde olduklarının farkına yakında varacaklardır.
Yeni bir Ankara
Türkiye ile Yunanistan arasında gelişen dostluk, PKK’nın Türkiye’yi terk etme hazırlıkları aslında sıkıştığımız pek çok konuda halkın önünü açacak. Bu halk bir yıla kalmaz başkentini, kanıyla elde ettiği o mükemmel kent Ankara’yı yeniden ele geçirecek. Adaleti, hukuku, barışı ve sivil inisiyatifleri egemen kılan anlayışları yüceltecek. Dün çaresizlik içindeydik; bugün çaremiz var. Dün şerlerin iyisine ehven diyorduk; bugün şerlerin iyisinin olmayacağını gördük.
Artık Türkiye değişiyor. Bu değişimin sesleri yankılanıyor her yerde. Değişimi halk gerçekleştiriyor. Sokaklar kaynıyor. İnsanların yürekleri, fikirleri açıldı. Özgür düşünce ve ifade adım adım yükseliyor. Darbe lafını sevenler buna sivil darbe diyebilirler. Ama ben halk dönüştürüyor diyorum. Bunun önünde hangi güç duracakmış görelim bakalım.