13.01.1999
Haluk Kirci, kendisini yakalayan polislere ‘Siz de onlardansiniz. Beni yakaladiniz da ne oldu, ayip degil mi?’ diyor. Çünkü daha önce korunuyor. Hatta uyari bile aliyor, ‘aman dikkat’ diye. Haluk Kirci sorguda. Daha dogrusu sorgu yapilmaya çalisiliyor. Çünkü Kirci konusmuyor. Hastane turlarindan birinde kameralara bagiriyor:
– Ölüm orucundayim.
– Niye?
Yanit yok.
Daha önceki tecrübelerinin ona ögrettigi, egitimini aldigi bütün taktikleri uyguluyor.
Disaridaki arkadaslarina, “Korkmayin, direniyorum, konusmayacagim” mi diyor? Bilinmez…
Ama 24 saat içinde konusturulamazsa bir daha sorguya alinmasina doktorlarin engel olacagini çok iyi biliyor. Agzina su dahi koymuyor. Sekeri, kan degerleri, tansiyonu onu sorgudan kurtaracak boyutlara dogru kosar adim ilerliyor. Disaridan onu koruyan güçler de bunu çok iyi biliyor.
Konusturulmasi durumunda ortaya çikacak gerçekler, Türkiye’de her seyi altüst edecek.
Kavga zor olacak
Ama Kirci, bütün sorgulari bosa çikartacak kadar iyi bir sorgucudur. Yedi TIP’li ögrencinin sorgusunu daha biyiklari terlemeden yapan odur. Bugün sorgusunda, son dönemini degil, ama o gece ögrencileri telle nasil bogdugunu, agizlarina soktugu silahi nasil atesledigini hiç çekinmeden anlatmaktadir. Detaylariyla anlatmaktadir.
‘Zamani Süzerken’ adli kitabinda, yari mistik bir edayla kaleme aldigi, kendisi ve Abdullah Çatli ile ilgili bölümlerde destansi nitelikler kattigi kisiligi, yedi genç insanin öldürülmesi noktasinda anlatima geçtiginde adeta canavarlasmaktadir.
– Teli fazla sikmisim, kisaymis, öldü…
– Eterle bayiltip…
– Agzina tabancayi sokup…
– Sorguladik…
Bu katil sahnesini, Kirci ve digerleri ile birlikte orada olan, ama olaydan gerçekten büyük pismanlik duyan bir baskasindan da dinlemistim. Gözleri dolmustu.
“Bir kismimiz vahsete dayanamayip kustu” demis ve o gecenin gerisini anlatamamisti.
Tiyatro egitimi alan, arkadaslari arasinda ‘sanatçi’ kimligine sahip oldugunu savunan Haluk Kirci’nin, ruhunu seytana sattigi o kanli anlari anlatip arinmasini beklemek bosuna olacak galiba…
Çünkü o nasir tutan yüregine sevgiyi ulastiracak hesaplasmalari yapmaktan korkuyor. Daha dogrusu bunu yapmasina engel oluyorlar. Çözülüp sirtindaki yüklerden kurtulmasini asla istemiyorlar.
Kendisini yakalayan polislere, “Siz de onlardansiniz. Beni yakaladiniz da ne oldu? Ayip degil mi?” diyor. Çünkü daha önce korunuyor. Hatta uyari bile aliyor, ‘aman dikkat’ diye.
– Benim yedi idamim var. Baska ne ceza verebilirsiniz ki? Intihar ederim, o zaman sorgu neymis görürsünüz…
Tehdit ediyor.
Sorgucularin zorluklarini ise daha sonra aktaracagim. Disaridaki agabeyleri içeriye bilgi gönderip, alacak kadar güçlüler hâlâ. O kendisini yakalayan, sorgulayan polisleri, bir dönem korumasi gibi etrafini saran ve birlikte gezdigi polisler gibi görmek istiyor. Tek tip. Yasami ona gösterildigi gibi algiliyor. Görmek istediklerini görüyor. Polislere;
– Zaten duymustum, sizin de solculugunuzu, diyor.
Çünkü o Türkiye’de bir düsünceyi etkin kilmak isteyenlerin devlet içinde nasil çetelestiklerini çok iyi biliyor. Içinde, hatta göbeginde bulundu bu hareketin.
Terörün her türüne ve mensei ne olursa olsun kan dökülmesine karsi çikilmasi gerektigine inanan insanlarin Kirci’dan alacaklari ders, suskunluklarini bozmalari gerçegidir. Konusmali ve karsi çikmaliyiz. Konusanlarin sayisini artirmaliyiz. Kanin, gözyasinin karsisinda durmanin siyasi görüsle ne alakasi olabilir? Yeni Haluk Kirci’larin yaratilmamasi için konusmaliyiz.
“Beni 68’li agabeyleriniz sorgulasin” diyen Haluk Kirci, o sorguda müdahil olma haklari bulunan yedi TIP’li gencin annelerine, babalarina ne diyecek? Haluk Kirci anahtardir. Türkiye’de girilemeyen bir dünyanin anahtari. Oradaki karanlik ve kirli malzemeyi isiga tutmanin, olaylari, adlari aydinlatmanin zamanidir. Bunun çok zor oldugunu biliyorum. Bu tür kavgalarin kolay verildigi bir ülke biliyor musunuz? Bizde niye kolay olsun ki? Kavga zor olacak, çünkü kollarini devletin içine uzatan güçler var karsida.
Karanliktan kurtulmaliyiz
Ama ne olursa olsun bizi saran karanliktan kurtulmaliyiz. Iste firsat. Kaçarsa, sans kapiyi ikinci kez çalar mi dersiniz? Bence o kapilari açilmamak üzere kapatmak isteyenleri küçümsememekte fayda var. Onlar simdi bir an önce Haluk Kirci’nin üzerine mahpushane kapisini kapatmak istiyorlar. Çünkü cezaevlerini kontrolleri altinda tutuyorlar.
Karanliktan besleniyorlar. Türkiye’de siyaseti bu karanliklara hapsetmek için canla basla çalisiyorlar. Cumhuriyeti, demokrasiyi ortadan kaldirmak istiyorlar…
Bunu göremeyip alet olanlar var. Siyaseti etkisizlestirip kaotik ortamlarin dumanli havalarindan medet umanlar var.
Yeni hükümet niye kuruldu? Eskisi neden yikildi? Niye 18 Nisan’da seçim yapacagiz? Bu manevralari kimler istedi? Çikan tabloda kim kazandi? Biz neler kaybettik?
Bu oyunda kaos isteyenler siyasetten, güvenlik birimlerine her yerde varlar.
Türkiye üzerine bitmeyen ve bitmeyecek oyunlarini tezgâhlarindan hiç indirmeyen baska ülkeler var. Güçleri de var. Saldiklari korkuyla besleniyorlar. Korku kaynaklarini tüketmeye baslamaliyiz. Bunun için de Haluk Kirci’nin konusmasini saglamaliyiz.
Gerekirse Meclis’ten yasa çikartmaliyiz. Içimizdeki korku kaynaklarinin ortadan kalkmasi sürecini baslatmaliyiz. Kendimizle hesaplasmaliyiz. Ne Haluk Kirci, ne de biz aynalardan korkmamaliyiz. Korkarak daha ne kadar yasayabiliriz ki?
Kavganin nasil olacagini anlamak için Mustafa Kemal ve arkadaslarinin Kurtulus Savasi’nda yaptiklarina bakmak, vatanin nerelerinin isgal altinda oldugunu anlamak yeter.
Haluk Kirci, sorgusunda Kemal Türkler cinayetini anlatmis…
Bence Dogan Öz cinayetiyle ilgili bildiklerini de anlatmali…
Tarik Ümit cinayetini de…
‘Yesil’i de anlatmali…
Ömer Lütfü Topal’i da…
Susurluk Mercedes’inde yollari kesisen adlari da anlatmali.
Yeni hükümet acilen pismanlik yasasi çikartmali. Susanlar konusmali. Konusmali ki Türkiye 2000’li yillarla kucaklassin. Yurttaslari barissin. Hukuk üstün kilinsin.
Sokaktaki vatandas kardes kaninda bogulmak degil, kardesleriyle kucaklasmak istiyor.
Herkes Haluk Kirci’yi da kucaklar.
Yeter ki karanligin kaynagi ortaya çiksin. Bu hafta sonu bir seyler olur mu dersiniz?..