01 Haziran 2001
Beşiktaş antrenör olarak Christohp Daum’u getirdiğinde kokain denilen bela nedeniyle karşı çıkmış ve “Bunu yapmayın” diye yazmıştım. Hemen koro halinde karşı atak başlamıştı. “Almanya’da bile suçlamıyorlar”, “Daum’a karşı olanlar futbol mafyası”, “Bir şans daha” ve benzeri laflar. Serdar Bilgili de koltukları kabara kabara Almanya’da Daum’un hukuken bir sorunu olmadığını anlattı durdu. Daum hakkında Koblenz savcılığı davayı açtı bu arada.
Daum’a oturma ve çalışma izni verilmesi noktasında, İçişleri Bakanlığı, hatta bakanın bizzat kendisi, “Kokain ile bağlantısı saptanırsa bizden izin alamaz” demişti. Ama Almanya’da hakkında 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan, 63 kez kokain aldığı saptanan Daum’a çalışma izni bal gibi verildi. O lafların hepsi basını susturmak dışında bir işe yaramadı.
Şimdi soruyorum bu kadar arka çıkılan, korunup kollanan Daum mahkum olursa ne olacak? Haydi olmadı diyelim o zaman da kokain konusundaki genişlikleri dünyaya mal olan Serdar Bilgili ve arkadaşları ne yapacak? Almanya’da yaşanan yargı olayını ve ortaya konan gerçekleri gene de görmezden mi gelecekler?
Ben Daum konusunun artık spor olgusunun dışında ele alınmasının zamanının geldiğini düşünüyorum. Daum çok iyi bir antrenör olabilir. Bu onun uyuşturucu işindeki rolünü ortadan kaldırabilir mi? İçişleri Bakanı Sadettin Tantan Beşiktaş’ın kongre üyesi. Hatta izin alabilseydi Beşiktaş’a başkan olmak istiyordu. Ondan bu konuda bir eylem beklemenin zor olduğu ortaya çıktı.
Ama savcılarımız bu olaya kayıtsız kalmamalı. Daum’un kokain kullanma alışkanlığı, hakkında açılan dava, suç ve suçluyla mücadele noktasında takibi önemli kılıyor. Savcılık Daum’un Türkiye’de kokain kullanıp kullanmadığını araştırmalıdır. Narkotik şube bu işin takibini yapmalıdır. Polis hiçbir siyasinin veya Beşiktaş kulübünün polisi değildir. Türkiye’de hukuk, suçla mücadelede Almanya’dan geride midir? Onlar çocuklarını, gençlerini, takımlarını, spor ruhlarını Daum’a karşı koruyorlar da, Türkiye korumayacak mı?
Daum’a Almanlar ne yapar, hukuk ne karar verir bilemem, ama Türkiye’de sıkı takibi gerekir. Kokain uyuşturucuların en belalılarından biridir. Bugün iş dünyasından medyaya, spor kulüplerinden sanat dünyasına pek çok insan bu illetin pençesinde. Bağımlısını yavaş yavaş ve zevk vererek öldürüp, yok ettiği, kimlikleri, kişilikleri, burun kemiklerini ve beyinciği erittiği için Daum gibi örnek insanlara, kitleleri etkileme kapasitesi olanlara dikkat etmek gerekir. Bu nedenle ya İstanbul savcılıklarından herhangi biri, narkotik polisi davet usulüyle; ya da kendine güveniyorsa Daum, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne kadar zahmet edip gider, saç örneklerini bırakır. Hatta Serdar Bilgili bile ona cesaret vermek için saç örneği bırakabilir. İsterlerse ben de gelir bırakırım. Üçümüz gidip bu işi halledelim. Kendisi de Beşiktaşlı olan ve bağımlılık tedavisinde uzman başhekim Arif Verimli, Daum’un saç örneklerini bizimkilerle birlikte alır. Biz de bu tahlil sonrasında anlarız Daum Türkiye’de kokain kullandı mı kullanmadı mı?
Yetkililer Daum olayı karşısında görmedim, duymadım, konuşmuyorum diyemezler. O zaman Daum kadar kendileri de tartışmalı hale gelirler.
Bakanlar Kurulu salonu
Bakanlar Kurulu’nda olup bitenlerin dışarıya yansıması konusunda Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Şağar ile konuştum. Dinlemeye karşı “hem içeriden, hem dışarıdan” ne tür önlemler alınabileceği noktasında bir iki gündür çalışma yaptıklarını aktardı. Tabii bu çalışmalar teknik.
Bakanlar Kurulu salonuna karşı herhangi bir dinlenme olup olmadığına ilişkin aramalar yapılmış. Dinlenme olasılığına karşı teknik önlemler konuşuluyormuş. Ama dinlemeye dönük bir bulgu elde edilmemiş. Elektronik perdeleme sistemine geçme konusu ise tartışılıyor. Çünkü bu perde ile cep telefonuyla konuşmak, toplantı saatleri içinde mümkün olmayacak. Emniyet ve MİT teknik bir inceleme yapıyormuş. Bütün bunlar teknik çalışmalar. Bakanların toplantıya cep telefonu ile girmemesi en doğru çözüm. Yoksa İstanbullu borsacı arkadaşlarının tacizinden kurtulmaları için elektronik perdeden başka çare kalmıyor.