Tuncay Özkan, ölümüyle Türkiye’yi üzüntüye boğan yarım asırlık gazeteci İlhan Selçuk’un ardından bir veda yazısı kaleme aldı, işte o yazı…
Memleketin bütün cefasını çekmişti, hapishanesinde, hastanesinde, işkencehanesinde.
Yıllarca zulm edile edile sonunda nur inmişti çehresine.
Sadece sözleri değil, kendisi de bir başka aydınlıktı.
Bazen çok şey anlatmak isterken, bir kaygıya kapılırdı, yetmeyecek zaman diye. Öylesine dolu dolu konuşurken, söz bir yere geldi mi, yenisini söyleyecekse, kendi sözünü keser, eskiyi özetlerdi, koca bir yaşamı özetlercesine:
– “Falan, Filan…” der geçerdi, İlhan ağabey: İlhan Selçuk!
Dolu dolu yaşanmış, 85 yıllık ömrünü iki kelimeyle özetler gibi: “Devrimci”, “Atatürkçü”
Şimdi bir yeşil vadidedir, Anadolu bilgeliğinin yüreğinde.
Ne kin, haset, yalan ne zulm ona erişebilir.
Artık o sadece sevenlerinin ulaşacağı bir mesafededir.
Bir kandilden bir kandile atılır, aydınlığı yeryüzüne saçılır.
Söyler pak ağızlar Vilayet-namesin, sırtındadır gayrı Zülfikar’dır eskiden elinde tuttuğu adı kalemin.
Dostlar, yoldaşlar, yarenler: Memleket Sevdalıları! Bir helallik aldırmadı zalimler, mahpusuz Silivri zindanında. Varıp başına, siz söyleyin, BİZ’den yana helali hoştur diyeceğim.
Amma en evvel; O, hakkını helal etsin.
Eyvallah olsun, İlhan ağabey, Eyvallah olsun.
Tuncay Özkan