14 Eylül 2001
Albayraklar ve Büyükşehir Belediyesi ile ilgili soruşturmalar devam ederken Tufan Mengi, bugüne kadar hiç kimsenin yapmadığı bir yönteme başvurdu. İstanbul’da Hesap Uzmanları Kurulu’nu bastı. Kendilerine yönelen soruşturmayı engellemek istedi
Albayrak kardeşlerle ilgili olarak İstanbul DGM savcılığının başlattığı çete oluşturarak belediye ihalelerine fesat karıştırma soruşturmasında, kilit adamlar önceki gün polis tarafından gözaltına alındı. İstanbul Emniyeti Organize Suçlar ve Mali Polis’in ortak düzenlediği ve “Temiz Şehir” adı verilen operasyonda, Albayrak kardeşlerden Mustafa Kazım, Saffet yakalanırken Ahmet, Nuri ve Muzaffer kaçtılar. Polis her yerde onları arıyor.
Bu operasyonun bence en önemli adları olan ve para hareketlerini kontrol eden üç kişi de polisin elinde. Bunlar Necmi Kadıoğlu, Harun Karaca ve Tufan Mengi. Bu üçlünün Albayrak kardeşlerin şirketleri ile belediyedeki para hareketlerini kontrol altında tutan adlar oldukları savlanıyor. Vakıflardaki para hareketleri, siyasetin finansmanına uzanan o para döşeli yollar konusunda en bilgili üç kişi bu adlarmış. Bunlar hem Hesap Uzmanları Kurulu’nun raporlarında hem de, Mülkiye başmüfettişlerinin raporlarında açık açık dile getiriliyor.
Derinlerde neler var?
DGM savcılığı ve polisin düzenlediği bu operasyonda biraz daha derinlere inmekte yarar var. Derinden kastımız genel büyüklükleri ve yöntemleri klasik dolandırıcılığa dayanan bu vurgun iddialarının artık ortaya çıkartılmasıdır. Çünkü bu paraların siyasetin finansmanında kullanıldığı iddiaları bulunmaktadır. Peki ama bu kilit adamlar kimlerdir? Olayın kilit noktasında bulunduğu varsayılanlar… Harun Karaca, Necmi Kadıoğlu, Tufan Mengi.
Bu üç ad operasyonun merkezinde bulunuyor. Şimdi diyeceksiniz ki kim bunlar?
Tayyip’in danışmanı
Harun Karaca’yı anlatalım: Karaca, daha önce de polis ve mahkemelerin tanıdığı bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski çalışanı. Karaca, belediyede danışman olarak görev yaptı. Hem de başdanışman. Direkt olarak Recep Tayyip Erdoğan’a bağlı. Karaca belediyede çalışırken İslamcı gruplar tarafından kaçırıldı. İstanbul’un ünlü bir tarikatına bağlı fedailer Karaca’yı bir iş isteklerinin yerine getirilmesini sağlamak amacıyla kaçırıp, daha sonra Florya’da çırılçıplak sokak ortasında bıraktılar. İhale vermeyince böyle oluyor.
Harun Karaca 18 Nisan seçimlerinde Fazilet Partisi’nin Tokat milletvekili adayıydı ama seçilemedi. Ardından geldiği İstanbul’da, BİT (Belediye İktisadi Teşekkülleri) operasyonlarını duyunca sırra kadem bastı. Sonra teslim oldu. Serbest kaldı. Şimdi, ihalelerdeki kayırmalar ile para hareketleri hakkında sorgulanıyor.
Kadıoğlu da danışmandı
Necmi Kadıoğlu da seçimlerde milletvekilliği bekleyenler arasında adını duyuran bir belediye çalışanı idi. Tayyip Erdoğan’ın en yakınında yer alıyordu. O da başkan danışmanlığı yapmasının yanı sıra, İştirak Geliştirme Daire Başkanlığı görevini yürüttü. Ordu ilinden FP milletvekili adaylığını koymak için çabalayan Kadıoğlu, sırasını beğenmeyip geri çekilenlerden. Kadıoğlu, Tayyip Erdoğan’a Mercedes marka araba hediye eden Almancı işadamlarımızın yakın arkadaşlarından. O da BİT operasyonu sırasında sırra kadem basanlar arasındaydı. Sonra serbest kaldı. Şimdi para trafiğiyle ilgili soruları yanıtlıyor.
Mengi, tanıdık bir isim
Tufan Mengi, İslamcı kesimin yakından bildiği bir ad. Mengi, Mazlum Der adlı örgütün (İslamcı kesimin insan hakları derneği) eski İstanbul şube başkanı. O da Erdoğan döneminin ihalelerle ilgili aranılan adlarından. O da geçmişte BİT operasyonunda önce kaçıp sonra gelip teslim olanlardan. O da ihaleler ve para trafiği ile ilgili olarak çokça soruya yanıt vermek durumunda kalacak.
Yöntem klasik. İhaleyi verip, işi yapmayanlara naylon faturalarla ödemeler yapılıyor. Bu Türkiye’deki soyguna dayalı ihale sisteminin bir uzantısı. Soygun ve soyguncunun ideolojisi olmuyor.
Soruşturmaya gözdağı
Albayraklar ve Büyükşehir Belediyesi’yle ilgili soruşturmalar devam ederken Tufan Mengi, bugüne kadar hiç kimsenin yapmadığı bir yönteme başvurdu. İstanbul’da Hesap Uzmanları Kurulu’nu bastı. Yanlış duymadınız, baskın yaptı. Mengi soruşturmada işin kendisine ve üstündekilere uzandığını anlayınca, Hesap Uzmanları Kurulu’nun çalışmalarını engellemek istedi.
Bunun için de bildiği yönteme başvurdu. Bundan sonrasını size hesap uzmanlarının İstanbul DGM’ye yolladığı suç duyurusundan aynen aktarmak istiyorum: “Adı geçen şahıs, randevu gün ve saatinde Necatibey Caddesi No: 59 Karaköy adresinde bulunan Uzmanlık adresimize gelmiş, yapılan incelemeler kapsamında kendisi hakkında yapılan araştırmalardan duyduğu rahatsızlıkları, bir hesap sorma edası içinde dile getirdikten sonra aşağıda kısaca özetlenen başlıklar halinde bazı ifadelerde bulunmuştur.
Baskın tutanağa geçti
1- Adı geçen şahıs, 12 Eylül 1980 Askeri ihtilalinden sonra idamla yargılandığını, esasen idamı da hak ettiğini; ama kaderin tecellisiyle idam kararının çıkmadığını dolayısıyla bir nevi ikinci bir hayata başladığını, “yaşadığı her günü fazladan yaşanmış gün” olarak addettiğini ifade etmiştir.
2- Recep Tayyip Erdoğan’ın, Sadettin Tantan’ın isimlerini zikrederek son siyasi gelişmeleri hatırlattıktan sonra, “Bugün siz orada oturuyorsunuz ben burada, yarın ben orada oturacağım siz burada” dedikten sonra herkesin hesabını doğru yapması gerektiğini ifade etmiştir.
3- İnceleme ile ilgili olarak, “Dosyalar açılır, kapanır, bunlar önemli değil, ancak ben bu işin ölene kadar şahsi takipçisi olurum” şeklinde bir ifade kullanmıştır.
4- Adı geçen şahıs; buraya gelmeden önce Yeni şafak gazetesi sahibi Nuri Albayrak’ın yanından geldiğini beyan ederek, teknolojinin geliştiğini, bir fotomontajla resimlerimizin birinci sayfadan manşet yapılarak yayımlanabileceğini, daha sonra tekziple uğraşılıp 3 – 5 milyar tazminat kazanılsa da, “çamur at izi kalsın” misali isimlerimizi temizleyemeyeceğimizi ifade etmiştir.
5- Adı geçen şahıs bu ifadeleri kullanırken “Siz beş kişisiniz ben şu anda tek kişiyim ama daha sonra nasıl olur bilemem” demek suretiyle fiziki darp imasında da bulunmuştur.
Bir ileri aşama
6- Adı geçen şahıs tarafından gerçekleştirilen bu davranış; incelemenin önceki safhalarında adı geçen şahısla ilgileri ve birlikteliği bulunan şahıslar tarafından ifade edilen ancak Uzmanlığımızca önemsenmeyen, “Sizler de amma cesursunuz”, “Sizler gibi görev yapan kişilerin ailesi, çoluk çocuğu olmaması lazım” gibi cümle aralarında geçen ve tek başlarına çıkartılabilecek anlamların yüklenmemesinden dolayı gereği yapılmayan ifadelerin ileri bir aşaması olarak değerlendirilmektedir.
7- Son olarak adı geçen şahıs, “Elinizde ne belge, bilgi varsa ne bulduysanız yazın, idama razıyım” şeklinde bir ifade kullanarak ayağa kalkmış ve odayı terk etmiştir.
Bu tutanak Uzmanlık adresimizde vuku bulan bu olayı tüm ayrıntılarıyla tespit etmek üzere olaya şahit olan hesap uzmanları tarafından ortak olarak düzenlenmiş, düzenlendikten sonra bir defa da yüksek sesle okunarak doğruluğu görülmüş, iki sayfada dört nüsha olarak imzalanıp mühürlenmiş ve tespit altına alınmıştır. İSTANBUL 02.08.2001 Saat 11.00. Hesap Uzmanı Şerafettin KARAKIŞ, Hesap Uzmanı Suat TAŞ, Hesap Uzmanı Sedat Abdullah ARISOY, Hesap Uzmanı Ali ÇİÇEN, Hesap Uzmanı İlker YILDIRIM.”