12 Kasım 2001
Türkiye Hizbullahı’nın en önemli adı İsa Altsoy ile ölü olarak ele geçirilen Hizbullah’ın kurucusu Hüseyin Velioğlu’nun oğlu Abdullah Velioğlu İran pasaportlarıyla kaçtılar
Terörü yok etmek için yapıldığı savlanan bu savaş, artık 11 Eylül saldırılarının hesabının sorulması noktasını aşmış durumda. Bu savaşa üçüncü paylaşım savaşı adını verip, herkesin olaya buna göre bakması gerektiğinin altını çizmeliyiz.
Ben terörün yeni terörlerle veya savaşlarla bitirilemeyeceğini, teröre karşı olduğum kadar, savaşa da karşı olduğumu defalarca yazdım. Çünkü terörü amaçları için bir alet gibi kullanan gelişmiş ülkeler, emperyalizmin sömürge düzeninin devamı, toplumlarının refahı için başka ülkelerin aç, eğitimsiz ve savaşır durumda olmalarını bilerek ve isteyerek sağlıyorlar. Amerika silah yerine son 20 yıldır Afganistan’a eğitim, sağlık ve altyapı hizmetleri götürseydi, bugün Taliban olmazdı. Ama o zaman bölgede istedikleri de olmazdı. Terör ve terörist yönetimler işte bu düzenlerin devamı için gerekli.
Amerika’nın PKK’sı…
Türkiye 20 yıldır PKK terörüyle boğuşuyor. Amerika bunu en iyi bilen ülke. Halen PKK’nın sesinin en etkin çıktığı ülke Amerika. Bir de yargı kararı var PKK’nın terörist örgüt olmayıp “gerilla” savaşı verdiğine dair. Ama bunları şimdi kimse konuşmuyor.
Almanya 1970’li yıllardan bu yana Türkiye’den kaçan bütün sağcı ve İslamcı teröristler ile katillere kucak açmıştır. Halen de açmaya devam ediyor. Sağcı ve İslamcı radikallerin para deposu. PKK’nın insan ve para üssü. Almanya’nın en yakın olduğu ülke İran. İran Amerika’nın düşmanı. Kavga 11 Eylül öncesinde aslında emperyalistler arasındaydı. Avrupa ile Amerika Ortadoğu ve Kafkaslar üzerinde güç dengelerini oluşturuyordu. 11 Eylül işin rengini değiştirdi. Ama özünü asla. Şimdi bölgesel oyuncuların arasında esas oğlanlar da var. Bombalama teknolojileriyle.
İran baş aktör
İran bu oyunun en önemli oyuncularından. Kendi İslam Cumhuriyeti modelini bölgeye, bu arada da en büyük rakibi olarak gördüğü Türkiye’ye monte etmek istiyor. Türkiye’de buna müsait bir altyapı var. Çünkü PKK terörü bazı bölgelerde öyle ağır yönetsel ve altyapısal sorunlara yol açtı ki; buralardaki manzara Afganistan’dan bile kötü.
Şimdi düşmanı Amerika ile de, dostları AB büyükleri ile de, Rusya ve Çin ile de gelişmiş ilişkiler içinde olan İran bu savaşın bölgesel baş aktörlerinden.
İran’a yenildik
Türkiye’ye karşı terör kartını en iyi kullanan ülkelerden İran’a karşı ne yazık ki; Türk hükümetleri başarısız ve saçma siyasi yaklaşımlar sergilemekten başka hiçbir şey yapamadılar. Yenildiler. Yüzlerce insan bu terör kavgasında öldü. Türkiye’nin en yetişmiş aydınları yok edildi. Hizbullah denilen terör makinesi İran olmadan var olamazdı. PKK terörü olmasaydı, yerleşip yaşayamazdı. Siyasal İslam onları desteklemeseydi, para akıtmasaydı kök salamazlardı. Türkiye üzerine oynanan terör oyunu çokuluslu ve yönetimli bir savaştı. Durdu diyenler, bitti diyenler aldanıyorlar. Türkiye, Afganistan savaşına en önde ve etkin katılsın, böylece kendisine yönelik terörü de bitirir diyenler yanılıyorlar.
Türkiye Hizbullahı’nın en önemli adı ve liderlerinden İsa Altsoy ile ölü olarak ele geçirilen kurucusu Hüseyin Velioğlu’nun oğlu Abdullah Velioğlu kaçaklar. Neredeler? Kaçarken kullandıkları pasaport İran İslam Cumhuriyeti’ne ait. Şimdi de ya İran’dalar ya da Almanya’da. Türk Hizbullahı’nın en çok bilgi topladığı yerler ABD ve NATO tesisleriydi. Buralara ses getirecek saldırılar düzenlemek için çok çabaladılar, şimdi de çabalıyorlar. Bugün gerçekleştirseler, sahipleri yine de değişmez. Terör ve terörist araç olunca görüldüğü gibi sonuç değişmiyor.
İsa Altsoy, Velioğlu öldürülünce yerine geçirilen liderdi. Kaçtı. Abdullah Velioğlu ile birlikte 1999 yılı sonlarında İran Cumhuriyeti’nin pasaportlarını kullanarak Türkiye’den çıktılar. Türk güvenlik birimleri bunu saptadı.
Teröristlerin seri numaraları
İsa Altsoy’un pasaportunda Mojtaba oğlu 08.11.1962 Shabestar doğumlu Muhammed Javad Shbastarıfar yazıyordu. Pasaportta kendi fotoğrafı vardı. Seri numarası B – 3851461’di.
Abdullah Velioğlu’nun pasaportunda Masoud oğlu 28.08.1976 Kashan doğumlu Pakzadeh Alireza yazıyordu. Seri numarası B – 3851462 idi.
Bu pasaportlar 16 Mayıs 1999’da Gürbulak sınır kapısından Türkiye’ye giriş yapmıştı. Altsoy ve Velioğlu’nun fotoğrafları yapıştırıldıktan sonra 1 Ağustos 1999’da yeniden İran’a döndüler.
Bizim aklı kıtlar böyle yazınca “İran’a savaş mı açalım” diye tutturuyorlar. Hayır. İran’ın siyaseten başardığını biz de başaralım. Bakalım o zaman aynı oyunu sürdürebiliyorlar mı?
Mustafa Kemal farkı
Terör kanlı bir yönetme ve etsizleştirme oyunudur. Ahlakı, erdemi, refahı yoktur. Mafyalar ve çeteler yaratır. Savaşlar terörü besler. Savaşlara ve teröre karşı çıkmak, insan olmaktır. İnsan savaşlara ve terörlere direne direne, insan olmuştur. Onun için Mustafa Kemal silahla kazanılan zaferlerin ekonomiyle taçlandırılmadan zafer olamayacağını söylemiştir. Onun için muzaffer bir başkomutan iken, bir askeri deha iken, barış şarkılarını dilinden eksik etmemiştir: “Yurtta barış, dünyada barış.”
Aziz anısı önünde, saygıyla eğiliyorum.
Kaplancılar – Hizbullah ortak eylem kararı
İşte Almanya… Cemalettin Kaplancılar ile Türk Hizbullahı ortak eylem yapmaya karar verdiler. Bu amaçla Avusturya’da da bir cami ortak kullanılmaya başlandı. İki taraf arasında mezhep farkı rafa kaldırıldı. Kaplancılara, “Anıtkabir’i uçakla imha edin” diyen Usame bin Ladin’di. O zamandan 1998 bu zamana Almanya ne yaptı? Sivas katliamının kaçak sanıklarına sığınma hakkı veren yine Almanya. PKK teröristlerine ve diğerlerine pasaport veren yine Almanya. 11 Eylül saldırısını planladığı ve gerçekleştirdiği iddia edilen teröristler Almanya’da eğitim gördü. Ne değişti? Bakmayın teröre karşı yeni anlayış için atılan siyasi nutuklara, tavırda bir değişim var mı? Eski tas, eski hamam.