14 Ocak 2002
Yasalar değişkendir. Adalet duygusu ise yasalardan daha geneldir. O da değişkendir. Siyah adamları kafalarına geçirdikleri, beyaz külahlarla yakanlar, ya da cadı diye suçladıkları insanları içlerindeki şeytanı çıkartmak için ateşe atanlar kendi adaletlerini sağlamışlardır. Adil olmak duygusu inançlarla, çıkarlarla koşuttur.
İnsan uygarlığı, aydınlanma devrimleriyle insanlar arasındaki adalet anlayışlarını, yasa yapma tekniklerini dinsel etkilerden, güç sahiplerinin koyduğu kuralardan, ağaların, derebeylerin yaptırımlarından ve kazanımlarından kurtarmış, “hukuk” denilen büyük bir kurallar bütününe oturtmuştur. Halen de oturtmaya devam ediyor. Hukuk, insan varlığına temel oluşturan hak, sorumluluk ve adalet anlayışı olarak ilişkilerdeki üstünlük vasfını belirliyor. Bir suç kavramı karşısında savunma hakkı, delillendirme, sanıklar, tanıklar arasında eşitlik anlayışı, suçsuzluğun veya suçun ispat hakkı “hukuk” anlayışı sayesinde ortaya çıkmıştır.
Beyaz yakalı suçlular
Örneğin Osmanlı’da, devletin parasını yemekle suçlanan bürokratlar, suçlu – suçsuz yargısına göre değil, inanç ve iktidar sahibinin isteğine göre öldürülerek cezalandırılırlardı. Ama Cumhuriyet sonrasında bunlar hukuk denilen büyük kazanım sayesinde yaşama, suçsuzluklarını ortaya koyma hakkına kavuşmuşlardır. Hukuk insanlara onurunu kurtarma hakkı tanımıştır.
Bütün bunları Türkiye’de yaşanan ve geleceği şekillendirecek olan yeni hukuk tartışmaları nedeniyle yazıyorum. Bankacılar veya diğer beyaz yakalı suçlularla ilgili olarak öyle şeyler söyleniyor ki, insan uygarlığının kanla, gözyaşıyla, mücadele ile elde ettiği bütün kazanımları yok sayılıyor.
Sabah saatlerinde, ya da gece yarısı veya gündüz suçlanan insanların evinden alınması ayrıca bir suç oluşturur mu? Evet oluşturur. Ama bunun için evlerin dağıtılması, insanların işkence görmesi, cezalarının yargıya götürülmeden orada infaz edilmesi gerekir. Emlakbank’ın eski yöneticileri suçlu mudur? Bir yargı kararı olmadığı için hayır. Suçsuz mudur? Hayır. Peki bunca olaydan sonra bu yargılamadan suçlular ile suçsuzlar ortaya çıkabilir mi? Hayır. Çünkü o davayı yürütecek savcılık makamına söylenmedik ne kaldı?
Bu süreçte 250 milyon dolarlık bir batık kredinin nasıl batırıldığı soruşturulmak istendi. Dünyanın her yerinde suçlanan insanlar evlerinde, sokakta, yolda, işyerlerinde görevlerinin başındayken gözaltına alınır, hukuka teslim edilirler. Kişilerin kimlikleri, görevleri onların bir suçu işlediklerinin veya işlemediklerinin kanıtı değildir. Kaldı ki bu insanlar görevlerini doğru yapmamakla suçlanıyorlar. İyi veya kötü insan olup olmamalarının yaşadıkları hukuki süreçle ilgisi yok.
Benim yakınım da suçlanıyor
Suçlanan kişilerden biri, benim çok yakınım. Emlakbank’ın eski yönetim kurulu üyesiydi. Kanım odur ki, kendisi böyle bir suçu asla işlememiştir. Ekonomik durumu, kendi ahlaki gelişimi, “zimmet” suçunu işlemeye elverişli değildir. Şimdi ben onun hakkında böyle düşünüyorum diye, isnat edilen suçu işlememiş mi oluyor? Ya da hakkında böyle bir iddia var diye suçlu mu?
Eş dost hukuku
Hukuk herkese lazımdır. Doğru. Ama hukuk daha çok da eşitliktir. Bu da doğru mu? Hukuk yakaların rengine, suçluların kimliğine, bankalardaki paraların miktarına, eş dost zenginliğine dayalı değildir. Bu da doğru mu? Ama doğruların geçerli olabilmesi için hukukun üstünlüğüne inanmak lazımdır. Hukukun araçları olan yasaları ve uygulayıcılarını “iğdiş” ederseniz, doğruya ulaşılır mı? İnsan uygarlığının kazanımlarından en önemlisi olan hukuku, tıpkı ortaçağda olduğu gibi güç merkezlerinin, seçkinlerin emrine amade yaparsanız, doğru bulunur mu? Suçluları kendi içinde tasnif edip, evlerinden şu saatte alınacaklar veya alınamayacaklar diye ayırıp, gerçeğe ulaşacaklara şaşarım. Yasayı değiştir, savcıyı değiştir, suçun türünü belirle, af getir, suça göre değil, suçluya göre uygulama yap! Sevsinler sizin hukukunuzu.
Eş, dost kapitalizmini biliyordum da, günün birinde eş dost hukukunun hortlatılmak isteneceğini aklıma getirmemiştim.