Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi ‘nin verdiği karar ne anlama geliyor?
Sıradan bir yurttaş olarak karara baktığımda kafam karıştı. Mahkeme diyor ki: ‘Aslında Recep Tayyip Erdoğan kurucu üyelikten ayrıldığı gün, genel başkanlık sıfatı sona ermiştir’. Eeeee…
‘Yani genel başkanlık yetkilerini kullanamaz’. Ama kullandı! 21 Ekim’den bu yana, dünyanın her yerinde üstelik de. Bu mahkemeyi ilgilendirmiyor! Çünkü mahkeme yasalardaki başka maddeleri de kararının gecikmesine gerekçe gösterebilir. Ama sonuç değişir mi? Hayır. Bana göre mahkeme oturup zamanında karar vermeliydi. Geciken adalet, hukuka göz kırpıyor, ama boşverin. Görmezden gelin.
Hukuk, Türkiye’de kafalardaki soru işaretlerini gidermek için değil, yeni soru işaretleri yaratmak için kullanılıyor.Ya da sonuçları açısından böyle bir durum ortaya çıkıyor. Anayasa Mahkemesi böyle karar veren ülkenin, hukuk düzeni de böyle çalışır.
Hukuk kafaların karışıklığını gidermez, yeni sorular yaratırsa, o zaman tartışılır. Şimdi çokça tartışılacaktır.
Genel kurala göre Erdoğan’ın geçmişte kullandığı yetkiler, Anayasa Mahkemesi’nin kararları ‘Makable Şamil’ olmadığı; geriye dönük işleyemeyeceği için geçerlidir. Peki ama hukuksuz yetki olur mu?
Hukuksuzluğu ortaya koyacak yer olan mahkemeler uyarılara rağmen işi zamana yayarsa ne olur? Bunda Erdoğan’ın kusuru var mıdır? Bana göre bunda kusurlu olan Erdoğan değildir. Hukukun gereğini, hukukçular yerine getirmiyorsa, bundan Erdoğan’a ne! Erdoğan zaten hukuk ile ilgili mücadelesinde savunma makamındaki kişi olarak ‘siyasallaşmış hukuk’ kavramını veri olarak kullanıyor.
Hukuk da bugüne kadar yaptığı icraatla onu çok yalanlamadı doğrusu. Bundan sonra olsa olsa tartışma olur. Tartışmaların hukuka katkısı nedir? Ağır yaralar açar. Hukuk çok kan kaybediyor.
Siyaseten, Erdoğan kurucular kurulunu toplayacak ve zaten Meclis’te düzenlenen yeni yasalarla, kendini tekrar genel başkanlık koltuğuna oturtacak süreci başlatacaktır. Şimdi mahkemenin kararı ne olacak? Bana göre hiçbir şey olmayacak. Hukuk yaralı haliyle kalacaktır. Bir tek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun başvurusu doğrulanmış olur. Bana sorarsanız o dahi üzgündür ortaya çıkan hukuki tablodan.
Hukuk zamanında karar veremez, açıklayıcı ve bağlayıcı olmaz ise sorun çözmez, yaratır. Bu tablo içinde hukuk yeni bir sorun yaratmıştır. Türkiye hukukuyla da uğraşmak durumunda kalacak önümüzdeki süreçte. Bütün hukukçuları, adaleti sağlamak ve yasaları uygulamak noktasında Türkiye’de inanılmaz şeyler olduğu konusunda uyarmayı, bir yurttaş olarak görev biliyorum.

23 Ocak 2003