25.02.1999
Öcalan’in Italya’ya gidisini organize eden Jirinovski bunun için 3 milyon dolar almis. Kenya’ya giris rüsvetle. Yunanistan gizli servisi de hizmetlerinin karsiligini para olarak almistir herhalde
Abdullah Öcalan, sorguda. Daha uzunca bir süre de sorguda kalacak. Öcalan’in sorgusunda yazili tutanak tutulmuyor. Konusmalarinin, Imrali’daki yasaminin hemen tamami kasetlere kaydediliyor. Ayrica kendi el yazisi ile bir ifade de alinacaktir muhakkak. Simdi yargi sürecinin baslamasi için kaydedilen bu kasetlerin çözülerek tutanak haline getirilmesi için çalismalar baslamis durumda. Çözümler tamamlanip kamuya mal oldugunda yeni depremler yasayacagiz hep birlikte
Ama onun kadar önemli bir baska nokta daha var: Öcalan’in sorgusunun ve yargilanmasi sürecinin Türkiye’de aydinlatacagi çok önemli seyler var. Bunlarin basinda bölücü terörün iç ve dis desteklerinin siyasi boyutu geliyor elbet. PKK ve Öcalan’in bugünlere ulasmasini saglayan ‘uyusturucu, kaçakçilik ve terör’ sacayaginin kaynaklari ortaya çikacak. Bunlar adlandirilacak. Güvelik birimlerinden, siyasetten, is dünyasindan, meslek odalarindan, sanatçilardan pek çok adin ifadelerde yer aldigi duyumlari var.
Sessizce bekleyenler var
Bunlarin ötesinde çarkin nasil döndügü ortaya çikmis durumda. Bilinmeyen bir sey degil gerçi sistemin nasil isledigi; bu çarkin dönmesinde Batili veya komsu ülkelerin destegi tartisilmaz.
1980 öncesinde terör eylemleri için kullanilan silahlarin büyük kismi komünist Bulgaristan’in devlet fabrikalarindan kaçak olarak getirilirdi. O günkü kaçakçi mafyasi, silahi sattigi örgütlerin korumasi altina da girerdi. Bugün ne degisti? PKK kendi kaçakçi mafyasini olusturdu. Uyusturucudan elde edilen gelir silaha yatirildi.
Italya basta olmak üzere, bütün Batili silah tüccarlari ile Rusya, PKK’dan gelen para karsiliginda 30 bin insanin öldügü o terör olaylarini silahla beslediler. Topuk koparan mayinlarindan füzelere kadar her türlü askeri malzemeyi sattilar.
Behçet Cantürk uyusturucu kaçakçisiydi. Öldürüldügü güne kadar PKK’yi destekledi. Onun organizasyonu, PKK’nin egemenligi altinda bulunan uyusturucu hattindan gelen mallarin, Avrupa ve Amerika’ya ulasana kadar uyusturucunun güvenli sevkiyatini sagladi. Ayni suçlama Hüseyin Baybasin için de geçerlidir. Baybasin Türkiye’ye getirilince ortaya çikacak gerçekler çarpici olacaktir. O zaman Kismetim-1 ve Lucky S gemilerinin tonlarca uyusturucu yüküyle nasil donatildigini, arkasinda hangi güçlerin bulundugunu görecegiz.
Tabii en önemli gelisme Abdullah Öcalan’in sorgusunda bu konuda elde edilecek bilgilerdir. Öcalan’in bu konuda söyleyeceklerinden korkanlar Türkiye’de sessizlik içinde bekliyorlar. Yurtdisinda da bu konuda büyük bir firtina kopuyor. Öcalan ve PKK baglantili ülkelerde çoktandir temizlik faaliyetleri devam ediyor. Ama bunlardan daha da önemli olan bir gerçekle yüzlesmeye hazir olmaliyiz. Içimizden kimler uyusturucu, kaçakçilik ve terör çarkinin o gizlerle örülü perdelerinin arkasinda kalarak onlara yardimci oldu?
Dogrulamasi önemli
Abdullah Öcalan, bu konuda önemli bir ad. Söyleyeceklerinin yaratacagi etki ortada. Terörün rantini paylasanlari ortaya çikartirsak o zaman büyük yol almis olacagiz. Abdullah Öcalan’in söyleyecekleri 22 yillik PKK mücadelesinde Türkiye’nin topladigi bilgilerde bulunan seyler. Bugün eldeki bilgileri degerli kilan Abdullah Öcalan’in, PKK liderinin bunlari dogrulamasidir.
Öcalan sorgusunun temeli ‘uyusturucu, kaçakçilik ve terör’ üzerine oturmaktadir. Bu kavramlar birbirinden ayrilamaz. Olaylarin arkasinda bulunan güçler ayni oyunun aktörleridir. Para uyusturucudan, silah kaçakçiliktan gelir. Terör, her ikisinin koruyani, kollayani ve yönlendirenidir. Bu üçlünün arkasinda hep uluslararasi güçlerin destegi vardir. Avrupa ve Amerikali uyusturucu baronlari olmasa, bu ticaret ortadan kalkar. Silah tekelleri denetim altina alindiginda, terör örgütlerinin bir mücadeleyi sürdürebilme kabiliyetleri yok olur. Türkiye, olayin bir baska boyutuyla, uyusturucu, silah ve diger kaçakçilik tekellerinin saldirisi altindadir. Bu tekellerin arkasinda güçlü devletlerin gizli servislerinin bulundugunu da hiç unutmamak gerekir.
Istikrarsizlik isteyenler
Bu kaynaklari ellerinde bulunduran güçler Türkiye’de istikrarsizlik isterler. Çatisma isterler. Oyunun kurallarini, sizin direnme ve karsilik verme gücünüz belirler. Türkiye uyusturucu konusunda çok önemli bir ülke. Avrupa’da yakalanan uyusturucunun yüzde 60’i, Amerika’da yakalananin yüzde 40’i Türkiye güzergâhindan geçiyor. Avrupa ve Amerika’da uyusturucu mücadelesi, batakligin ve bu batakligin silahli siyasi bekçilerinin yok edilmesi yöntemiyle yapilmiyor. Daha çok kullanim alanlarinin saptanmasi ve yönlendirilmesi seklinde oluyor.
Uyusturucu, Türkiye’de yaratilan terörün desteklenmesinde ve elde edilen büyük rant nedeniyle ekonominin yönlendirilmesinde kullanilmaktadir. Amaçlarinin iki boyutu vardir. Birincisinde, siyasi amaç -ki her zaman ekonomik çikarlar için sekillendirilir- digeri ekonomik kaynaklarin sömürüsüdür.
Türkiye PKK terörü nedeniyle son 16 yilda 100 milyar dolarini kaybetmistir. Peki Türkiye 100 milyar dolar kaybedecek bir mücadeleye girdiginde, karsisindaki gücün buna karsi dayanabilmek için ne kadar para harcamasi lazim?
Sihirli yanit burada sakli. PKK en az bunun yarisini harcamistir dersek, gerçek ortaya çikar. PKK bu kadar parayi nereden bulmustur?
Suriye mi? Irak mi? Iran mi? Yunanistan mi?
Hepsi birden desek, ortaya bu kadar para çikartmalari mümkün olamaz. Bu degirmenin çarkini PKK’nin uyusturucu ve diger kaçakçilik gelirleri olmaksizin döndürmesi mümkün degildir.
Türkiye 100 milyar dolar, PKK terör örgütü en az 50 milyar dolar harcasa, bu 150 milyar dolar eder.
Kaybedenler belli, 150 milyar dolari kazananlar kim?
Onlar da belli. Simdi Öcalan’in sorgusu sonucu ortaya çikacak gerçeklerle kazananlara hesap sormak, onlari uluslararasi kamuoyunda mahkûm etmek gerek. Kanla, gözyasiyla kirlenen 150 milyar dolarin hesabini sormak gerek. Almanya PKK ile temas kurmustur. Yardimci olmustur. Ama PKK en çok Almanya’da uyusturucu agi gelistirmistir.
Banka hesaplari önemli
Italya’nin PKK sempatisinin arkasinda uyusturucu ve diger kaçakçilik baglantilarinin ranti konusundaki beklentilerini göremeyenler saftir. Silah satisindan elde edilen geliri görmeyenler saftir. Abdullah Öcalan’in Isviçre veya diger ülke bankalarindaki hesaplari kontrol edilse, bir terörist basinin sahsi servetinin büyüklügü karsisinda dudak uçuklar. Bugün 3 milyar dolarlik bir paradan söz edilmektedir. Devletlerin birbirine borç vermede kullandiklari bu kadar yüksek meblaglardaki paranin kaynagi nedir? Bu kaynak, uyusturucu ve insan ticareti basta olmak üzere diger yasadisi kanallardan saglanmaktadir.
Öcalan’in Italya’ya gidisini organize eden Jirinovski bunun karsiliginda 3 milyon dolar almis. Öcalan’in Italya’da kaldigi evi ziyaret edenler çantalar dolusu dolar, mark ve liretlerin açikta öylece istifli durusunu anlatiyor. Kenya’ya giris rüsvetle. Yunanistan gizli servisi de hizmetlerinin karsiligini para olarak almistir herhalde. Batililarin agzinin suyunu akitan, onlari Apo için agitlar yakmaya iten bu paradir. Devamini getirecek siyasi olusumlardir.
Ne ölen Türk-Kürt gençleri, ne de sönen ocaklar onlar için bir sey ifade ediyor. Onlari Kafkasya’nin dolarlarla dolu yeralti zenginliklerinin gelecegi, Ortadogu’nun yüzyil içindeki gelisimi bagliyor. O kadar