23.12.1999
Adalet Bakanlığı cezaevlerinin çoğunda sorun olmadığını ve Çakıcı ile ilgili endişelerin haksız olduğunu savunuyor. Biz ise Çakıcı’nın yakında birtakım ayrıcalıklara kavuşacağına inanıyoruz
Tuncay ÖZKAN
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’dan bir açıklama aldım. Önce bu açıklamayı okuyalım:
“Gazetenizin 16.12.1999 tarihli nüshasının 9’uncu sayfasındaki köşenizde ‘Yine kimya bozacak’ başlığı altında kaleme aldığınız yazıda, kamuoyunu yanıltan, devlet kurumlarını küçük düşüren ve bu kurumların yöneticilerinin şahsiyetlerini zedeleyen iddialara yer vermiş olmanızdan dolayı aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
1. Büyük çoğunluğu adli suçlulardan oluşan cezaevlerinde önemli bir sorun yaşanmazken, metropol kentlerde özellikle terör ve mafya suçlularının barındırıldığı birkaç cezaevinde çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Ülkemiz cezaevlerinin temel sorunları olan, fiziki altyapı, mali kaynak, yasal mevzuat ve personel yetersizliği alanında bakanlığımızca önemli reform çalışmaları yapılmakta ve bu çalışmalar zaman zaman kamuoyu ile paylaşılmaktadır.
2. Bu bağlamda; 75 E tipi ve özel tip cezaevinin tamamının koğuş sisteminden
2-4-6 kişilik oda sistemine geçilme çalışmaları devam etmekte olup, yeni yapılan cezaevleri ise BM ve Avrupa Konseyi Cezaevi Standartları’na uygun olarak inşa edilmektedir. F tipi cezaevi olarak adlandırılan bu cezaevlerinden 6’sı ihaleye çıkarılmış olup, 5’inin de ihale çalışmaları yürütülmektedir. Cezaevleri alanında Türk Standardı diye bir uygulama söz konusu olmayıp, bunun nereden çıkarıldığı da anlaşılamamıştır. Çünkü mevcut koğuş sistemli cezaevlerimiz de BM ve Avrupa Konseyi minimum standartlarına göre inşa edilmişlerdir.
3. Yapılan yeni cezaevlerinin yanında, cezaevi personelinin eğitimini sağlayacak personel eğitim merkezlerinin kurulması, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nü müstakil hale getirecek ve kurumlarda asayiş ve disiplini sağlayacak olan Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Ceza İnfaz Kanun Tasarısı gibi çalışmalar da yürütülmektedir. Mali kaynak sorununa bir anlamda çözüm getiren 4301 sayılı kanun yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Bu naklin uyarınızla yapılmış olması söz konusu değildir. Çünkü bu mesele daha önceden karara bağlanmıştır.
4. Alaattin Çakıcı’nın, Fransız makamlarınca ülkemize iadesi gündeme gelir gelmez, suçlunun kişiliği ve işlediği suçların niteliği bakımından, konulacağı cezaevinin tespiti için araştırmalar ve incelemeler yapılmış ve güvenlik bakımından nitelikli ve oda sistemine dayalı olan Kartal Cezaevi’ne konulmasına karar verilmiştir. Ancak bu cezaevinde bulunan ve hasmı olduğu anlaşılan Adil Cesur, Kırklareli Cezaevi’ne nakledilmiştir.
5. ‘Fransa Cezaevi’nde kendisine işkence yapıldığını söyleyen Çakıcı’nın, Türkiye cezaevlerinde aradığı rahatlığı bulacak’ şeklindeki ifadenizi anlamak mümkün değildir. Türkiye cezaevleri elbette birer baskı ve işkence merkezi olmayıp, rehabilitasyon merkezleridir. Cezaevi kuralları ve yaşam koşulları oda sisteminde barındırılmakta olan her suçlu için aynıdır.
6. Alaattin Çakıcı’nın cezaevinde cep telefonu ile konuşacağı, yine kimya bozacağı, kendisine özel oda hazırlandığı ve yöneticilerden siyasilere kadar uzanan bir rant paylaşımının bulunduğu yönündeki iddialarınız varsayımlara dayalı olup, herhangi bir somut belgeye dayanmamaktadır. Eğer bildiğiniz bir şeyler varsa, bunları açıklamak ve isimler vermek durumunda olduğunuzu unutmayınız.
7. Sivas Açık Cezaevi’nde meydana gelen olaylarla ilgili olarak yapılan soruşturma sonucunda; açık cezaevi hükümlüsü olup, kalorifer dairesinde çalışan Ünal Sipahioğlu’nun açık görüş günü kardeşi ile birlikte, kendisini ziyaret eden Cihan Cenan adlı ziyaretçiden 900 milyon Türk Lirası borcuna karşılık, 3 milyar Türk Lirası haraç istediği, bunun üzerine adı geçenin şikâyetçi olduğu ve soruşturma sonucunda İnfaz ve Koruma Başmemuru Gazi Koç’un tutuklandığı, İnfaz ve Koruma Memuru Şeref Duman hakkındaki soruşturmanın halen devam ettiği, hükümlü sanık Ünal Sipahioğlu’nun ise açık cezaevinden firar ettiği anlaşılmış olup, Sivas Emniyet Müdürlüğü’nce aramalarına devam edildiği anlaşılmıştır.
Kamuoyunun doğru olarak bilgilendirilmesi amacıyla bu açıklamaların gazetenizdeki köşenizde yayımlanmasını rica ederim.”
Neden Çakıcı beklendi?
Bu açıklama belki Ankara’da oturan bürokratlarımız için bir şey ifade edebilir. Ama gerçekle uğraşanlar ve gerçekleri her şeyin üstünde tutanlar için sadece bir açıklama olarak kalacaktır. Madem Sayın Genel Müdür diyor ki, “Çakıcı’nın hasmı olduğu anlaşılan Adil Cesur Kırklareli Cezaevi’ne nakledilmiştir. Bu naklin uyarınızla yapılmış olması söz konusu değildir. Çünkü bu mesele daha önceden karara bağlanmıştır.” Peki ama o zaman Cesur’u nakletmek için neden Çakıcı’nın gelmesini beklediniz?
‘Olur böyle vakalar’
Çakıcı ile Cesur aynı cezaevinde ben Kanal D ekranında uyarana kadar neden tutuldular? Bu karar önceden alınmışsa Çakıcı gelip cezaevine konulmadan Cesur neden sevk edilmedi? Neden Cesur, Çakıcı cezaevine girmeden bir saat önce değil de, Çakıcı cezaevine konulduktan saatler sonra sevke tabi tutuldu? Neden?
Yazımda “Devlet kurumlarını küçük düşüren ve bu kurumların yöneticilerinin şahsiyetlerini zedeleyen iddialara yer vermiş” olduğumu savlayan ve bundan dolayı bana açıklama yapma gereği hisseden Sayın Genel Müdür, Bayrampaşa cezaevini iktidar alanları, Metris’i kurtarılmış bölge, Eskişehir’i çatışma sahası ilan eden mafyaya ne diyorsunuz acaba? Olur böyle vakalar, Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yakalar. Sayın Genel Müdür benim Çakıcı’nın yakında cezaevinde telefon konuşmalarına başlayacağı yolundaki sözlerime içerlemiş. Çünkü Türkiye’de cezaevlerinden mahkûm ve tutukluların cep telefonlarıyla konuşmaları asla mümkün değildir! Genel Müdürlüğümüz bunu ortaran kaldırmıştır!
Cezaevlerinde herkes telefonla konuşuyor. Bunun maddi delillerinden de ne Ali Suat Ertosun’un ne de Genel Müdürlüğü’nün haberi yok galiba? İddia ediyorum yakında Çakıcı’da -halen kavuşmadıysa- bir cep telefonu edinip, gereken yerleri aramaya başlar. Şimdi öngörüm olarak dile getirdiğim bu konuları yakında belgeler ve yayımlarım. Bilgisi olmayanların da bilgisi olur. Kartal Cezaevi’nde doğru dürüst bir arama yapılsa onlarca telefon bulunur; ortaya çıkacaklara Sayın Ertosun’un kendisi de şaşırır, eminim.
Bürokratlar işlerine geldi mi karşılarındaki sorunları devlete, uygun düşerse kendilerine havale ederek bir yere varamazlar. Cezaevleri sorununun öncelikle Adalet Bakanlığı’nın çözmesi gerek. Adalet Bakanlığı bürokrasisi eleştirilemez mi? Onca gerçek orta yerde dururken gönderilen açıklamayı şanssızlık sayıyorum. Türk cezaevlerinin mafya ve terör suçlarıyla ilgili olanlarının büyük kısmı değil ıslahevi, cezaevi bile sayılmaz. Fransız cezaevlerinin yarı standardını yakalasanız, bizi tatmin eder.
Olay hukuki değil siyasi
Sevk için mahkûmdan borç olan, mahkûm sevkini önlemek için rüşvet alıp geri vermeyince isyana yol açan, bu cezaevlerinin yönetimleri değil mi? Bugüne kadar neyi engelleyebildiniz? Cezaevlerindeki kokuşmayı benden mi öğreneceksiniz? Eğer elinizde bunların anlatıldığı olaylarla ilgili yargılanmakta olan personelinizin ifade metinleri yoksa, ben size yollarım Sayın Genel Müdür. Doğrularla yanlışlar karışmış durumda değil. Her şey ortada. Alaattin Çakıcı ve diğerlerinin görüp uygulamaya koyduklarını cezaevi koşullarını siz görmediğinizden mi, yoksa görüp de çözemediğinize mi kızıyorsunuz? Çakıcı olayı aslında hukuki değil, siyasi bir oyunun parçası olduğu için bunca gürültü kopuyor. Hukuki olsa sorun bir ifadeyle çoktan çözülmüştü. Çakıcı derin devlet ile kirli siyasetin maşası olduğundan sancı çekiliyor. Bunu en iyi Ankara anlar. Bu yüzden Çakıcı’yı yeni şantajlar için kullanacak olan siyasetçilere değil, hukuka ama doğru dürüst çalışan hukuka teslim etmek gerek. Türkiye Meclis’te oluşturulan tahkikat komisyonlarından geçmişte ne buldu ki şimdi ne bulsun? Yeni şantaj mekanizmaları yaratacak ve işlemeyen hukuku toptan yok edecek arayışlar, bize kötü sonuçlarla geri döner. Ne demişler, “Gırtlak dokuz boğum. Sekizini susup, birini söylemek” şimdilerde daha uygun.